Hipokondriyak Eğilimler- Google'de Çok Mu Şey Okuyorsunuz?

Hipokondriyak Eğilimler- Google'de Çok Mu Şey Okuyorsunuz?

Son Güncelleme: 09 Haziran, 2018

Şüphesiz, hayatınızın herhangi bir aşamasında, internet üzerinde bazı sağlık sorunlarını kontrol ettiniz. Ya da bunu belki çok sık yapıyorsunuz. Ya da belki de bu durum, sizi bir hipokondriyak karakterine dönüştüren bir takıntı haline gelmiş olabilir.

Düşme korkusu, evrensel bir korkudur. Bu korku birçok şekil ve boyutta olabilir. Ayrıca, düşüncelerimizin ön saflarına gelmeye neden olan ve hatta onları tamamen işgal etmekte olan çok farklı uyaranlar da olabilir. Hipokondriyaklar bu korkuyu sürekli olarak hissederler ve birçok durumda gerçekten de bundan mustarip olurlar.

Tıp öğrencilerinin % 70’inin, eğitim hayatlarının herhangi bir noktasında, çalıştıkları her hastalığın hepsine yakalandıkları söylenir. Çalıştıkları hastalıkların aynı belirtilerine sahip olduklarına inanırlar. Geçtikleri bu aşama “geçici hipokondri” adıyla anılır.

Hepimizin, Doktor Google’nin nezaketinde teşhis ettiği hastalıkların tüm farklı şekillerine yakalanan ve bundan sürekli olarak acı çeken arkadaşlarımız var. Ve televizyonda gördükleri tüm hastalıklardan ve rahatsızlıklardan mustarip olan kaç arkadaşınız var? Öksürdüğünde, hissettikleri ufak bir göğüs ağrısı olsa da, kesinlikle ölümcül bir vaka ile karşı karşıya olduklarını düşünürler. Böyle durumlarda “bırak şu hipokondriyak  ayaklarını!” denir.

“Doktorlar keser, yakar ve işkence eder. Hastalara yönelik iyi yaptıkları tek şey, iyilikten çok zarar verir ve bu yaptıklarının yanlarına kar kalması için bir de para ister.”

– Ephesos’un Mezarlığı

Sinyalleri yorumlamada uzmanlar

Birçok insan, beliren her bir sinyali yorumlama eğilimindedir. Algıladıkları herhangi bir sinyal, özellikle de bu sinyaller vücutlarından geldiyse, olayı aşırı büyütürler. Bunların birçoğu kişiliğimiz, ebeveynlik tarzlarımız, büyürken yaşadıklarımız ve hepimizin sahip olduğu inançlar ve fikirler ile ilgilidir. Aşırı gereksiz kafa yorabileceğimiz durumlara örnek olarak şunlar verilebilir:

  • Meslektaşım Peter, yanımdan geçerken bana selam vermedi. Belki de bir şeye mi kızgın?
  • Komşularımız yine bizi rahatsız etmek için ses yapıyolar.
  • Beni partiye davet etmedi, muhtemelen benden hoşlanmıyor.
kadının kafasında soru işareti var

Belirsizliği tolere etmemiz zor olduğu için, bu konuda uzman yorumcular olduk. Her şeye bir anlam vermek, stres seviyemizi hafifletse de, yukarıdaki tüm durumların alternatif senaryoları da olabilir. Örneğin:

  • Peter, müdürün kendisini ofise çağırdığı için endişeliydi.
  • Üst katta komşunun torunları var ve malum çocuklar oyun oynarken ses çıkarır.
  • Davetiyeleri e-postayla yolladı ve benim e-posta adresimi yanlış yazdı.

Bu yorumlar aile, arkadaşlar veya meslektaşları etrafında şekillendiği zaman, bizde büyük bir endişeye neden olabilirler, ancak genellikle onlara ya da diğer insanlara doğrudan sorarak gerçeği bulabiliriz. Öte yandan, sağlık sorunları ortaya çıktığında, kaygı düzeyleri çok fazla belirsizlik karşısında, çığırından çıkabilir.

