GABA: Sakinlik ve Rahatlama Nörotransmitteri
tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Sergio De Dios González
Hiç bir nedeni yokken kendinizi heyecanlı, asabi ya da üzgün hissettiğiniz oluyor mu? Peki bu tür duyguları çok sık bir şekilde ve yoğun olarak yaşıyor musunuz? Bu duruma farklı şekillerde açıklama getirmek mümkün olsa da, ihtimallerden biri de beyninizde belirli bir maddenin yoğunluğunun az olmasından kaynaklanıyor olabileceğidir. Beynimiz 100 farklı nörotransmitter (sinir taşıyıcısı) kullanabilir. Bunlar arasında en önemlilerinden biri olan GABA, sakinlik ve rahatlama nörotransmitteri olarak bilinmektedir.
Gamma-aminobutirik asit (GABA), beynin aşırı heyecanlanması ya da telaşlanmasını çok fazla sayıda nöronun ateşlenmesini engelleyerek düzenleyen ve böylelikle kendimizi sakin hissetmemizi sağlayan bir amino asit ve nörotransmitterdir. Sahip olduğunuz GABA seviyesinin düzgün bir biçimde dengelenmesi, stres seviyesinin azalmasına, kendiniz daha az endişeli hissetmenize ve farklı birçok sağlık problemi yaşama olasılığınızın ortadan kalkmasına yardımcı olmaktadır.
GABA Nedir? Ne İşe Yarar?
Gamma-aminobutirik asit en önemli nörotransmitterler arasında bulunmaktadır. Bu madde, beyin hücrelerinin birbirleri ile olan iletişimlerinin gerçekleşmesini sağlar. Aslında GABA, kısıtlayıcı özelliği en fazla olan nörotransmitterdir. Kısıtlayıcı nörotransmitterlerin en belirgin özellikleri ise sinir dürtülerinin harekete geçme yeteneklerini düşük seviyelere indirmeleridir.
Kısıtlayıcı bir nörotransmitter olarak GABA’nın en temel fonksiyonu, beyin aktivitesini yavaşlatmaktır. Aynı zamanda görme, uyuma, kas hareketleri ve motor kontrol becerilerine yönelik olarak çeşitli görevler üstlenmektedir. Bu madde, merkezi sinir sisteminin hem içinde hem de dışında geniş bir alanda dağılmış durumdadır. Bağırsaklarda, midede, idrar torbasında, akciğerde, karaciğerde, deride, dalakta, kaslarda, böbrekte, pankreasta ve üreme organlarında yer almaktadır.
GABA fonksiyon bozukluğuna bağlı olarak gelişen hastalık ve rahatsızlıklar arasında otizm, bipolar bozukluk, depresyon, şizofreni, epilepsi, fibromiyalji (lif dokusu iltihabı), menenjit, demans rahatsızlığının bazı türleri (Alzheimer, Lewy vücut hastalığı, frontotemporal demans) ve bazı bağırsak rahatsızlıkları (Crohn hastalığı, kolorektal kanser, irritabl bağırsak sendromu-IBS, ülseratif kolit) bulunmaktadır. Parkinson, geç diskenize, huntington koresi gibi istemsiz hareketlerle ilintili hastalıklar ise bu nörotransmitterin düşük seviyelerde bulunması nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
GABA’nın en önemli fonksiyonlarından biri stres ve anksiyeteyi en düşük seviyeye indirme özelliğidir. Bu nörotransmitter düşük seviyelerde olduğunda kendinizi endişeli, yenilmiş ve çevreden gelen dürtülere karşı çok hassas bir biçimde hissetme olasılığınız artmaktadır. Bu bağlamda, Nature adlı dergide yayımlanmış olan bir makalede GABA’nın özellikle stres, anksiyete, depresyon ve diğer psikiyatrik bozuklukları besleyen istenmeyen düşünceleri azalttığı ifade edilmektedir.
Gamma-aminobutirik asidin beyin fonksiyonlarını etkilediği bir diğer konu, beyin dalgalarının değişimi ile ilgilidir. GABA’nın yeterli miktarlarda bulunması, sakin durum (alfa dalgaları) ile bağlantılı beyin dalgalarında artışa yol açmaktadır. Bunun yanında, stres ve anksiyete (beta dalgaları) ile bağlantılı beyin dalgalarında ise azalma meydana gelmektedir.
