Bekarlar Hakkındaki Efsaneler
Yaşadığımız çağda aile ve eşlerle ilgili pek çok tabu yıkılmış olsa da, ilginç bir biçimde bekarlık ve bekarlar konusunda çok sayıda efsanenin yaygın bir biçimde varlığını sürdürdüğü bir gerçektir. Aslında daha çok kısa bir zaman öncesine kadar bekar olmak bir tür başarısızlık göstergesi olarak algılanmaktaydı. Yani “normal” olan ve arzu edilen durumun bir eş bulmak, aile kurmak ve sonsuza dek mutlu yaşamak olduğu düşünülmekteydi.
Fakat son dönemde bir çift ya da aile olarak hayatı sürdürmenin başarı kelimesi ile eş anlamlı kullanılmadığı daha belirgin bir hale gelmiştir. İnsanlar birer çift ya da aile olarak da başarısız olabilir ve aslında bu tür durumlarda, karşılaşılan başarısızlıkların etkileri daha derin ve uzun dönemli olmaktadır. Bu noktadan itibaren bekarlar konusundaki efsaneler de yayılmaya başlamıştır.
Elbette bir çift olarak yaşamanın insan hayatına çok sayıda katkısı olduğunu söylemek gerekir. Ancak bu durum, insanların çift olarak yaşamalarını zorunlu kılan bir sebep değildir. Bu yüzden dünya üzerindeki çok sayıda insan, yalnız yaşamayı tercih etmektedir. Ancak yine de yalnız yaşayan ya da bekar olan insanlarla ilgili çok sayıda söylence bulunduğu da bir gerçektir. Şimdi onlardan bazılarına göz atalım.
“Evlilik ve bekarlık konusunda söylenmiş olan en mantıklı şey şudur: Hangi yolu tercih edersen et sonunda pişman olursun.”
– Christie Agatha
Bekarlar Daha Az Mutludur
Bekarlar hakkında en yaygın efsanelerden biri budur. Bir eşle birlikte yaşamamanın insanda belli derecede mutsuzluğa yol açtığına inanılır. Elbette aşkın, – özellikle de ilk aşık olunan zaman dilimi – coşku ve heyecan duygularını ciddi anlamda harekete geçirdiği bir gerçektir.
Ancak birlikte yaşayan çiftler hayatlarının tümünü sonsuz bir aşk içinde geçirmez. Birlikte yaşamanın gerektirdiği pek çok değişim ihtiyacının yanı sıra, mutsuzlukla dolu sayısız anların da üstesinden gelmek gerekmektedir. Bu tür sorunların aynısı yalnız yaşayan ya da bekar bir insan için de geçerlidir. Yani evli biri ne kadar mutlu ya da mutsuz oluyorsa, bekar bir insan da aynı oranda mutlu ya da mutsuz olabilir. Bu durum, tamamen sahip olduğunuz becerileri ve içinde bulunduğunuz durumları yönetme kapasiteniz ile ilgilidir.
Bekarlar İçin En Yaygın Efsanelerden Biri: Yalnızlık
Yalnız yaşamak yalnız olmak anlamına gelmez. Benzer şekilde bir eşle yaşamak da her zaman birinin eşliğinde hayatını sürdürmek demek değildir. Hepimiz aslında bir dereceye kadar yalnızız. Diğer insanlarla aramızda kurduğumuz bağlar, bu yalnızlık durumunun kısmen ortadan kalkmasına yardımcı olur. Ancak yine de tamamen bu duygudan kurtulduğumuz anlamına gelmez.
Bir bekar, kendisini bir çifte göre daha az yalnız hissedebilir. Çünkü kimi zaman evlilik, eşlerin sosyal ilişkilerinin sınırlanmasına yol açar. Evliliklerde dikkat ve ilgi genellikle eşlerin birbiri üzerinde ya da çocuklarda yoğunlaşır. Bu nedenle, arkadaşlıklar ya da akraba ilişkilerine ayrılan zaman ya da bu insanlara verilen önem azalır. Öte yandan, bekarların çok sayıda ciddi anlam içeren ilişkiler kurması için yeterince alanı bulunmaktadır.
