Aşkta Kör Noktalar Nasıl Tanımlanır?
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Aşk öyle bir şey ki bazen sevmek ve sevilmek için farkında olmadan kendimizi bilmediğimiz yerlere gözü kapalı atıveriyoruz. Çoğu zaman işler yolunda gitse de bazen beklenmedik aksilikler de olabiliyor. Bunun nedeni de kör noktalar. Bazen ağı içinde kaybolmuş bir örümcek gibi kendimizi yanıltıyoruz.
Kör noktaların neler olduğunu belirlemek için hızlı bir deney yapalım. Gözlerinizi birkaç saniyeliğine kapatıp yeniden açın, sonra bakmak için bir pencere bulun. Birkaç saniyeliğine güneşin yüzünüze vurmasını bekleyin.
Şimdi gözlerini başka bir yere odaklayın. Farkında olmasanız da nöronlarınızdaki fotoreseptörler ışığı tutacak ve beyninize sinyaller yollacaktır.
“İnkar yeni bir kabullenmeye geçiş olduğu zamanlarda işe yarar.”
– Ortega y Gasset
Ancak, fotoreseptörlerin olmadığı retinanızın bir kısmı vardır; bunlara kör noktalar denir. Göz herhangi bir görüntü yakalamadığı için, normalde, dünyayı bu kör noktalardan gelen küçük beyaz bitlerle görmemiz gerekir. Ama gördüklerimiz hiçbir ayrıntıyı kaybetmez. Mükemmel, harika, çünkü bize birisinin yüzünün tüm tonlarını veya güzel bir manzarayı gösteriyor…
Peki bu nasıl mümkün olabilir? Boş bir alan varsa, retinamızda kör bir nokta varsa, dünyayı bu kadar net görebilir miyiz? Cevap, rahatsız edici olduğu kadar basittir: beyinlerimiz boş noktaları “doldurur”.
Bu size garip gelebilir, aynı şey psikolojik alanda da gerçekleşir. Çevremizde görmediğimiz şeyler var. Onlar boş alanlar, genellikle bilinçli zihinlerimizin ufkunda ortadan kaybolan olumsuz gerçekler.
Bir kez daha, aldığımız bilgileri kontrol eden ve filtreleyen beyin. Bu yüzden olumsuz algılarınız donuklaşıyor. Bu nedenle beyniniz, hayal kırıklığı hissini yumuşatmak için köreltici koyar. Bu kendini kandırma sanatı, özellikle aşk ve ilişkiler dünyasında yaygındır.
Kör noktalar bazı şeyleri oldukları gibi kabullenmediğimizde belirir
“Kız arkadaşım beni kıskanmıyor ya da kontrol etmeye çalışmıyor sadece benimle ilgili endişeleri var çünkü beni çok seviyor…”, “Hayır, biz ayrılmadık sadece ilgilenmesi gereken çok fazla işi var bu nedenle aramıza biraz mesafe girmiş olması normal…Birbirimizi her zamanki gibi çok seviyoruz… ”
Bu sadece hayatta kalmak için uydurduğumuz yollardan bir tanesi çünkü insan kendini aldatma gibi çok Karmaşık stratejilerden birini kullanıyor. Bu özelliği stresi azaltmak için kullanıyoruz. Böylece endişelerimizden biraz uzaklaşmış oluyoruz.
Bu tamamen gerçekte olanlar yerine olmasını istediklerinize yoğunlaştığınız bir tür zihinsel aldatmacadır.
Şair Antonio Machado gerçeği görmekten çok daha kötü bir şey varsa o da hiç görmemektir derken çok haklıymış. Bu özellikle de aşk varsa çok doğru bir önermedir. Aşık olduğumuz zaman onu kaybedeceğimize hiç görmemiş olmayı tercih ediyoruz.
Kör noktalar nasıl aydınlatılır
Robert Trivers kendini kandırmakla ilgili oldukça ilginç işlere imza atmış başarılı bir sosyolog ve antropologdur. Ona göre bu strateji kesinlikle basitçe yalan söylemekten çok daha karmaşık bir süreçle açıklanır. Yani kendimizi kandırma işi sadece basit bir yalandan çok daha derin.
Ayrıca bilinçsiz halinizden aldığınız kanıtı bilince yatırmak bilişsel anlamda size çok şeye mal olabilir. Kendi kendinizi bu duruma kurban verebilirsiniz.
“Gerçek tehlikede hissettirmiyorsa yalan söylemenin anlamı yoktur.”
– Alfred Adler
Eğer kör noktaların yeniden nasıl aydınlatılacağını merak ediyorsanız cevap pek kolay olmayacak. Çünkü aşık birinin gözünü açmaya kalkarsanız muhtemelen ilk önce inkara başlar.
İşte bu yüzden, aynı tuzağa düşmeden önce yapabileceğiniz en iyi şey, eğer dürüstlük, benlik saygısı ve değerler bakımından zayıf hissediyorsanız, ilişkilerde en yaygın kör noktalara dikkat etmeye çalışmaktır.
- Öncelikle her ilişkide en yaygın tuzağa düşmeyin: idealleştirme.
- Karşınızdaki insanı olduğu gibi görmelisiniz. Onu iyi veya sevimli gösterecek yanılsamalara girmeyin. Sevmediğiniz özellikleri küçültmeyin veya ötekini daha iyi hissettirmek için fazla üstüne düşmeyin çünkü tüm bunlar aksine daha çok zarar verir.
- Gerçekte çevreniz, düşünceleriniz ve duygularınızla örtüşmeyen fikirler benimseyerek kendi gerçekliğinize olduğundan başka bir şekil vermeyin.
- Bugünün hayal kırıklığını yarına bırakmayın.
Albert Camus’nun da bir zamanlar dediği gibi “gerçek de tıpkı ışık gibi kör eder. Ama aksine yalan her şeyi zenginleştiren güzel bir alacakaranlıktır.” Bu nedenle alacakaranlıkta yaşamayı bırakın çünkü gün sonunda acıları inkar etmek bir şey getirmez. Bunun yerine sonuç ne olursa olsun gözlerinizi gerçeğe açacak cesaretiniz olsun.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.