Hegel'in Efendi - Köle Diyalektiği
Efendi – köle diyalektiği Georg Hegel’in ortaya attığı bir teoridir. Bu teori, daha sonraki yıllarda başka filozofları da etkisi altına alan felsefesinin yapı taşlarından biri olarak görülür. Karl Marx’ın diyalektik materyalizminin temelini oluşturmakla birlikte, psikanaliz alanını da oldukça derinden etkilemiştir.
Hegel’e göre, insanlığın sahip olduğu gerçeklik yalnızca evrensel tarih dediğimiz şeye yoğunlaşır. Bu tarih, insanlar arası eşitsizliğe dayanmaktadır. Kimileri zalimdir, kimileri zulme maruz kalmıştır. Efendi – köle diyalektiği bu temele dayanır. Tarihin yazılmasını sağlayan, eşitsizlikle sonuçlanmış olan insanlar arası çatışmalardır.
Hegel için diyalektik, iki tezin ortaya atıldığı bir düşünce şeklidir. Aynı zamanda bu kavram, yeni kavramlara gebedir. Bir takım soruları ortaya atan bir tez ve bu tezdeki problemleri ve çelişkileri ortaya atan bir antitez vardır. Tez ve antitezin arasındaki dinamikten sentez doğar ve sentez konu ile ilgili bir çözüm ya da yeni bir bakış açısı sunar.
Arzu ve Efendi – Köle Diyalektiği
Hegel’in efendi – köle diyalektiğinde arzu kavramı önemli bir rol oynar. Bu filozof hayvanların, etraflarındaki nesnelerle tatmin edilen arzulara sahip olduğunu belirtmiştir. Hayvan ne arzu ettiğinin bilincinde değildir. Fakat, insanlar için bu durum farklıdır.
Hegel’e göre tarih, iki insanın arzuları karşı karşıya geldiğinde ortaya çıkan sosyal ilişkiler tarihine denktir. İnsanların gerçekten arzu ettikleri şey başkaları tarafından arzu edilmektir. Diğer bir deyişle, diğerleri tarafından tanınmak isterler. Bu da demek oluyor ki insandaki arzu temel olarak tanınma arzusudur.
İnsanlar diğerlerinin onlara otonom, yani; kendilerine ait ve kendilerini diğerlerinden ayıran bir değer vermesini isterler. Bu, insanlık halidir. Bu sebepten ötürü; Hegel’e göre insanların temel özelliği kendilerini diğerlerine zorla kabul ettirmeleridir. Kişisel farkındalık yalnızca kişi diğerleri tarafından otonom bir birey olarak tanındığında ortaya çıkar. Aynı zamanda kişisel farkındalık, ölümle de mücadele eder.
Hegel’in Bakış Açısının Tarihi
Hegel efendi – köle diyalektiğini bu kavramlara dayandırmaktadır. Tarihin ilk anından itibaren, iki figür oluşturulmuştur: efendi ve köle. İlk figür kendini ikinciye zorla kabul ettirir. Bunu birbirlerinin arzularını tanımayarak yaparlar. Efendi köleyi objeleştirir ve köle temel olarak ölüm korkusundan dolayı tanınma arzusundan vazgeçer.
Bu sebepten ötürü, boyunduruk altına giren kişide bir bilinç oluşur. Diğer kişiyi efendi olarak tanıyıp kendilerini köle olarak görmeye başlarlar. Bundan dolayı, kişisel farkındalıkları gelişmemiştir ve önemli olan tek şeyin efendilerinin düşünceleri olduğunu kabul ederler. Bu efendi – köle diyalektiğinin temelini oluşturur.
Önemli olan tek şey bunun üretime yansımasıdır. Efendi ham madde ya da kölelerin çalışmalarıyla dönüştürdükleri “şeyle” etkileşime geçmezler. Bunun karşılığında köle o şeyle yalnızca dönüştürmek için etkileşime girer fakat bu dönüştürdükleri şey onların olmadığı gibi, onların tüketimi için de değildir. Tuğlaları dizen işçidir ama ev ona ait değildir.
Efendiler ve Köleler
Hegel tarihsel diyalektiğin, efendi ve köle arasındaki diyalektik olduğunu ortaya atmıştır. Tarihin başlangıcından beri, hükmedenler ve hükmedilenler olmuştur. Efendi kitleler tarafından kabul edilir ve köleler kabul ederler. Köleler otonom bireyler olmaktan vazgeçerler ve efendileri tarafından şekillenen bir şey haline dönüşürler.
Bu hüküm meselesi yüzünden, efendi köleyi kendi için çalışmaya zorlar. Çalışmak kölenin yaratıcı süreci değildir. Bunun yerine, onları işin nesnesi haline getirir. Fakat bu ilişkinin sonunda, efendi hayatta kalabilmek için köleye bağımlı olur. Ve durum her zaman tersine dönebilir. Köle efendinin vazgeçilmezidir fakat efendi köle için vazgeçilmez değildir.
Efendi – köle diyalektiği, felsefe tarihi için bir dönüm noktasıdır. Bu ne kadar çok insan tarafından çalışılsa ya da yeniden yorumlansa da hala geçerli bir konu olacaktır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
Jojeve, Alexander (2006) La dialéctica entre el amo y el esclavo de Hegel. Madrid, Leviatán
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.