Depresyon: Karanlık Üzerimize Çöktüğünde

Depresyon: Karanlık Üzerimize Çöktüğünde

Son Güncelleme: 16 Ağustos, 2017

Depresyon, bizi yakalayıp gölgemiz haline gelen bir acıdır. Çoğu zaman, tehlikeli dostuyla birlikte gelir: anksiyete. İçimizde korku yaratır ve duygularımızı gölgeler. Zararlı düşünceler yaratarak benliğimizi hafife alıp küçümser, öz güvenimizde delikler açar.

Ruh halimiz, büyük oranda kendimize ne söylediğimize ve nasıl davrandığımıza bağlıdır. Yani düşüncelerimiz, hislerimiz ve eylemlerimiz, bir tür geribildirime dahildir. Bir anlamda, genel iyilik halimizi belirler.

Birazdan göreceğimiz üzere sağlıklı bir düşünce şeklini korumak, her zaman kolay değildir. Depresyon anksiyetesi, sadece zararlı düşünce, duygu ve davranışların sonucu değildir. Tam tersine, herkesin yaşayabileceği çeşitli hastalık ve rahatsızlıklar söz konusudur.

Otobüs metaforu

Bağlamsal terapide çok sık kullanılan bir metafor vardır. Düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımızdan oluşan oluşan kişilik üçgeninin önemini anlamamıza yardımcı olabilecek bu metafora bir göz atalım:

Bir sürü yolcuyla dolu bir otobüsün sürücüsü olduğunuzu hayal edin. Yolcular; düşünceleriniz, duygularınız, hatıralarınız ve hayatımızdaki diğer her şeydir. Sadece tek bir kapısı ve tek bir girişi olan bir evdir. Yolculardan bir kısmı nahoş ve tehlikeli tiplerdir.

Siz otobüsü sürerken, yolcuların bir kısmı sizi tehdit etmeye başlar. Ne yapmanız gerektiğini, nereye gideceğinizi söyler. Şimdi sağa dön daha hızlı git vs. Hatta size hakaret edip yıpratırlar. Kötü bir sürücüsün, işe yaramazsın, kimse seni sevmiyor vs… Kendinizi berbat hissedersiniz ve susmaları için sizden istedikleri hemen her şeyi yaparsanız. Sırf bir süreliğine otobüsün arka tarafına gitsinler de huzur içinde otobüsü sürmenize izin versinler diye.

Ama günün birinde tehditlerinden bıkıp hepsini otobüsten atmak istersiniz. Ama yapamazsınız. Onlarla yüzleşmeniz gerekmektedir. Farkına bile varmadan ilk yaptığınız şey durmak ve aracı sürme işini bir kenara bırakmak olur. Artık otobüs hiçbir yere gitmiyordur. Ayrıca yolcularınız çok güçlüdür. Direnirler ve onları otobüsten atmayı başaramazsınız. Bu yüzden vazgeçip sürücü koltuğuna geri döner ve onları yatıştırmak için aracı sürmeye devam edersiniz. 

Böylece sizi rahatsız etmemeleri ve kendinizi kötü hissetmemek adına sizden istedikleri her şeyi yapmaya ve onlarla kavga etmemek, hatta yüzlerini bile görmemek için otobüsü istedikleri yere sürmeye başlarsınız. Dedikleri şeyi yaparsınız ve her seferinde onları hayatınızdan çıkarmayı düşünürsünüz. Çok geçmeden, hatta farkına bile varmadan, sola bile dönmenizi söylemelerine gerek yoktur. Yolcular üzerinize atlayıp sizi tehdit etmesinler diye sola döneceksiniz zaten. 

Bu sayede çok sürmeden kendi hareketlerinizi haklı çıkarmaya çalışacaksınız. Artık otobüste değiller sanacaksınız. Otobüsü mümkün olan tek yönde sürdüğünüze ikna olursunuz. Bu yolcuların gücü, tehditlerinden kaynaklanır. “Söylediklerimizi yapmazsan, ortaya çıkıveririz ve o zaman bize bakmak zorunda kalırsın. Kendini berbat hissedersin.” Ama tek yapabildikleri şey, budur. 

Bu yolcular yani çok olumsuz düşünce ve duygular vardığında, bize çok fazla zarar vereceği doğrudur. Ve işte bu yüzden, onların tavırlarını kabul edip istediklerini yaparsınız. Sizi rahat bıraksınlar diye yaparsınız bunu. Otobüsün arkasına geçsinler böylece onları göremeyesiniz diye.

Yolcularınızı kontrol altında tutmaya çalışırken otobüsün kontrolünü yitirirsiniz! Yolcular değildir direksiyondaki, frene ya da gaza da onlar basmaz. Otobüsü nereye park edeceğinizi de kontrol etmezler. Sürücü sizsiniz. Yolcularınızın sizin adınıza karar almasına izin vermeyin.”

Tüm dünyada milyonlarca insan, anksiyete ve depresyonla uğraşıyor. Fakat buna rağmen bu rahatsızlıkları gerektiği gibi kavrayamıyoruz. Konuyu ve bu sıkıntılardan muzdarip kişileri tabu gibi görüyoruz.

İşte bu yüzden sanatçı Nick Seluk, bu patolojilerle baş etmenin zorluğunu bir karikatür dizisinde ele almış. Anksiyete ve depresyondan muzdarip kişilerin yaşadığı karanlık gerçekten söz ediyor bu çizimlerde.

Bu sorunlarla baş etmenin, çok kolay olmadığını açıkça belirtmeliyiz. Bu, ne bir seçim ne de bir zayıflık işaretidir. Dolayısıyla, depresyon ve anksiyete söz konusu olduğunda şu hususları daima aklımızda bulundurmalıyız:

  • Bizi tanımlamazlar.
  • Kusur olarak algılanmamaları gerek.
  • Bu durumlarla kurduğumuz ilişki temelinde anlaşılmalılar.

Anksiyete ve depresyon problemlerini yaşayan insanları, kırılgan ve zayıf kişiler olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Suçlu olduğumuzu düşünmekten vazgeçmeliyiz.

Bu problemleri yaşayan insanlar, sevgi ve anlayışa ihtiyaç duyar. Bir profesyonelle görüşme fırsatına ihtiyaç duyarlar. Böylece, onlara musallat olan duygusal işlev bozukluklarını tutarlılık ve zarafetle yönetebilirler.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.