J.R.R Tolkien'ın hayatı da eserleri kadar ilham vericiydi. Büyüleyici Orta Dünya'nın yaratıcısı bir açıdan eserlerine de ilham vermiş olan birçok zorluk yaşadı. Onunla ilgili daha fazlasını bu yazımızda öğrenin!
Modern fantezi yazınını şekillendiren harika edebi eserleri ile bilinen Tolkien’ın hayatı da harika bir kitap olabilirdi. Hatta, en göze çarpan şiirlerinden bazıları gelecekteki eşi ile olan ilişkisinden ilham almıştı. J.R.R. Tolkien çocukluğunda yetim kalmıştı ve savaş, sevgi ile ilgili düşünceleri, derin dini inançları ve inanılmaz edebi zihni daha o zamandan belliydi.
Yazdığı mektuplar sayesinde biliyoruz ki Tolkien yaşadığı ya da direkt olarak onu etkilemiş olan tarihi veya siyasi olaylardan ilham almadı. Ancak, eserleri hayatının melankolikliği tarafından işaretlenmiş haldeydi. Sevgi ve inanç anlayışı ve doğa sevgisi, karakterlerinin çoğunun temelini oluşturmaktaydı.
J.R.R. Tolkien’ın Çocukluğu
Tolkien 1892’de, bugünlerde Güney Afrika olarak bilinen Özgür Orange Devletinde doğmuştu. Babası sonrasında Güney Afrika’da ölen İngiliz bir bankacıydı. Annesi ve erkek kardeşi ile Birleşik Krallık’a taşındı ve 12 yaşına gelene kadar onlarla yaşadı. Ailelerinin geri kalanından herhangi bir destek almıyorlardı çünkü Mabel Katolik mezhebine geçmişti. O dönemde, Katolik Kilisesine iyi gözle bakılmıyordu ve kilisenin bir parçası olmak utanç verici bir şey olarak görülüyordu.
1904’te, Mabel öldü ve çocuklarını bir Katolik rahibe emanet etti. Tolkien ve kardeşinin çocukluğunda büyük bir rol oynamış bu rahibin adı Francis Xavier Morgan’dı ve İspanyol-İngiliz asıllıydı. Rahip eğitimlerini finanse etti ve onlara yaşayacak yerler buldu. Bu ilgi ve sevgi, John Ronald’ın rahibe gerçekten saygı duymasını sağladı.
Edith: Tolkien’ın Büyük Aşkı
Tam olarak da rahibin bulduğu bu kiralık evlerin birinde, John Ronald 16 yaşındayken Edith Bratt ile tanıştı. Kendisi de yetim olan ve kendisinden 3 yaş büyük olan Edith ile Tolkien, kısa sürede birbirlerine bitmeyecek aşklarını itiraf ettiler. Peder Francis’e göre bu bir sıkıntıydı, çünkü Peder Edith’in John Ronald’ın dikkatini dağıtarak onu çalışmalarından alıkoyabileceğini ve burs almasına engel olabileceğini düşünüyordu. Ve, her şeyden önce, Edith Katolik değildi.
Mektupları sayesinde bunların hepsinin Tolkien’ı ne kadar incitmiş olduğunu biliyoruz, ancak yine de Peder Francis’in haklı olduğuna karar vermişti. Dolayısıyla, birlikte birkaç kaçamak yaptıktan sonra, üç yıl boyunca ayrı kaldılar.
Bir Dehanın Doğumu
Başarısız olan bir denemeden sonra, 18 yaşındayken Tolkien Oxford’a burs aldı, bu sırada Edith de Birmingham’da çalışıyordu. Tolkien Oxford’dayken üç iyi arkadaş edindi ve TCBS kulübünü kurdu, bu kulüpte edebiyat ve dillere olan sevgilerini paylaştılar.
Tolkien küçük bir yaştan itibaren birtakım diller yaratma fikri üzerine düşünmüştü, dolayısıyla Germen diyalektlerden ilham aldı. Arkadaşlarıyla beraber Yunanlar veya Romalılarda olduğu gibi İngiltere için de bir mitoloji yaratma fikri aklına geldi, ve kendisinin yarattığı diller de bu mitolojinin bir parçası haline gelecekti.
21 yaşına bastığı gün aşklarını tekrar canlandırmak için Edith’e yazdı, ama Edith nişanlanmıştı. Hiçbir zaman pes eden biri olmayan Tolkien onu ikna etmek için Birmingham’a gitti, ve bu strateji işe yaradı çünkü ikili kısa süre sonra nişanlandı.
