Logo image
Logo image

Bağımlı Kişilik Bozukluğu Nedir ve Kimleri Etkiler?

3 dakika
Bağımlı Kişilik Bozukluğu Nedir ve Kimleri Etkiler?
Valeria Sabater

Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Yalnız kalamama durumu, boğucu sayılabilecek boyutta başkalarına bağımlı olma, güvensizlik, kişisel sorumluluk alamama ve takıntılı derecede terk edilme korkusu… Bunlar en yaygın görülen psikolojik rahatsızlıklardan birinin belirtileri olmasına rağmen bu hastalık kolay kolay tespit ve tedavi edilemiyor. Bahsettiğimiz rahatsızlık: bağımlı kişilik bozukluğu.

Bu rahatsızlığı daha yakından incelemek için öncelikle basit bir örnek vererek başlayacağız. George 42 yaşında ve bugün bir iş görüşmesi var. Bu sabah giyinip hazırlandıktan sonra eşi takması için ona başka bir kravat önerdi: George’un sevmediği, fazla ciddi ve oyu renkli bir kravat. Belli etmese de bu öneriden hiç hoşlanmadı ve kafası karışmaya başladı. Acaba başka bir gömlek mi giyseydi? Ya da başka bir pantolon mu seçseydi… Yoksa ayakkabıları uygun değil miydi?

“Hayatınız ruh halinizin bir yansımasıdır.”

– Wayne Dyer

Şaşkınlık ve tükenme

Endişeler ve korkular yüzünden şaşkına dönen George muhtemelen işi alamayacak. O farkında olmasa da olumsuz düşünceleri çoktan artmaya başladı ve takıntılarla dolu bir çukura doğru onu sürüklemeye başladı bile. Bu işi alamazsa eşinin onu terk edebileceğini düşünmeye başladı. Ancak eşi aklından geçenleri anlayabiliyordu ve işi alamasa bile onu desteklemeye devam edeceğini söyledi, olumsuz bir şeyin olmayacağını anlattı; korkması için bir sebep olmadığını ve ona sonuna kadar güvendiğini söyledi.

Biraz toparlanır gibi olsa da eşi Eva ondaki umutsuzluğu hissederek derin bir nefes aldı. Bütün gün ona cesaret vermesi gerektiğini biliyordu, belki bütün bir hafta… George’un belki de bir daha başka bir iş görüşmesine gidecek kadar iyi hissedemeyebileceğini biliyordu. Aynı zamanda kocasının davranışlarının normal olmadığının da farkındaydı. Bazen onun için George ile yaşamak çok zorlaşıp Eva’yı tüketiyordu. Bunun yalnızca George’un kişiliği olduğunu ve asla değişmeyeceğini biliyordu.

Ancak sorun işte tam da burada yatıyor: bu davranışların normal olduğunu ve bunları değiştirmenin bir yolu olmadığını düşünmek.  Bu davranışları yalnızca kişiliğe bağlayıp ne isterlerse yapmalarına, nereye isterlerse oraya gitmelerine izin veriyoruz. Neyden rahatsız olduklarını anlamaya çalışmadan onları kabulleniyoruz. Çevresindekilere ve kendisine zarar veren bir davranış bu.

Some figure

Bağımlı kişilik bozukluğu mu hassas ego mu?

DSM-5 Tanı Ölçütleri El Kitabında 10 farklı kişilik bozukluğu bulunuyor ve bunlardan en yaygın olanı bağımlı kişilik bozukluğu. Hastalık en belirgin özellikleri olan özgüven eksikliği ve devamlı destek, güvenlik tatmin görme ihtiyacı ile tanımlanıyor. Ergenlikte bu işaretler fark edilebilirken 40’lı yaşlara gelindiğinde semptomlar daha abartılı ve açık bir hale geliyor.

Diğer taraftan, başta da belirttiğimiz gibi,  bağımlı kişilik bozukluğu olan insanlar nadiren bu hastalığa yakalandığını fark ediyor. Genelde çok geç evrelerde ve olanları artık kontrol edemediklerinde yardım istiyorlar.

Bağımlı kişilik bozukluğu olan insanların karakteristik özellikleri

  • Yalnız kalamama
  • Sorumlulukları erteleme
  • Aşırı pasiflik
  • Eleştirileri kabul etmeme ve yüzleşmeme
  • İlişkide ayrılıkla başa çıkamama
  • Takıntılı derecede terk edilme korkusu
  • Kişiler arası ilişkilerde pasif kalma
  • Girişimde bulunamama; başkalarının tavsiyesi veya desteği olmadan bir işe girişememe

Sebepler nelerdir ve nasıl tanı konulur? Genelde kimleri etkiler?

Bu hastalığa neyin yol açtığı şimdilik tam olarak bilinmiyor. Genelde yetişkinlikte görülen bu hastalık çocukluk veya ergenlik döneminde anne babası ayrılan çocukların kaygı bozukluğu yaşamasına bağlı olarak gelişebiliyor. Ancak yine de bunun her zaman geçerli olamayabileceğini unutmayın.

Some figure

Genel nüfusun yüzde ikisinde hastalık görülüyor (henüz tanı konmamış olanlar olmakla beraber). Ayrıca kadınlar arasında erkeklerden daha yaygın olduğu biliniyor.

Burada önemli olan bir diğer nokta ise doktorların teşhis sürecini nasıl yönettiğidir. Her zaman başlangıç noktası olmakla beraber kişiyi alanında uzman birine yönlendirmelidir.

Hasta öncelikle herhangi bir dengesizlik olup olmadığı anlaşılması için an testi yaptırmalıdır. Daha sonra ise semptomlar ve ailenin tıbbi geçmişi izlenmelidir.

Bağımlı kişilik bozukluğu tedavisi

Bütün hastalıklarda olduğu gibi bu hastalıkta da her hasta benzersizdir. Bazen depresyon, anksiyete, çekingen kişilik bozukluğu gibi farklı komplikasyonlar olabilir ve bu da ele alınacak birden fazla problem olduğunu gösterir.

“Alkolik olmak veya sigara içmek gibi bağımlıklar da dahil bütün duygusal sorunların aklımızın içinde olması çok şaşırtıcı. Bizi özgür bırakacak bir anahtar olsa kolay olurdu. Ama evet: değişim yalnızca kendi içimizde, düşünme biçimimizde gizli.”

– Rafael Santandreu

Tedavi açısından şu da unutulmamalı: psikoterapi ve ilaç tedavisi aynı anda oldukça etkili olabilmektedir. Bilişsel davranışsal tedavi, örneğin düşünme kalıpları, inançlar ve karar verememe haline odaklanır. En başarılı yöntemdir. Antidepresanlar ya da sakinleştiriciler ile sıklıkla birleştirilen ve ilerlemenin düzenli olarak değerlendirildiği yaklaşımların uzun vadeli tedaviler olduklarını unutmamak gerekir.

Son olarak, hastanın ailesi ve arkadaşlarının vereceği desteği de unutmamalıyız. Bu yakın ilişkiler tedavinin üçüncü direğidir; hasta devamlı olarak çaba vermek, kararlılık sergilemek ve güçlü bir iradeye sahip olmak suretiyle daha kaliteli bir yaşam sürebilir.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.