Beyin Fonksiyonlarının Dengelenmesi
Gamma-aminobutirik asidin işleyişini daha iyi anlayabilmek için diğer bir nörotransmitter olan L-glutamatini gözardı etmemiz gerekmektedir. Bu nörotransmitter, beyinde üretilen enerjinin doğal bir yan ürünüdür. Yani bu çok önemli nörottansmitter, beyindeki glikozun metabolize edilmesi sonucu ortaya çıkan ürünlerden biridir.
Bu iki nörotransmitter, birbirinin zıttı ve birbirini tamamlayan maddelerdir. Ana eksitatör (bir hücre, doku ya da organı uyarıp çalışmasını hızlandıran ya da artıran uyarıcı) nörotransmitter olan L-glutamin, GABA’nın kısıtlayıcı etkilerini dengeleme özelliğine sahiptir. Eksitatör nörotransmitter miktarındaki artış sinir dürtülerinin harekete geçme olasılığını yükseltmektedir. Yani, GABA beyin aktivitelerini yavaşlatırken, bunun tam tersine L-glutamin bu aktiviteleri artırmaktadır.
Bu iki nörotransmitter beyin fonksiyonlarını kontrol altında tutmak için birlikte çalışmaktadırlar. Ancak GABA ile L-glutamin sadece birlikte çalışmakla kalmaz, aynı zamanda birbirlerine dönüşme özelliğine de sahiptirler. L-glutamin, GABA’nın prekürsörü (ön maddesi) olduğu gibi, buna karşılık GABA’nın da ihtiyaç duyulduğu ölçüde L-glutamine geri dönüşme özelliği bulunmaktadır.
GABA Noksanlığı Yaşıyor Musunuz?
Çoğu kez GABA ile ilgili işlev bozukluklarının yaşam stili ile doğrudan bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda, Harvard Tıp Fakültesi uzmanlarından Dr. Datis Kharrazian’a göre, aşırı derecede stres, kötü beslenme alışkanlıkları, uyku eksikliği, çok miktarda kafein ve gluten intoleransı (duyarlılığı) GABA ile bağlantılı işlev bozukluklarının temel nedenleri arasında bulunmaktadır.
Ayrıca bağırsak bakterilerinin de bu nörotransmitterin üretiminde oynadıkları rolün dikkate alınması gerekmektedir. Yani dysbiosis adı verilen, faydalı ve zararlı bağırsak bakterileri arasında dengesizlik anlamına gelen durum az miktarda GABA nörotransmitterinin üretilmesine yol açabilmektedir.
Bunlara ek olarak, aşırı seviyelerdeki L-glutaminin B6 vitamini ve glutamik asit dekarboksilaz (GAD) enziminin yardımıyla GABA’ya dönüştürüldüğünü bilmemiz gerekir. Ancak B6 ya da otoimmün (bağışıklık sisteminin fonksiyonlarının düzgün işlememesi sebebiyle bedenin öz hücrelere zarar vermesiyle ortaya çıkan hastalıklar) reaksiyonlar GABA üretimini engelleyici nitelikte olabilir. Bu otoimmün reaksiyonlar diyabet, gluten duyarlılığı, çölyak hastalığı ya da Hashimoto hastalıkları şeklinde ortaya çıkabilir.
Diğer taraftan, glutamin-GABA dengesine etki eden çok sayıda iç kimyasal değişikliğin bulunduğu da ifade etmek gerekmektedir. Ayrıca, tükettiğimiz maddeler açısında bakıldığında da, kafeinin GABA aktivitesini azaltırken alkol ve sakinleştirici maddelerin ise hızlandırdığını belirtmekte fayda vardır.
GABA Seviyesi Nasıl Artırılır?
GABA nörotransmitterin sentetik formunu içeren bazı ilave maddeler bulunmaktadır. Ancak bu ilave nörotransmitter maddelerinin gerçekten işe yarayıp yaramadığı konusu tartışmalıdır. Bu bağlamda belirsiz olan konu, alınan ek maddenin üzerinde herhangi bir etki oluşturabilecek kadar yüksek miktarlarda beyne ulaşıp ulaşmadığıdır. Yine de, tüm tartışmalara rağmen bazı insanlar bu tür ilave maddelerin faydalı olduğuna inanmaktadırlar.