1916’da Tolkien Edith’i Katolik olmaya ikna ettikten sonra evlendiler. Aynı yılın içerisinde Tolkien Birinci Dünya Savaşında savaşmak üzere Fransa’yı terk etti. Orada iki yakın arkadaşını kaybetti ve hastalandı. Bir daha asla eskisi gibi olmadı.
“En bilge olanlar bile tüm sonları göremezler.”
– J.R.R. Tolkien
J.R.R. Tolkien ve Edebi Eserleri
Sıkı çalışması ve disiplini bir İngilizce profesörü olarak iş bulmasını sağladı. Buna rağmen yazmaya devam etti ve bir asker olarak geçirdiği zamanlardan ve yakın arkadaşlarının kaybından ilham aldı. Yavaş yavaş, C.S. Lewis gibi meslektaşları ile paylaştığı büyülü bir dünya yarattı ve Inklings’i oluşturdu. Fikirlerinin büyük bir çoğunluğu çocuklarına okuduğu hikayelerden veya aile toplantılarından geldi.
İnanılmaz mükemmeliyetçiliği dolayısıyla yazdığı birçok şeyi yeniden yazdı, hatta bunlar yayınladığı eserlerinden bile çoktur. Orta Dünyaya dair yazdığı ilk eser Hobbit‘tir ve yaşamı boyunca yayınladığı başka sadece bir eseri vardır, o da Yüzüklerin Efendisi‘dir. Yarattığı evrene dair diğer bütün eserlerini oğlu Christopher’a borçluyuz.
Kısaca, hayatındaki tüm zorluklar yarattığı şeylerin ortaya çıkışında büyük bir rol oynadı. Geleneksel, pastoral hayatın cennet gibi olduğuna dair fikirleri endüstriyel bir şehirde yaşamış, küçük yaşta yetim kalan biri oluşundan gelir. Aynı şekilde, Yüzük’ün trajedisi Tolkien’ın Katolik dünya görüşünden gelir. İmkansız aşk hikayeleri kendi romantik hayatının bir yansımasıdır. Karakterlerinin samimi yoldaşlığı büyük ihtimalle Tolkien’ın kendisinin deneyimlemiş olduğu bir şeydir. Orta Dünya hakkında bir şeyler okumak, biraz da onun hakkında bir şeyler okumak demektir.
Başkalarının görüşlerini önemsemek ve değerlendirmek her zaman kolay değildir. Çünkü kendi görüşlerimizden tamamen farklı olduklarında, genelde kendi bakış açımıza öncelik veririz. Bu durumun sonucunda uzlaşmaya kapalı insanlara dönüşebiliriz ve başkalarının gerçeği görme biçimlerini reddetmiş oluruz. Kendimizi zenginleştirmek yerine aslında çoğu…
Fransız oyun ve roman yazarı Honoré de Balzac’a ait en iyi sözleri seçmek hiç de kolay bir iş değildir. Neredeyse yazdığı her şey güzelliğe bilgelik katar; bu yüzden de sadece birkaç sözünü seçip bir yazıda bahsetmek çok zor. Her şeyden…
Hangisi sizi daha çok mutlu ediyor: zaman mı para mı? Yazar Marc Levy, Keşke Gerçek Olsa isimli kitabında bu soruya ilginç bir şekilde cevap veriyor. Bu kitapta, ilginç bir düşünce deneyi önermektedir. Her gün uyandığınızda size 86400 dolar veren bir banka…
Paul Éluard Sürrealist hareketin en önemli şairlerinden biridir. Güçlü bir edebi kişiliği vardır, kendisini nasıl ifade edeceğini bilir ve duygusallığı onu evrensel olarak en iyi bilinen şairlerden biri yapmıştır. Éluard aşk, özgürlük ve savaşla ilgili; karakteristiği olan tutku ile yazmıştır. “Aşkımın…
Julio Cortázar inanılmaz bir hikaye anlatıcısıydı. Seksek ile bizi büyüledi ve bize günlük hayatın da özel ve tahmin edilemez olabileceğini gösterdi. Çok az Latin Amerikalı yazar onun yarattığı kadar büyük bir etkiye neden olmuştur. Mirası, gelecek nesillerle beraber yaşamaya devam edecek. Kısa…
“Perili olmak için köşk olmaya ihtiyaç yoktur,” demiştir Emily Dickinson. Psikolojik açıdan bakılırsa, şiir dünyasında Emily Dickinson kadar gizemli olan çok az figür vardır. Birçok uzmana göre, “bir Cenaze hissettim Beynimde” gibi eserleri bize neden bütün gün odasının içinde kalmaya karar…