Kızgın Güneş: Bir Boşanmanın Ardından Her Şeye Sil Baştan Başlamak

Kızgın Güneş: Bir Boşanmanın Ardından Her Şeye Sil Baştan Başlamak
Cristina Calle Guisado

Yazan ve doğrulayan psikolog Cristina Calle Guisado.

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Bir boşanmanın ardından her şeye sil baştan başlandığında içinde bulunduğumuz durumda bize yardımcı olabilecek pek çok şarkı, TV şovları, filmler ve kitaplar mevcuttur. Diane Lane’in oynadığı Kızgın Güneş (İngilizce orijinal adı: Under The Tuscan Sun) filmi bunlardan biridir. Lane ayrıca Sevgi Fırtınası ve Aşkla Randevu gibi pek çok filmde rol almıştır. Kızgın Güneş, bir boşanmanın ardından hayata tekrar başlama şansı yakalayan bir kadının hikayesini anlatır.

Boşanmanın ardından sil baştan her şeye yeniden başlamak yapılacak kolay bir şey değildir, çünkü kendimizi tekrar keşfetmeye ve hayatla ilgili planlarımızı tekrar tesis etmeye zorlanmışızdır. Bu süreç, başkaları ne derse desin, tamamen hayatta gerçekten ne istediğimizle ilgili bizi düşündüren, kendimizi keşfetme sürecidir.

Boşandıktan sonra her şeye yeni baştan başlarken yalnızlıkla yüz yüze geliriz. Kendi kendimizle huzurlu bir şekilde baş başa kalabilmeyi ve kendimizle ilgilenmeyi öğrenmemiz her zamankinden daha önemlidir. Oldukça karmaşık bir durum olmasına rağmen, etrafımızda bulunmasını istediğimiz insanları seçmemize yardımcı olan uzun bir dönemdir. Bize daha sabırlı olmayı da öğretir ve sevginin ardından inatla koşmak yerine onun bize kendiliğinden gelmesine yol açar.

Görünüşte mükemmel bir hayat

Kızgın Güneş filminin ilk başlarında ana karakter Frances Mayes’in, kişisel ve mesleki olarak prestij sahibi mükemmel bir hayat yaşadığını görürüz. Buna rağmen, kocasının kendisini başka bir kadınla aldattığını öğrenince hayatı alt üst olur. Her şey bir anda değişir ve onun “mükemmel” ve özenilen hayatı, kendisini kapana kısılmış gibi hissettiği bir kabusa dönüşür. Tam o anda, her şeye sil baştan başlamaya karar verir.

Bir boşanmanın ardından her şeye sil baştan başlamak insanın hayatında büyük değişiklikler yapmak demektir. Tekrar her şeyi kendimiz için yapmaya başlarız. Her şeyi çift olarak düşünmeyi bırakıp, bireysel olarak düşünmeye başlarız. Hayatla ilgili planlarımızı başka biriyle paylaşmaya son verip, onları sadece kendimiz için yapmaya başlarız. Bunların yanında, filmde Frances’in kendisinin gerçekte kim olduğunu keşfetme cesaretini bulduğu resmedilir.

bavul taşıyan Frances

Hayatımızı tekrar kurmak

Bir ayrılık yaşadıktan sonra hayat sert bir şekilde değişir. Artık önceden olduğumuz gibi değilizdir ve hayatımızın belli noktalarını tekrar kurma gereğini duyarız. Bu durum çaba göstermeyi ve zorluklarla yüzleşmeyi gerektirir. Bu bakımdan bu süreç hem kolay, hem de zor olabilir; çünkü birçok farklı şeye bağlıdır. Önemli bir görüş de duygusal bağlılık aşamasıdır. Pek çok durumda çiftler bir kişiymiş gibi davranır ve bu konuda aşırıya kaçar. Böylece bütün planlarını birlikte yaparak, aslında kendilerinin birer birey olduğunu unuturlar. Böyle davranmak da yola devam etme sürecini daha zor hale getirir.

Duygusal olarak bağımlı insanlar ayrılık yaşadıktan sonra ya yeni bir ilişkiye hemen başlarlar, ya da uzun süre başkasıyla beraber olmamayı seçerek çok acı çekerler. Filmde, Frances kocasını mali olarak destekleyen eş olsa da, ona gerçekten duygusal olarak çok bağlıdır.