“Bir fikrin gerçek gücü, neye değer olduğuna değil, ona verdiğiniz dikkate bağlıdır.”

– Concepcion Arenal

Bana hipokondriyak diyorlar, doğru mu acaba?

Acı, ateş ve öksürük, bir noktada hepimizin bilmediği, onun için korktuğumuz, kendimizi teşhis ederek ve bedenimizde neyin yanlış olabileceğine dair fikirler geliştirerek endişelendiğimiz veya çekindiğimiz bir durumdur. Testleri beklemek, diğer uzmanlara yönlendirilmek, insanların düşüncelerini almak… Hepsi bizi kuşkuya düşürüyor ve endişelendiriyor.

Peki bu durum sizi bir hipokondriyak yapıyor mu? Muhtemelen yapmıyor. İşe devam ettiğiniz sürece, ailenizle bir araya gelip, gezip tozmaya devam etmeye ve günlük programa tabii olduğunuz sürece bir sorun olmamalı. Yaşadığınız endişe sizi durdurmadığı sürece, normal bir yaşama devam edersiniz.

Daha önce hipokondri olarak adlandırılan kavram şu anda “hastalık anksiyetesi bozukluğu” olarak biliniyor. Bu isim değişikliği ile, önceki ismin saldırgan yönünü ortadan kaldırıyoruz, ancak sorun hala devam ediyor.

İşte bu bozukluğun ana özellikleri şunlardır:

  • Semptomların kişisel bir bakış açısı ile yorumu nedeniyle, ciddi bir hastalıktan mustarip olunan korku ve endişe.
  • Tıbbi muayenelere ve açıklamalara rağmen endişenin sürmesi.
  • Endişe, işte ve diğer alanlarda sosyal olarak rahatsızlık ve bozulmaya neden olur.
  • Bu endişe durumu en az 6 ay sürer
  • Yukarıdakileri, başka bir sinir bozukluğu, depresyon veya akıl rahatsızlığı nedeni ile açıklayamamak.
kadın deli gibi kitap okuyor

Ne akla ne mantığa uygun

Eğer bir hipokondriyakla mantığa uygun bir diyalog kurmaya çalışırsak, o zaman bu çok zorlayıcı bir deneyim olabilir, çünkü bu tür insanlar, akıl yürütme eğilimi içerisinde olamazlar. Kendileri hakkında yaptıkları teşhis ile çelişen kanıtları görmezden gelirler. Tanıya ihtiyaç duyan farklı doktorlara gider ama muayene sırasında duymak istedikleri şeye göre seçici davranırlar. Vücutlarında değişiklikler meydana geldiğinde, bunları çok olumsuz bir şekilde yorumlar ve uzmanlara da güvenmezler. Endişe, onların bu durum ile ilgili bilginin peşinde koşmalarını sağlar ve semptomlarının nasıl geliştiğini sürekli olarak kontrol ederler.

“Mona Lisa ya hasta ya da öyle olmak üzere gibi bakıyor.”

– Noel Coward

oyuncak ayı ateşlenmiş

İnsanlarda bu problemle birlikte görülen belirtilerin şiddeti ne olursa olsun, “hipokondriyalimizi” kontrol edebilmemizin bazı yolları vardır. Kendimizi sürekli olarak gözlemlemek, bize neler olduğunu yorumlamak ya da doktorumuza sormadan önce Google’da bilgi aramak endişemizi artırır. Bu yaklaşım, gerçek bir kanıt olmaksızın en kötüsüne inanmamıza neden olacaktır. Sadece zaman sürecine saygı göstererek ve kendimiz ile ilgili çok kuruntuya mahal vermeden, sağlığımızla ilgili bir denge ve duygusal sakinliğe ulaşabiliriz.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.