Eskiden Ne Yaptığınız Değil Kimlerle Ne Yaptığınız Önemli
Pek çok tecrübe yaşadınız bugüne dek, kimi iyi kimi kötü tecrübelerdi bunlar. Üzerinizde iz bırakacak yeni deneyimle yaşamaya devam edeceksiniz. Geriye dönüp baktığınızda hatırlayacaksınız. Peki ama geçmişinize baktığınızda neye odaklanacaksınız? Kişisel başarı listenizde olmayacak şeyler var. Kötü günler ve başarısızlıklar tek kahramanlar olacak. Temel odak noktanız, neler başardığınız değil bu başarıları kimlerle paylaştığınız olacak.
Hayatımızın en iyi be en kötü anları daima insanlarla belirlenir.
Bugün sadece birer hikâyeymiş gibi hatırladığınız hem pozitif hem de negatif bütün bu durumlarda baş kahramanlar, insanlar olacaktır. Sizde iz bırakan insanlar. Size ilham veren insanlar. Hatta canınızı yakmış olan insanlar.
Başarılarımıza hedef ve amaçlarımıza, kişisel gelişimimize harcadığımız devasa zamanın farkına varmak çok ilginç olacaktır. Bunun yerine geriye baktığımızda, verdiğimiz pek çok çaba ve kapıldığımız heveslerin hatıramızda kalacak kadar değerli olmadığını görürüz.
Bütün mesele çevrenizdekilerle ilgili ne yaptığınızla değil
Başka insanlarla bağlantı kurmak bizler için çok önemlidir. Çocukluktan itibaren bu ilişkiler bizde iz bırakır. Şimdi bir an için anne babamızı ve bizim için nasıl temel taşlar hâline gelerek hem gerçek hem de mecazi anlamda ilk adımları atmamıza yardım edişlerini düşünelim.
Ne var ki anne babalarımız, yeni arkadaş ve partnerlerin ortaya çıkışıyla beraber kısa sürede yerlerini kaybederler. Ailemizin bir parçasını oluşturmayan kişilerle yaşadığımız yeni bir dünya ortaya çıkmıştır. Gerçi bazı durumlarda bunları ailemiz olarak görürüz. Ne yazık ki bu kişilerin pek çoğu bizi hayal kırıklığına uğratır. Yine de başkalarına güvenir ve sonunda acı çekeriz. Diğer pek çok kişiyle ise “mutluluk” kelimesinin anlamını keşfederiz. Bütün bu insanlar, bağ kurmayı anlamamıza yardımcı olur.
Bağ kurmak, günlük bir görev
Her gün patronumuzla daha iyi bir ilişki kurmak, kardeşimizle yaşadığımız tartışmayı çözüme ulaştırmak ya da başka insanlarla bağlantımız konusunda bizi endişelendiren diğer bir çok tecrübeyi iyileştirmek için yeni bir şans ve mücadele alanıdır. Sanki her şey buna bağlı gibidir. Sanki hayattaki temel hedefimiz, başkalarıyla olan bağımızı güçlendirmektir.
“Zamanımızın ve çabalarımızın büyük bölümünü kariyerimiz gibi kişisel başarılara odaklanarak harcasak da hayatımızda en önemli olaylar, bize en çok mutluluk getiren ve en çok acı potansiyeli taşıyan olaylar; sosyal olaylardır, kendimizi başkalarıyla bağlantıda hissettiğimiz anlardır.”
– Shira Gabriel
Merak ediyor olabilirsiniz: Hoşlanmadığım insanların neyi var? O bağla ilgilenmek istemiyorum. Ondan kurtulmak istiyorum. Sadece masaya bu gerçekliği yatırarak bile insanların yaşamınızın çekirdeğini oluşturduklarını fark ediyor musunuz? Değer verdiğiniz insanlar size iyi ve kötüyü işaret ediyor.
Bu durumun yaşanmasının nedeni, sosyal varlıklar olmamız olabilir. Başkalarıyla iletişim kurma, bir grubun parçası olduğumuzu hissetme ihtiyacını duyuyoruz … Bu da kendimizi iyi hissetmek için biriyle bağlantı kurmayı çok önemli kılıyor. Bu gerçekleşmediğinde üzülüyoruz çünkü negatif hisler ve duygular açıyor içimizde. Bu noktaya ulaştıktan sonra hâlihazırda yaşadıklarınızı gözlemlemek için etrafınıza baktığınızda aklınıza gelen şeyin ne yaptığınız değil kimlerle birlikte olduğunuz olması anlamlı.
Mutluluk, paylaşabildiğinizde doğar
İnsanlar bizim için bu kadar önemiyse, başarı ve hedeflerimizi, sevincimizi paylaşamadığımızda utlu olamamamız normaldir. Pek çok kişinin başarı ve onları zafere götüren hedeflere ulaştıkları hâlde kendini tamamlanmış olarak algılamamalarını böyle açıklayabiliriz.
Çok başarılı olmuş birini düşünün. Aynı şekilde başarılı insanlarla rekabet etmeleri gerekmiştir. Ne var ki çaba, tutku ve sıkı bir çalışmayla hep arzu ettikleri şeyi başarmışlardır. Peki ama zirveye ulaştığında ne düşünmüştür bu kişi? Ne kadar gururlu hissettiklerini elbette ama diğer yandan en çok sevdikleri insanlarla bu büyük başarıyı paylaşmayı düşünmüşlerdir. Bu gerçek bu kadar aşikâr olduğuna göre artık bun uygun davranmanın zamanı gelmedi mi?
Çevrenizdeki insanları takdir etmeye başlayın. Bazen onları unutuyoruz. Ailemizle zaman geçirmeyi ihmal ediyoruz, çünkü işe gitmemiz çalışmamız gerekiyor. Projelerimiz ve öncelik verdiğimiz başka şeyler nedeniyle arkadaşlarımızla buluşmayı erteliyoruz. Önemli tatil günlerini kaçımız sevdiklerimizle geçiriyoruz ki?
Başarılarınız, onları paylaşacak kimse yoksa aynı etkiyi göstermeyecektir.
Bazı durumlarda bunu yapamadığınız doğru ama her anın eşsiz olduğunu unutmayın. Şansınız varken bu anlardan faydalanamazsanız, zaman geçecek ve o anlar bir daha geri gelmeyecektir. Geleceğe yönelik bir vizyon sahibi olmak güzeldir ama insanlar hatıralarınızın önemli bir parçasını oluşturduğuna göre onları bir kenarda bırakmamalısınız. Onlara zaman ayırmanızı hak ediyorlar.
Bundan böyle geriye dönüp baktığınız her defasında hayatınızın önemli anlarında iz bırakmış o kişilere odaklanın. Çünkü “neredeyseler” değersizdir. O özel anların her biri, en acılı ve içten durumlar, kendinizi tatmin olmuş hissettiğiniz gün ölüp gitmeyi dilediğiniz o gece … Bütün bu anlarda hayatınızın bir parçasını oluşturmuş insanlar vardı.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.