Manevi Bir Uyanış Yaşadığınızın 11 İşareti

Tüketim, ben merkeziyetçilik ve şekilciliğin egemen olduğu bir çevrede, “manevi bir uyanış” hakkında konuşmak kulağa biraz saçma gelebilir. Bununla birlikte, bu durumu yaşadığını iddia eden kişi sayısı da her geçen gün artmaktadır. Buna rağmen, bu ‘uyanışa’ karşı gelenlerde vardır, ancak şunun altını çizmek gerekir ki, manevi bir uyanış yaşamanız sizi farklı değil, özel kılar. Ve bu hususta yalnız değilsiniz.

Dünyada birçok şey değişiyor. Bir tür uyanış ve değişiklik ihtiyacının olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Çok sayıda insan, uzun süredir sürmekte olan sorunlarının ve bazı uygulamalarının değişmesi gerektiğinin artık farkına varıyor.

“İnsanın özgürlüğün sırrı, sonuçlarına bağlı olmadan iyi davranmaktır.”

– Bhagavad Gita

Yaşamlarının iplerini kendi ellerine almak ve toplumun kendisine dayattığı hayat modelinden kaçmak isteyen birçok insan var; bu insanlar, gerçekten mutlu olmayı ve diledikleri şekilde bir yaşam sürmek istiyorlar; televizyon, dergiler, sosyal medya, filmler ve bizi kuşatan tüm bu anlamsız klişeler tarafından dikte edilmemiş bir yaşam.

Karşılaştığımız büyük insani ve toplumsal sorunlara karşı farkındalığımız her geçen gün daha da artmaktadır. Bu gerçekleri dinlemek isteyenler olduğu kadar, dünyanın ihtiyaç duyduğu değişimi, kendi yolunda halletmesine gerektiğine inandıkları için, hem kendilerinde hem de ailelerinde gerekli değişiklikleri başlatacak kadar cesur olmayan insanlarda var.

Bu sosyal uyanışı tecrübe edebilen insanlar, farkındalıklarının arttığını, ilgi alanlarının gelişmekte olduğunu, hayatlarının anlamının değiştiğini ve yeni maceralara yelken açma dürtüsünü içlerinde hissettiklerini görüyor. Bu duruma, dünyayı değiştirmenin ilk adımı olarak, kendilerini değiştirme arzusu eşlik ediyor.

“Büyük insanlar, ruhun tüm maddi güçlerden daha güçlü olduğuna ve fikirlerin dünyayı yönettiğine inananlardır.”

– Ralph Waldo Emerson

Peki bu söylediklerimde size tanıdık gelen taraflar var mı? Bu sözcükleri içinizde küçük de olsa bir kıvılcım çaktı mı? Eğer buraya kadar geldiyseniz, cesaretinizi koruyun ve okumaya devam edin.

Manevi bir uyanışın belirtileri

Aşağıdaki maddeler, manevi bir uyanış yaşadığınızın açık işaretleridir. Eğer bu maddelerin bir kısmının size ait olduğunu düşünüyorsanız veya bir şekilde bunlarla ortak bir payda da buluştuğunuzu düşünüyorsanız, korkmayın.

• Daha az materyal eşyaya ihtiyaç duyuyor ve hayatınızı daha basit bir şekilde yönetiyorsunuz. Ne kadar az mal, mülk ve eşyaya sahip olursanız, o kadar rahatladığınızı fark ettiniz. İçinizdeki zenginliğinizi aramak için, daha az materyale ihtiyacınız olduğunu anladınız.
• Zihninizi açan kitaplar size daha cazip geliyor. Sizi eğlendiren kitaplar artık daha az ilginizi çekiyor ve bunun yerine, kendinizi geliştirebileceğiniz kitaplara yöneliyorsunuz.
• Anlamaya yönelik derin bir arzunuz var. “Normal” bir hayatın bütün anlam ve amaçlardan yoksun olduğunun farkına vararak, kendi yolunuzu yaratmaya çalışıyorsun.
• Dünyaya gerçek kişiliğinizi açıklıyorsunuz. “Doğru şeyi yapmak” için takmış olduğunuz toplumsal maskeyi çıkarıp, en samimi düşüncelerinizi ve duygularınızı, herhangi bir suçluluk duygusu duymaksızın, iletişim kanallarına açık hale getiriyorsunuz.
• Gittikçe daha çok kendi başınıza ve sessiz sakin bir zaman geçiriyorsunuz. Sessizlik içinde, kendi halinizle, doğa ile iç içe yürüyüş yapmayı, kendiniz ile yeniden bütünleşmeyi ve kendiniz ile barışmayı tercih ediyorsunuz. Artık çevrenizde sessizlik ve huzur olduğunda, kendinizi yalnız hissetmiyorsunuz.
• Kendinizi doğaya ve diğer canlılara daha bağlı hissediyorsunuz. Tüm canlıların birbirleri ile olan bağlarını görüyor herkes ve her şeyle olan birliktelik duygunuzu fark ediyorsunuz.
• Daha sağlıklı yemekler yiyor, kendinize daha çok dikkat ediyorsunuz. Yemekler ile değil, daha çok ne yediğiniz ile, o yemeğin nereden geldiğine, nasıl yapıldığına ve çevreye olan etkisine bakıyorsunuz. Üstelik, estetik bazlı nedenleri bir kenara bırakarak, vücudunuz için daha sağlıklı olan besinlere yöneliyorsunuz. Bunun nedeni artık bedeninizin, ruhunuz için korunması ve bakıma muhtaç bir tapınak olduğunu fark etmenizdir.

• Kendi kaderinizi kendiniz tayin etme sorumluluğunu kabullenerek, hal ve hareketlerin nelere yol açacağını görüyorsunuz. Bir kurban zihniyeti ile yaşamanın ve hayatınızda yolunda gitmeyen şeylerden dolayı başkalarını suçlamanın hiç bir işe yaramadığını görerek, kaderinize yön vermek için bilinçli hareket edilmesi gerektiğini öğreniyorsunuz. Eylemlerinizin sahip olduğu büyük gücü keşfedip, sizi ya da başkalarını olumsuz yönde etkilemeyecek şekilde hareket etmeye dikkat ediyorsunuz.
• Geçmiş ve gelecek hayatınızı kontrol etmiyor. Gerçekten önemli olanın şu an olduğunu, geçmişin geçmişte kaldığını ve geleceğin ise henüz var olmayan bir şey olduğunu anlıyorsunuz. Burada, şu an içerisinde yaşıyorsunuz ve geçmişinizin eylemlerinizi yönetmesine ve geleceğinizi inşa etmesine izin vermiyorsunuz.
• Rekabete olan ilginizi kaybediyorsunuz. Rekabetin, çatışmalara ve acılara yol açtığını fark ediyor, başkalarıyla birlikte yaşamanın tek yolunun, herkes için sevecen bir tutum ve merhamet sergilemekten geçtiğini düşünüyorsunuz.
• Dünyaya, başkalarının mumlarını söndürmek için değil, onlara ışık vermek için geldiğinizi fark ediyorsunuz. Bir ışık kaynağı olmak, size başkalarını etkilemekten daha büyük yararlar sağlıyor. Başkalarının yürüdüğü yolu aydınlatma, var oluşunuza anlam katıyor.

“Bir doğumun gelişip büyümesi için, hiç bir şekilde el değmeden toprağa düşmesi gerekir. Kendi kabuğunu kendisi kıracak içindeki hayat dışarı çıkacak ve her şey değişecek. Bu durum, gelişmeyi anlamayan biri için yıkım olarak görülecektir.”

– Synthia Occelli