Ayrılık Anksiyetesi Ne zaman Bir Problem Hâline Gelir?
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Ayrılık anksiyetesi, genellikle çocuklarla ilişkilendirdiğimiz bir durumdur, ancak birçok yetişkin de bunu tecrübe edebilir. Kişinin evinden veya güçlü bir duygusal ilişkiye sahip olduğu kişilerden ayrıldığında hissettiği aşırı endişe olarak tanımlanır. Örneğin, ebeveynleri, büyükanne ve büyükbabaları, kardeşleri, çocukları vb. içerir.
Semptomlar hafif veya çok şiddetli olabilir. Ayrıca çocuklarda ve yetişkinlerde benzerdir. Yetişkinlerde, genellikle kişinin çocukluktan getirdiği bir sorun olduğuna inanılır. Ama her zaman böyle olmaz, kişinin hayatında her an ortaya çıkabilir.
Bir kişinin partnerinden, çocuklarından, iş yerinden veya onun için çok fazla duygusal değere sahip bir şeyden ayrılma korkusu olarak kendini gösterir. Bu, sorundan muzdarip kişi için olduğu kadar “bağlanma nesneleri” için de çok yorucu olabilir. Çoğu zaman bir dereceye kadar var olan bir bağımlılığı yansıtır veya güçlendirir.
“Nereye çıktığını bilme ihtiyacını ya da gitmenizi isteyeceğim yönde gittiğinizden emin olmanın ateşli endişesini duymaksızın bir yol seçmekte özgür olasınız.”
– Margaret Mead
Zaman kavramını anlamak kolay değildir ve zihnimizde gelişmesi yıllar alır. Birçok çocuk için ayrılıklar zordur, acı ve gözyaşlarına neden olur. Ayrıca ebeveynler tarafından uygun şekilde yönetilmezse, ergenlik döneminde güvensizlik gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Hatta hayatın diğer aşamalarına bile taşınabilir.
Tüm anksiyete bozukluklarında olduğu gibi çocukluk veya yetişkinlikte ayrılık anksiyetesi için tedavi aramak çok önemlidir. Sadece nadir durumlarda kendiliğinden yok olur. Genellikle, büyüme ve başka yaşam alanlarına yayılma eğilimindedir ve diğer anksiyete türlerinin gelişmesine neden olabilir. Bunlar agorafobi veya panik rahatsızlığını içerebilir.
Önerilen tedavi genellikle psikoterapidir. Ancak çocuklar söz konusu olduğunda, topladığınız bilgiler ve bu makalede size sunacağımız bazı araçlar bu durumun önlenmesine yardımcı olacaktır. Ayrılık anksiyetesinin yeni başlamış olması durumunda uyarı işaretlerini görmenize yardımcı olacağız.
“Benlik saygımıza yönelik tehditler veya kendimiz hakkında sahip olduğumuz fikir, fiziksel bütünlüğümüze yönelik tehditlerden çok daha fazla kaygı yaratır.”
– Sigmund Freud
Bu normal bir aşamadır
Ayrılık nedeniyle belli ölçüde bir kaygı normaldir ve gelişimin belirli aşamalarında yaygındır. 8 ila 14 aylık dönemde daha önce tehlike hissini sahip olmayan bebekler, arasında, yabancılardan veya yeni yerlerden korkmaya başlar. Bu “normal evre”, çocukların çevrelerine uyum sağlamaları ve hakim olmalarına yardımcı olan doğal bir adaptasyon yöntemidir.
Genellikle,iki yaşından sonra bu ayrılık anksiyetesi önemli ölçüde azalır veya tamamen kaybolur. Bu yaştaki çocuklar, ebeveynlerinin gidebileceğini ancak her zaman geri geleceklerini anlar. Aynı zamanda, kendilerinin de bir yere gidip gelebileceklerini anlarlar. Bu yeni güven hissiyle dünyayı keşfetme cesaretini bulurlar.
Bu, çocukların belli ya da yeni durumlar esnasında belli ölçüde anksiyete hissetmeyeceği anlamına gelmez. Anne babalarından uzun bir süre için ayrıldıklarında, hastanede kalmaları gerektiğinde, farklı bir okula gittiklerinde vs. bu kaygıyı yaşamaları daha muhtemeldir.
Ayrılık anksiyetesi birçok duyguyu tetikler
Bu durumda ebeveynler birçok duyguyu deneyimleyebilir. Çocuğun yarattığı bağlanma nedeniyle esenlik hissi vardır. Ayrıca çocuklarını yabancılara bıraktıkları için suçluluk duygusu hissedebilirler. Çocuğun talep ettiği dikkat ve zaman nedeniyle kendinizi yorgun ya da bunalmış hissetmeniz normaldir.
“Hiçbir tutku, aklın hareket etme ve mantık yürütme gücünü korku kadar zedelemez.”
