Mesai Saatlerinde Mesleki Verimsizlik Ne Demektir?
Oldukça uzun bir süre şirketler, çalışanlarının işe gelmemesinden dolayı sorun yaşadılar. Birçok çalışan, mesai saatlerine uymuyor, geç geliyor ya da hiç gelmiyordu. Bu durum şirketlerin büyük bir çoğunluğuna endişe verirken, şimdi ise bu durumun yeni bir forma ulaştığını söyleyebiliriz. Bu yeni trend, şirketleri öncekinden daha da kötü bir şekilde etkilemeye başladı: mesai saatlerinde mesleki verimsizlik.
Bu ne demek? İş yerinde bulunmak demek iş başında olmak demektir, ancak çalışanlar gün içinde işle ilgili olmayan şeyler için çok zaman harcamaktadır. Bu iş-yaşam dengesi ile ilgili bir problemdir. Çalışanlar iş başında olmanın yanı sıra çocuklarını okula götürmeli, hasta olan aile üyelerine bakmalı ve bunun yanında sosyal hayatları için daha fazlasını yapmalıdır.
Motivasyon eksikliği, hayal kırıklığı ve iş arkadaşları ile olan ilişkilerin zayıf olması, iş yerinde bulunmaya ya da bulunmamaya sebep olan çok yaygın nedenlerdir. Verimsiz çalışma ile aralarındaki büyük fark şudur: Mesai saatleri arasında iş yerinde bulunup verimsiz olan bir çalışan, her zaman çalışmıyor olsa bile işe geliş gidiş saatlerini düzenli takip eder.
Mesleki verimsizliğe ne sebep olur?
Ekonomik kriz, mesleki verimsizliğe katkıda bulunan bir durumdur. İşini kaybetme korkusu, iş anlamında verimsiz ve can sıkıcı günler anlamına gelse bile çalışanın işten ayrılmamaya karar vermesi anlamına gelir. Birçok çalışan, öğle yemeği ya da sigara molasını çok uzun tutuyor, interneti işle alakalı olmayan amaçlar için kullanıyor, video bile izliyor ve hatta oyun oynayabiliyor.
Mesleki verimsizlik sadece bir şirketin kazancını değil, aynı zamanda çalışanın sağlığını da etkiler. Motivasyon ve hedef eksikliği, hayal kırıklığına neden olabilir ve bu da depresyon gibi bir sonuç doğurabilir. Aynı şey hasta iken işe giden çalışanlarda da gerçekleşir. Meslektaşlarınıza hastalık bulaştırma riskini almak ve verimsiz çalışmak hem anlamsız hem de tehlikeli olmaktan başka bir şey değildir.
Birçok el, kalp ve zihin herkesin önemli başarılarına katkıda bulunur.”
– Walt Disney
Ne yazık ki, bazı şirketler çalışanlarını, kovulmamak adına mesai yapmaya zorlamaktadır ve bu mesailer için ücret ödemeyi reddetmektedir. Bu davranış, yasal olarak düşünüldüğünde hem sorgulanabilir bir durumdur hem de utanç vericidir. Dahası, bir çalışanın zamanını ve performansını optimize etmek adına etik olmayan bir şekilde alternatifler üretilmeye çalışan birçok şirketin varlığıyla karşı karşıyayız.
Mesleki verimsizliğe bir çözüm var mıdır?
Mesleki verimsizlik ya da en azından onun büyük bir kısmının çözüme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte, herhangi bir yaptırım uygulamak ya da katı bir program politikası uygulamak zordur. Aksine, bu sadece çalışanlar arasında daha fazla stres, endişe ve hayal kırıklığına neden olacaktır. İşleri farklı şekillerde ekmeye devam edeceklerdir. Buna ek olarak, bu tarz yaptırımlar uygulayan şirketler gerçekten motive olmuş kişileri de cezalandırma riskiyle karşı karşıyadır.
Bununla birlikte, çalışan geri bildirimlerine odaklanan somut önlemler almak daha olumlu etkilere sahip olabilir. Sosyal çevre, grup ve bireysel anlamda kabul görme hakkında konuşuyoruz. Çalışanlar, başkalarının onların işlerini takdir ettiğini hissederse, tekrar motive olacaktır. Bu bir şirketin sadece kötü performansları değil, iyi performansları da fark etmesi gerektiğini gösteren bir şeydir.
Bir çalışanın pozisyonuna ve sorumluluğuna bağlı olarak, özgür ifadeyi ve yaratıcılığı teşvik eden programlar da bu durumun çözümüne yardımcı olabilir. Bu tip durumlarda, kurallara sadece korkudan uymak değil, genel tutumda bir değişiklik gerçekleşmesini bekleriz. İşyeri çalışanına karşı ne kadar hoş tutumda bulunursa, sonuçlar o kadar iyi olur.
Programların daha esnek hale getirilmesi de, iş hayatlarının aile yaşamlarıyla uzlaşması gibi çalışanların motivasyonlarını dolaylı olarak etkileyen bir durum için pozitif etkiye sahiptir. Bugün birçok pozisyonda olduğu gibi, iş-yaşam dengesine izin veren bir pozisyon şüphesiz bir avantajdır. Çalışanlar, özellikle çalıştıkları önceki şirket esneklik sunmuyorsa, bu durum için minnettar olacaktır.
Eğer çalışan işinin içeriğini severek yapıyorsa (minimal düzeyde bile olsa), o zaman olumlu değişiklikler artacaktır. Şirketler için çalışanlarının durumlarını kolaylaştırmaya odaklanmak aşırı politikalar uygulamaktan çok daha mantıklıdır. İş sağlığı ve güvenliği aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre bir vatandaşın hakkıdır. Tehlikeli bir iş, kişinin zihinsel ve fiziksel sağlığında geri dönüşü olmayan hasara neden olabilir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.