Yalnızlığın Olumlu Tarafı
Okuldayken “Geçtim” ya da “Hoca beni bıraktı” gibi sözler kullanırdık. Çoğu zaman kararlarımızın neye mal olduğunu kabul edemedik. Dış etkenlerle haklı çıkardık kendimizi. Bunun için uygun ifade “Çalışmamayı seçtim” ya da “Başka bir şey yapmaya karar verdim” olmalıdır. Çoğu zaman ‘grup’ yani başkaları tarafından kabul edilmeyeceğimizden korkarız. Yalnızlıktan korkarız.
Kendiniz olma özgürlüğü, iki önemli şeye işaret eder. Sizi haklı çıkaracak bahanelerden kaçma ve eylemlerinizin sonuçlarını üstlenme. Fakat özgür olmak, herkes tarafından beğenilme endişesinden kurtulmak çok zordur. Başkalarının bizden istediği şeylere uyum sağlamak için uğraşmaktan kurtulmak. Toplumun ya da çevremizin bizden beklediklerini yapmaktan kurtulmak.
Batı dünyasının savunmaya çalıştığı ve pek çok ülkenin imrendiği özgürlük. Ama çok daha gizli bir özgürlük vardır. Sahip olduklarımızın sınırları dahilinde seçim yapabilme özgürlüğü. İşte bizi asıl korkutan şey budur. Çünkü bu, kim olduğumuz ve kendi kararlarımız riskini üstlenmek anlamına gelir. Sorumluluk almamız gerekir.
“Hayalleriniz; ön yargı, korku ve inançlarınızın karşı tarafındadır. Yargılamayı bırakın, zihninizi genişletin ve korkunun gözlerinin içine bakın.”
– Albert Ureña
Özgürlük ve başkalarını kabul etmek
Günümüz toplumunda davranışlarımız ve hatta giyiniş tarzımız, saçlarımızı tarama şeklimiz, konuşmamız vs. hepsi, başkalarının kabulünü kazanmaya yöneliktir. Mesele, kuralları tamamen yıkıp istediğimiz şeyi yapmaktan ibaret değildir. Kişisel özgürlüğümüzle başkalarına olan saygımız arasında denge kurmakla ilgilidir. Fakat kendimizi kabul etmezsek, başkaları bizi asla kabul etmeyecektir.
Mesela şu anda pek çok örnek, sosyal ağlarda kendimizin en iyi yanını gösterdiğimize işaret etmektedir. Başkalarının onayını almak için yaparız bunu.
Başkalarından ‘beğeni’ alacağını düşündüğümüz şeyleri paylaşırız. Beğenilmeyeceğini düşündüğümüz şeyleri internette paylaşmaktan ise kaçınırız. Gerçek hayatımızda da aynı şey geçerlidir. Başkalarının daha çok hoşlanacağını düşündüğümüz yanlarımızı gösteririz.
“Sürekli kendiniz olmaktan sizi alıkoymaya çalışan bir dünyada kendiniz olmak, işte en büyük başarı budur.”
– Ralph Waldo Emerson
Dahası çeşitli çalışmaların gösterdiğine göre, ödül aldığımızda beyinde aktive edilen alanlar, başkalarının onayını aldığımızda aktive edilen alanlardır. Yani bunu bir ödül ya da güzel bit tecrübe olarak kabul ederiz. Başkalarının onayını almak, güzeldir ama hayatımızın itici gücü olamaz. Hayatımızın itici gücü, kendi zevklerimiz ve hayattan beklediklerimiz olmalıdır.
Yalnızlığın pozitif ve negatif yanları
Başkalarının onayını alma isteğinin, binlerce yıl öncesinden kaynaklandığını öne süren antropolojik çalışmalar vardır. Tarih öncesi dönemlerde bir grup insan içinde ayakta kalabilmek için aidiyete bağlandık. Tek başına o çevrede hayatta kalmak mümkün değildi. Yavaş yavaş yalnızlığı özgürlükle bağdaştırmaya başladık. Mesela, grup beni kabul etmezse özgür olacağım ama yalnız olacağım.
Geçen yıl Perspectives on Psychological Science dergisinin yayınladığı bir makalede yalnızlığın hayat kalitesi üzerindeki etkisine dair yeni bulgular ortaya kondu. 1980 ile 2014 arasında yalnızlık, sosyal izolasyon ya da yalnız yaşamanın uzun ömürlülüğü nasıl etkilediğine dair yapılmış yetmiş diğer çalışma incelendi. Katılımcıların ortalama yaşı 66 idi ve neredeyse üçte birinin kronik bir rahatsızlığı vardı.
Sonuçlara göre, sosyal izolasyon, erken ölümle ilişkilendirildi. Sosyal izolasyondan kastımız, çok az sosyal bağlantınızın olmaıs ya da hiç olmaması, çok az sayıda sosyal aktiviteye katılmak. Bu kişilerin erken ölüm oranı & 29’dur.
“Sevmek için yalnızca yalnızlığın mümkün kıldığı bir iç çalışmayı gerçekleştirmeniz gerek.”
– Alejandro Jodorowsky
Ama düşünmek, kendimizi tanımak ve kim olduğumuzu öğrenmek için gerekli zamanlar olarak anlaşıldığında yalnızlık, farklı bir anlama sahiptir. Başkalarından onay beklemek, kendinizi yalnız hissetmenize neden olabilir. Ama kendimizi kabul etmek ve hatalarımızdan ve erdemlerimizden ders çıkarmak, gerçekten olduğumuz kişiyi tanımamıza yardımcı olacaktır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.