– Edmund Burke
Çocuğunuzun gitmenizi istememesi, sağlıklı bir bağlanmanın işaretidir. Tabii ki, bu arzu büyük bir kaygıya yol açmadığı sürece geçerlidir. Sağlıklı bir bağlanma, güven demektir. Çocuğunuz, her gittiğinizde geri geleceğinize güvenir ve siz uzaktayken onun rahat etmesi için bu yeterlidir. Çocuk her seferinde yeniden onay ve güvenliğe ihtiyacı varsa ve yeni durumlarla başa çıkacak araçlara sahip değilse, patolojik bir bağlanma oluşur. Dolayısıyla, bu tür durumlar onlar için zordur.
Bu zor bir aşamadır. Bununla birlikte, zaman ve elbette sabır sayesinde bu kaygı ortadan kalkmalıdır. Öte yandan, çocuğunuz her ağladığında yanına koşup tüm planlarınızı iptal ederseniz, çocuğun sağlıksız bağlanma geliştirmesine neden olursunuz. Çünkü onu çok korkutan bu ayrılığı önleme gücüne sahip olduğunu fark edecektir.
Önceden planlamak ve denemek – iki önemli kavram
Çocuğunuzu kreşe götürmeyi planlıyorsanız, sözünü ettiğimiz ayrılık kaygısıyla muhtemelen karşılaşacaksınız. Çocuklar 8 ay ile 1 yaş arasında bilhassa hassastırlar. Başka bir seçeneğiniz yoksa, çocuğu yeni yerlere götürerek ya da kısa bir süre için onu bir akraba ya da bakıcıyla bırakarak ayrılığa yavaşça alışmasını sağlayabilirsiniz. Çocuğu kreşe bırakacağınız zaman gelene kadar bu yöntemi daha sık yapın.
Bu “provaları” çocuğunuzun yorgun, huzursuz veya aç olmadığı zamanlara ayırın. Yemeğini yedikten ya da şekerleme yaptıktan sonra bunu yapmayı planlayın. Onun sadece bir çocuk olduğunu ve temel ihtiyaçlarının karşılanması durumunda değişikliklerin sunulmasının daha iyi olacağını unutmayın.
Başlayacağı günden önce çocuğunuzla beraber kreşi ziyaret ederek kaydını yaptırın. Ayrıca mümkünse uyum sürecini kademeli olarak gerçekleştirin. Yani çocuğunuz önce bir iki saatliğine kreşe gidebilir, sonra bu süreyi yavaşça artırabilirsiniz.
Tutarlılık, sakinlik ve sözlerinizi tutmak- 3 temel kural
Çocuğunuzu bir kreşe götürüyorsanız, bunun nedeni orada çalışan profesyonellere güvenmenizdir. Bu anlamda, bu kararla uyumlu olmaya çalışın. Tavsiyelerine uyarak ayrılığı yönetmenize yardımcı olmalarına izin verin. Bu tür sorunlarla başa çıkmada çok tecrübeli olduklarını , sizin ve çocuğunuz için en iyisini isteyeceklerini unutmayın.
“Hayvandan insana doğru evrilme sürecinin en büyük özelliği, korku duymayı haklı çıkaran durumların azaltılmasıdır.”
– William James
Sakin olun ve çocuğunuza huzur ve güven vermeye çalışın. Anlayabilecekleri kavramları kullanarak ne zaman geri döneceğinizi ona açıklayınız. Örneğin, “öğle yemeğinden sonra”, “uyku saatinden sonra”, vb. “Hoşçakal” sözünün sıcak, hoş ve sevgi dolu bir hareket olduğu bir hoşçakal ritüeli yaratabilirsiniz. Tüm dikkatinizi çocuğunuza adadığınız bir an. Ancak gidip de geri gelmezseniz, işleri daha da kötüleştirirsiniz.
Çocuğunuza verdiğiniz sözü tutun
Söz verdiğiniz gibi geri dönün. Böylece, çocuğunuzun size duyduğu güveni besleyeceksiniz ve bu durumun daha iyi bir şekilde üstesinden gelmesine yardımcı olacaksınız. Özellikle uyum sürecinde, dakik olun. Çocuklar zaman kavramını çok iyi anlayamasa da diğer çocukların gittiğini fark edecek ve siz gelmediğiniz için endişelenecektir.
“Endişelenmek, yarının acısını ortadan kaldırmaz, sadece bugünün gücünü yok eder.”
– Corrie on Boom
Hoşçakal deme zamanı geldiğinde, çocuğunuzun iyi hissettiğini görseniz bile hemen gitmeyin. Bu durumda kendini terk edilmiş hissetmesine neden olabilirsiniz. Doğru düzgün vedalaştıktan sonra gidin. Fakat vedayı çok fazla da uzatmayın Bu tavır, kreşin kötü bir yer olduğunu ya da çocuğun yaşadığının geçici bir şey olduğunu hissetmesine yol açabilir.
Ayrılık kaygısının her gün veya uzun bir süre devam etmesi yaygın değildir. Çocuğunuzun sizsiz yapamayacağından endişe ediyorsanız, bir uzmana danışın. Durumu yanlış bir şekilde yönetiyor olabileceğinizi de unutmayın. Bu konuda bir uzmandan yardım isteyebilirsiniz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.