Temsilci Hissi: Hayatımızın Kontrolünü Ele Geçirmek
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Yaşamlarımızı kontrol etme hissine atıfta bulunmak için “temsilci hissi” terimini kullanıyoruz. Hayatımızın temsilcisi olmak, nerede olduğumuzu ve neler yaşadığımızı bilmek ve durumları modelleme yeteneğine sahip olmak demektir.
Örneğin, seyahat acenteleri gibi fiziksel temsilciler, belirli kişilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olan hizmetler sunmaktan sorumludur, bu yüzden onlara yöneliriz. Bu anlamda, sadece bu tür bir kurum veya ajans belirli iç ihtiyaç türlerini karşılayabilir. Bu da iyi bir temsilci hissinin önemini açıklar.
Temsilci hissi iç algıyla başlar
İç algı, her insanın vücudunun iç durumu ile ilgili algısıdır. Vücudumuzu dengeli tutmaya yardımcı olan bilgilerdir (homeostaz). Beden, zihin ve beyin birbiriyle yakından ilişkilidir, yani etkileşim sadece fizyolojik değil, aynı zamanda duygular gibi öznel duyularla da ilişkilidir.
İç algı bilgimiz ne kadar yüksek olursa, hayatımızı kontrol etmek için o kadar fazla kapasite ve potansiyel olacaktır. İç ve dış çevrelerimizde meydana gelen değişikliklerin farkındaysak, bunlara daha iyi bir şekilde adapte olabileceğimizi unutmayın.
Temsilci hissini kaybetmenin etkileri
Beden van der Kolk’in kaleme aldığı The Body Keeps the Score adlı harika kitapta, birçok savaş gazisinin temsilci hissini kaybettiği belirtilir. Birçoğu, yalnızca çatışma bağlamında çalışan belirli normlara dayanarak işlev görmeyi öğrendikleri bir çevreye bağlı kalıyorlar.
Ek olarak, farklı nedenlerden dolayı insanlar kendi vücutlarında güvensiz hissedebilirler. Buna bir örnek, sürekli geçmişi yaşamaktır ve bu durum, bir iç rahatsızlığı gösterir. İnsanlar alışkanlıklarıyla yaşarlar ve birçok insan içgüdülerini görmezden gelerek vicdanlarını uyuşturmayı öğrenir. Bununla birlikte, içimizde olup bitenleri görmezden gelmek kontrolü kaybetmemize yol açar.
Kronik ağrı, yorgunluk, baş ağrısı ve migren gibi pek çok sağlık problemi içimizden gelen yardım çığlıklarına örnektir. Bu sorunların tümü, iç sinyallerimizi görmezden gelmenin bir sonucu olabilir. Hayatımızın bir temsilcisi olmadığımızda, bu türden yüksek bedeller öderiz. Bu bize gerçekten neyin zarar verdiğini veya tam olarak bizim için neyin güvenli ve yararlı olduğunu algılamamızı engeller.
Hayatımızın temsilci hâline gelmek için ne yapmalıyız?
Medial prefrontal korteks (MPFC) bedensel duyumlarımızı denetlemekten sorumludur. Artık bilinçli meditasyon ve yoga’nın kendimizi düzenlememize yardımcı olabileceğinin farkındayız. Ayrıca bu uygulamalar bedensel duyumlarımızın daha bilincinde olmamıza, daha güçlü hissetmemize ve yaşamlarımızı kontrol altına almamıza yardımcı olur.
Somatik veya bedensel çalışmaların enerjinin serbest bırakılması üzerindeki etkisi, kanıtlanmıştır. Özellikle de travma geçirmiş savaş gazileri gibi insanlar için bu geçerlidir. Fiziksel egzersiz yoluyla iç algınız üzerinde çalışmak vücudunuzun ihtiyaçlarınız hakkında gönderdiği mesajları daha iyi anlamanıza yardımcı olmak için iyi bir yöntemdir.
Sonuç olarak, temsilci duygusu, kendi hislerimizi ve bedenimizi tanıyıp güvenmek ve bize anlattıklarını anlamakla ilgilidir. Temsilci olma düşüncesi, hayatlarımızı kontrol altına almanın (ve diğer güçlerle savaşmanın) kolay olduğunu iddia etmez. Bütün bu süreç, bir yaşam planı oluşturmak için kendimizi tanımak ve kabul etmekle başlar. Bazı sorular, temsilcilik kapasitemiz üzerine düşünmemize yardımcı olabilir. Hayattan ne bekliyorsunuz? Hayalleriniz ve özlemleriniz neler? Hayatınızda küçük değişiklikler yapmaya başlamanıza kim ya da ne yardım edebilir
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.