GABA ek maddeleri için alınması gereken doz miktarına ilişkin günümüzde herhangi bir uzman tavsiyesi mevcut değildir. Ayrıca bu ilave maddelerin yol açabileceği yan etkiler konusunda yeterli derecede araştırma da yapıldığı söylenemez. Bunların da ötesinde, bu tür maddelerin insan sağlığına herhangi bir zararının dokunmayacağına yönelik bir garanti söz konusu değildir.
Bunların yanında, GABA seviyesini sağlıklı bir biçimde korumak ve sürdürmek için diğer birçok yöntem bulunmaktadır. Bu yollardan bir tanesi beslenmedir. Araştırmacılar, çeşitli yiyeceklerdeki GABA miktarına yönelik farklı analizler yapmışlar ve bu çalışmalar sonucunda pirinç, kahverengi pirinç filizi, arpa filizi, yeşil fasulye, baklagiller, mısır, arpa, kahverengi pirinç, ıspanak, patates, tatlı patates, kale ve kestane tüketiminin faydalı olacağı sonucuna varmışlardır.
Ayrıca, İrlanda’da bulunan Cork Üniversitesi Bio Bilimler Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre, probiyotik gıdaların gamma-aminobutirik asit miktarında artışa yol açtıklarını ortaya çıkarılmıştır. Yoğurt, kefir, kimchi (geleneksel bir Kore yemeği) ve lahana turşusunun GABA üreten Lactobacillus brevis ve Bifidobacterium dentium bakterilerini içerdiği bilinmektedir.
Diğer taraftan, eğer GABA seviyenizle ilgili endişe duyuyorsanız kafein tüketiminizi en düşük seviyelere indirmeniz önemli bir gerekliliktir. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi kafein, bu nörotransmitterin reseptörleri ile olan bağlantısını engellemektedir. Bunun yerine daha az kafein içeren ve bu maddenin artmasına yardımcı olan teanin amino asidi bulunduran çay içmeniz tavsiye edilmektedir.
Ayrıca GABA seviyesinin artırılması için izlenebilecek etkili yollardan biri de spor yapmaktır. Her türlü fiziksel aktivite bu nörotransmitterin seviyesinde artışa yol açmaktadır. Ancak bunlar arasında en fazla öne çıkanı yogadır. Bu bağlamda, sadece bir yoga seansı ile beyindeki GABA miktarını % 27 oranında artırmak şansınızın bulunduğunu belirtmemiz gerekir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Das, D. y Goyal, A. (2015). Actividad antioxidante y ácido γ-aminobutírico (GABA) que produce capacidad del probiótico Lactobacillus plantarum DM5 aislado de Marcha de Sikkim. LWT-Ciencia y Tecnología de los Alimentos, 61(1), 263-268. https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0023643814007166
- Galland, L. (2021). El microbioma intestinal y el cerebro. RET: revista de toxicomanías, (85), 14-25. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4259177/
- Schmitz, T. W., Correia, M. M., Ferreira, C. S., Prescot, A. P., & Anderson, M. C. (2017). Hippocampal GABA enables inhibitory control over unwanted thoughts. Nature communications, 8(1), 1-12. https://www.nature.com/articles/s41467-017-00956-z
- Sigel, E. y Steinmann, M. E. (2012). Estructura, función y modulación de los receptores GABAA. Revista de Química Biológica, 287(48), 40224-40231. https://www.jbc.org/article/S0021-9258(20)62166-4/fulltext
- Streeter, C. C., Whitfield, T. H., Owen, L., Rein, T., Karri, S. K., Yakhkind, A., y Jensen, J. E. (2010). Efectos del yoga versus caminar sobre el estado de ánimo, la ansiedad y los niveles de GABA cerebral: un estudio controlado aleatorio de MRS. La revista de medicina alternativa y complementaria, 16(11), 1145-1152. https://www.liebertpub.com/doi/full/10.1089/acm.2010.0007
- Petty F. (1995). GABA and mood disorders: a brief review and hypothesis. Journal of affective disorders, 34(4), 275–281. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/8550953/
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.