Ümidini kaybetmemek

Çektiği acılara rağmen, Frances aşktan vazgeçmez ve dış dünyaya merak ve inançla bakar. Bir gün yaşlı bir adamın tanımadığı bir kadına çiçek verdiğini görür ve iki genç insanın da çılgın bir aşka başladığına şahit olur. Her şeyin ötesinde, çevresindeki erkekleri merak etmeye başlar.

Bir boşanmanın ardından sil baştan yapmaya çalışırken ümitsizliğe düşmek çok kolaydır. Bununla birlikte, bu süreç ne kadar zor olursa olsun, üstesinden gelmenin imkansız olmadığını unutmamalıyız. Aşk hala köşe başında olabilir ve en beklenmedik bir anda bizi bulabilir. Hepimiz aşkı hak ediyoruz. Açık söylemek gerekirse, doğru zaman geldiğinde aşkı bulabiliriz. Ve gülünçtür ki; bu “doğru zaman” genellikle belirli birini beklemekten vazgeçtiğimiz ve kendi kendimize rahat yaşamayı seçtiğimiz anda gelir.

Metaforla dolu bir yolculuk

Kızgın Güneş filmi, Frances’in kendi gerçe ğ ini, potansiyelini ve g ü c ü n ü ke ş fetti ğ i güzel Toskana’ya yaptığı metaforik yolculuğu anlatır.

Ana karakterin seyahati oldukça beklenmedik bir şekilde gerçekleşir. Aniden kendisini kendi rahat alanının dışında bulur. Bir otobüs dolusu eşcinsel çift ona destek olduklarının işareti olarak kendisini alkışlamaktadır. Yavaş yavaş kendisini bu bilinmeyen dünyaya açar. Kendi iç sesini dinlemeye ve içinden gelen hisleri izlemeye başlar. Aynı anda, önsezileri kendisine oradan eski bir villa satın almasını söyler.

Bu ev Frances’in o andaki duygusal durumunun sembolüdür. Ev oldukça yıpranmıştır ve baştan aşağı yenilenmesi gerekmektedir. Her nasılsa yeni bir başlangıç yapacak ve yeni aldığı evi tekrar tasarladığı gibi hayatının projesini de yeniden gerçekleştirecek gücü kendinde bulur.

Evi satın almadan önce, mutluluğu ve kendine olan güvenini yeniden yakalamada hayatında önemli bir yer tutacak olan bir adamla tanışır. Bu adam ona saygılı davranacak ve yürüdüğü yolun her aşamasında onunla birlikte olacaktır. Şüphesiz o adam bu filmin en önemli karakterlerinden biridir.

Kızgın Güneş: Kaçırılmayacak sahneler

Bu iki karakter çok yakın olmaya başlarlar. Bu filmde önemli sahnelerin yer aldığı bir olaydır. Sahnelerden biri elektriksel bir fırtınanın geçtiği sahnedir. Frances endişeleriyle yüzleşmek zorunda kalacaktır ve onun için endişe duyan adam ortaya çıkar. O anda, ana karakter kendisini rahatlamış hisseder ve yanı başında böyle iyi bir arkadaşa sahip olmaktan dolayı mutlu olur. Herhangi bir karşılık beklemeden kendisine yardım etmek isteyen biri vardır. O karısına sadık, saygıdeğer bir adamdır.

Bu karakterin başka önemli sahnelerinden biri de Frances’in villayla ilgili hayallerini paylaşmasıdır: Orada birlikte yaşamak için güzel bir aileye sahip olmak ve bahçesinde güzel düğün törenlerinin olmasını istemektedir. Bu sahne Frances’in o adamla birlikteyken kendisini ne kadar rahat hissettiğini gösterir. Ona düşüncelerini ve duygularını ifade edebilmektedir.

