Maria Montessori: Eğitim Dünyasını Değiştiren Kadın
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Maria Montessori, İtalyan bir eğitimci, bilim insanı, doktor, psikiyatrist, filozof, antropolog, biyolog ve psikologdu. Güçlü Katolik ve feminist inançlarla 1896’da İtalya’daki ilk kadın doktor olarak mezun oldu. Sigmund Freud ile aynı dönemde yaşadı ve kendi akıl hastalıkları sınıflandırmasını geliştirdi.
1898 ile 1900 yılları arasında ‘zihinsel olarak rahatsız’ olduğu düşünülen çocuklarla çalıştı. Bazılarının henüz tam potansiyellerini geliştirmediğini fark etti. Bu, sonraki 50 yıl boyunca çalıştığı, çocukların kapasitelerini inceleme mesleğine yol açtı.
Maria Montessori, tartışmalı bir şekilde, yaşamın ilk 3 yılında öğrenmenin zahmetsiz, doğal bir süreç olduğunu belirtti. Yöntemi, sanayi devrimi nedeniyle ortaya çıkan ve Batı’da bugüne kadar dayatılan klasik Prusya öğretim yöntemine karşı çıkar. Prusya yöntemi, çocukları gelecekte emir alacak olan işçiler olarak görür.
Ancak, Maria Montessori eğitimi farklı bir şekilde tasarladı. Bu yazıda, onun en önemli fikirlerinden bazılarından bahsedeceğiz.
“Hayatın en önemli dönemi üniversite okuma yaşı değil, ilk dönem olan, doğumdan altı yaşına kadar olan dönemdir.”
– Maria Montessori
Montessori eğitim metodu
Montessori eğitim metodu, gelişimin en iyi aşamalarından en iyi şekilde yararlanmaya kendini adamıştır. Bunun için ortamı dikkatli bir şekilde hazırlamak ve çocukların fiziksel özelliklerine uygun hale getirmek gerekir.
Bu eğitim yaklaşımı, çocukların kişisel ritimlerine ve tarzlarına saygı duymaya kendini adamıştır. Montessori eğitiminin anahtarlarından bazıları şunlardır: Hassas büyüme dönemlerine ilgi ve çocukların faydalanmaları gereken emici bir zihne sahip oldukları vurgusu.
Montessori eğitim metodunun önemli bileşenlerinden bazıları şunlardır:
Montessori eğitim metodunun bileşenleri
Maria Montessori’nin yöntemi, çocukların araştırma ve keşfetme süreçlerini kolaylaştırmaya yardımcı olan anahtarlardan oluşur. Bu anahtarlar, onların doğal olarak gelişmelerine ve özerkliklerini teşvik etmelerine yardımcı olur. Bu, özellikle bu bileşenlerin daha da kritik bir rol oynadığı 3 yaşına kadar önemlidir.
“Erken çocukluk eğitimi, toplumun iyileştirilmesinin anahtarıdır.”
– Maria Montessori
Büyüme dönemi
Bu yöntem, yaşamın farklı aşamalarında farklı psişe türleri olduğunu belirtir. Bu aşamaların farklı özellikleri vardır. Aslında, gelişim psikologları onları kapsamlı bir şekilde incelemiştir.
Hassas dönemler
Bunlar, öğrenmenin mümkün olan en basit şekilde gerçekleştirilebileceği aşamalardır. Çocuk öğrenme fırsatını değerlendirmezse, daha sonra belirli bilgi veya becerileri edinmesi kesinlikle çok daha zor olacaktır.
Emici zihin
Doğumdan 3 yaşına kadar, çocuğun hafızası veya akıl yürütme yeteneği neredeyse hiç yoktur. Ancak bu aşamada çocuk beyni son derece hassas olduğu için bol miktarda bilgi edinebilir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Maria Montessori öğrenmenin doğal bir süreç olduğuna kesinlikle inanıyordu.
Çevre
Sınıftaki tüm nesneler faydalı olmalıdır, yani eğitimci bunları önceden dikkatlice seçmelidir. Öğrenciler, uygun gelişimi sağlamak için her türlü aracı ve uyaranı seçebilmelidir.
“Çocuklar doğayla temasa geçtiklerinde güçlerini ortaya çıkarırlar.”
– Maria Montessori
Özgürlük
Çocuklar sınıfta maksimum özgürlüğe sahip olmalıdır. Bu onların özerkliklerini ve öğrenme isteklerini uyarır.
Yapı ve düzen
Sınıfın yapı ve düzeni tasvir etmesi hayati önem taşır. Bu, her çocuğun kendi zekasını ve zihinsel düzenini geliştirmesini sağlar. Eğitimci, sınıfta kullanılan her türlü yardım ve materyali zorluk derecesine göre düzenlemelidir.
Gerçeklik ve doğa
Maria Montessori, çocukların doğa ile sürekli temas halinde olmaları için teşvik edilmesi gerektiğini belirtti. Bunun doğanın düzenini, uyumunu ve güzelliğini anlamalarına ve takdir etmelerine yardımcı olduğuna inanıyordu. Nihai amaç, tüm bilimlerin temeli olan doğa yasalarını anlamalarıdır.
Eğitimciler
Maria Montessori’nin felsefesine göre eğitimciler, öğrenme sürecinde kolaylaştırıcı rolünü oynarlar. Bu eğitim yönteminde işlevleri, çocukların ezberlemesi gereken bilgileri vermek değildir. Aksine, onlara kendi ilgi alanlarını keşfetme özgürlüğü ve cesareti vermektir.
Başka bir deyişle, eğitimciler çocukların bireysel süreçlerine müdahale etmeden veya engellemeden öğrenme isteklerini teşvik etmelidir. Kısacası, eğitimci olmak hiç de kolay değildir.
Maria Montessori’ye göre köşelerin önemi
Maria Montessori’nin metodolojisi sınıfta köşelerin kullanımını destekler. Bu alanların amacı, çocukların motor becerilerini ve psikolojik kapasitelerini geliştirebilecekleri uyarıcı bir atmosfer yaratmaktır.
Ev köşesi
Bu, her öğrencinin kişisel nesneleriyle dolu alanları ifade eder. Bu sınıf alanı organizasyonu teşvik etmeli ve istikrar ve düzen sağlamalıdır. Ayrıca kişisel eşyalara sahip olmak öğrencilerin kendilerini güvende hissetmelerini sağlar.
Dil köşesi
Matlar ve minderlerle dolu bu alan öğrencilerin konuşmasını teşvik eder. Bu alanda çocukların okuma materyallerini seçebilecekleri kitaplıkların olması önemlidir.
His köşesi
Bu; renkler, sesler, dokunma ve koordinasyon alanıdır. Bu alan müzik aletleri, çok renkli kartlar, farklı dokulardaki malzemeler ve farklı oyuncaklarla dekore edilebilir. Tüm bu uyaranlar dikkat ve duyarlılığı teşvik eder.
“Onlara nasıl yapacaklarını söylemeyin. Onlara nasıl yapacaklarını gösterin ve tek kelime etmeyin. Onlara anlatırsanız, dudaklarınızın hareketini izleyeceklerdir. Onlara gösterirseniz, kendileri yapmak isteyeceklerdir.”
– Maria Montessori
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.