Evlenmezler Ancak Her Zaman Evliliği Düşünürler
Bu da bekarlar hakkında halen varlığını sürdüren yaygın inanışlar arasında bulunmaktadır. Bunun kısmen de olsa nedeni, bekarlığın bir tür noksanlık olarak görülmesidir. Dünyada, bilerek ve isteyerek bir çift şeklinde yaşamamayı tercih eden insanlar olduğunun henüz farkına varamayanlar bulunmaktadır.
Yalnız yaşama tercihlerinin en büyük sebebi günümüz dünyasında yaşantıların çok çeşitli olması ve pek çok farklılıklar içermesidir. Kimi insanlar hayatlarını tamamen seyahat etmeye adarlar. Kimileri tüm konsantrasyonlarını profesyonel meslek yaşantılarına vermiştir. Bazı insanlar da, yaşam tarzlarında büyük değişimler yapmalarına yetecek kadar motivasyonu kendilerine sağlayabilecek bir insanı henüz bulmamışlardır. Yani bekarların biriyle tanışarak birlikte yaşamak gibi bir zorunlulukları bulunmamaktadır.
Bekarlar Kendilerine Odaklı İnsanlardır
Harvard Üniversitesi psikoloji bölümünden Dr. Bella DePaulo, Singled Out: How Singles Are Stereotyped, Stigmatized, and Ignored, and Still Live Happily Ever After (Yalnızlık: Bekarlar Ön Yargılara, Damgalamalara ve Önemsenmemelerine Rağmen Nasıl Hala Mutlu Olabiliyor) adlı bir kitap kaleme almıştır.
Bu kitapta, bekarlar hakkındaki efsaneler konusunda oldukça ilginç ve çok çeşitli gerçekler yer almaktadır. Örnek olarak, evli insanların % 30’nun arkadaşları ve akrabalarına yardım etme ya da ihtiyaç duyulduğunda diğer insani konularda faydalı olmaya hazır oldukları belirlenmiştir. Buna karşın, bu oranın bekarlar arasında % 70 olduğu görülmüştür.
Bekarlar ya da Eşcinseller
“Evde kalmış” ya da “kız kurusu” gibi aşağılayıcı biçimde kullanılan kelimeler, genellikle belli bir yaşa gelmiş ve hala evlenmemiş kişiler için kullanılmaktadır. Ancak aslında bu tür bir etiketleme, anakronistik bir anlayış nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda bu tür bir anlayış o denli yaygındır ki, eğer bir insan bekar kalmışsa, büyük ihtimalle “klozetin kapağını kapatmamış” olarak değerlendirilir.
Bakış açısı ne olursa olsun bu tür bir anlayışın tamamen ön yargılar sonucu oluştuğunu söylemek yanlış olmaz. Bir zamanlar son derece “garip” olarak algılanan bir durum günümüzde adeta bir trend haline gelmiştir. DePaulo kitabında, günümüzde ve tarihte ilk kez olmak üzere %51’lik oranla İngiltere’deki bekarların sayısının evlilerden çok olduğuna işaret etmektedir. ABD’de ise bekarların oranı %41 seviyelerindedir.
Şili gibi ülkelerde ise bu oran %30’lardadır. Eğer aradığımız şey bir çift olarak yaşamımızı sürdürmekse, o durumda bekar kalmak elbette güzel bir durum olmayacaktır. Benzer şekilde sadece “doğru” olduğu ön yargısı nedeniyle zoraki bir biçimde evlenmek de yanlış bir seçimdir. Mental sınırlamaların günden güne azaldığı çağımızda, çok daha esnek bir toplum yapısı içinde yaşadığımız yadsınamaz bir gerçektir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
Barragán, M. A. (2003). Soltería: elección o circunstancia: un nuevo estilo de vida se impone en el siglo XXI. Editorial Norma.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.