Bahçede yapılan düğün esnasında, bu harikulade karakter Frances’e sonunda hayallerinin gerçekleştiğini hatırlatır. O bir an düşünür ve fark eder ki; hayalleri gerçekleşmiştir, ama yine de tam olarak beklediği şekilde değildir. Frances kendisini çok mutlu hissetmektedir ve beklediği aşkın sonunda onu bulmasına hazır vaziyettedir.

frances gülüyor

İyileşme basamakları

Her şeye sil baştan başlarken Frances, başkalarıyla olan ilişkilerine farklı bir yön verir ve bu yolda birkaç aşamadan geçer. Bir noktada kendisini güvende hissetmek ve yeni evine alışmak ihtiyacı duymasına rağmen, yorgun düşer ve Roma’ya seyahate gitmeye karar verir. Bu onun için önemli bir aşamadır.

Genellikle boşandıktan sonra her şeye sil baştan başlarken tamamen yalnız kalma ihtiyacı duyarız. Dikkatimizi hiçbir şeyin dağıtmamasını ve kendimizi özgür hissetmeyi isteriz. Yine de sıklıkla olmuştur ki; kendimize kurduğumuz villanın duvarları parçalanıp üzerimize düşmeye başlar. Bütün zorluklardan sonra daha güçlü ve yeni arkadaşlar edinmeye hazır hissederiz ve dışarıdaki dünyaya açılıp hayattan zevk almaya başlarız. İşte o anda kendi konforlu dünyamızı terk edip yeni riskler almaya karar vermişiz demektir.

Hayatın farklı tarafları

Frances’in yeni ilişkiler kurma tarzını, değişen erkeklerle birlikte tartışmalıyız. O sadece kocasıyla hem fiziksel, hem de duygusal olarak birlikte olmuştur.  Hayatından tamamen çıktıktan sonra da kaybettiğini hissetmeye başlamıştır.

Film esnasında, evli bir adamla flört ederken nasıl heyecanlandığını görebiliriz. Her zaman kendisine destek olan arkadaşına karşı hislerini anlamak için mücadelesi, başka erkeklerin onu nasıl rahatsız etmesi ve sonunda Marcelo’yla karşılaşıp onunla çılgın bir macera yaşaması…

Frances insanları sevmek için birçok yol olduğunu anlamaya başlar. Ve hayatın sadece biriyle paylaşılacak bir şey olmadığını keşfeder. Her bir karakter ona kendisiyle ilgili bilmediği bir şeyler öğrenmesine yardım eder. Ona aşçı, tasarımcı, arkadaş, yazar, anne, teyze, aşık ve bir çocuk olma şansı verirler. Sevginin farklı şekillerde paylaşılabileceğini ve arkadaşlığın sevgiyi göstermenin en önemli yollarından biri olduğunu keşfeder.

Boşanmanın ardından hayata sil baştan başlamak

Kızgın Güneş filmi bizi güzel yerlere götürür. Ayrıca kendimizle tekrar duygusal seviyede iletişim kurmamızı sağlar. Kendi hayatımızı, gerçeğimizi, hayatta sil baştan nasıl başlayacağımızı düşünmemiz için fırsat verir.

Bu film sadece kendimizi yansıtmaz, başkalarını da tanıma fırsatı verir. Farkına varmadan arkadaşlarımızın ya da akrabalarımızın boşandıktan sonra hayata sil baştan başlaması üzerinde düşünmeye başlarız. Kırık kalpler başkaları tarafından aşkı keşfetmekle ve kendimizi tekrar yenileme fırsatı vermekle tamir olur. Tıpkı bir evi tamir etmek gibi.

Bu film Frances’in villasının tekrar inşa edildiği gibi onun duygusal durumunun gelişmesini anlatır. Sonunda yaşlı adam elinde çiçeklerle onu selamlar ve hayatın doğal akışını simgelercesine eski bir musluktan su fışkırmaya başlar.

Kızgın Güneş filmi umudu ve yenilgilerle, zaferlerle ve yeni başlangıçlarla dolu bir yolculuğu temsil eder. Bu filmde yeni başlayan birkaç aşk hikayesine şahit oluruz. Bu arada diğer aşklar unutulup gider. Boşandıktan sonra hayata sil baştan başlamak zor olabilir, fakat cesaretimizin kırılmaması gerekir. Kısa bir süre sonra bir yolunu bulabiliriz. Hayatın bize sunduğu güzel şeyleri takdir etmeyi öğrenmek için kendimize zaman ayırmalıyız.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.