Hayatımı Boşa Mı Harcadım?
Yazan ve doğrulayan psikolog Bernardo Peña Herrera
Geriye baktığınızda yılların nasıl geçtiğini anlayamamış olabilirsiniz. İş sorumlulukları, günlük sıkıcı işler ve endişelerle yıllarınızı harcamışsınızdır. Öyle vaktinizi almıştır ki kendi durumunuz üzerine düşünmeye vakit kalmamıştır. Ancak belki gün gelir, otomatik bir hayat yaşamaktan sıkılmış halde, kendinizi birtakım sorgulamalar yaparken bulursunuz.
Aklınızda birçok soru dönmeye başlar – İstediğim şeyleri elde edebildim mi, yoksa hayatımı boşa mı harcadım? Olmak istediğim yerde miyim?
Siz de kendinizi bu sorularla boğuşurken bulduysanız ya da şu anda hayatınızın böyle bir dönemindeyseniz, yaşadığınız şeyin sandığınızdan da normal bir şey olduğunu unutmayın. Bir noktada nerdeyse herkes bu sıkıntılı dönemden geçer.
Elbette bu tarz sorular sizi korkutabilir çünkü sonunun nereye gideceğini bilemezsiniz. Bir yandan da bu süreç, sizi kişisel zenginliğinize giden yolda aydınlatacak pozitif bir içe bakış yolculuğuna çıkmanız için fırsat sunar. Böyle bir kriz döneminde kafanızı başka bir yöne çevirme dürtüsü gelebilir. Bu sizi, hayatınızı daha pozitif ve kendini bilen biri olarak yaşamanızı sağlayacak bir yola sokar. Ne anlatmaya çalıştığımızı biraz açıklayalım.
“Hayatın gerçekleri hiçbir zaman sen veya bir başkası için yeni bir bilgi değildir; çünkü her şeyin bilgisi senin içinde, derinlerde bir yerlerde zaten mevcut.”
– Eckhart Tolle
Meşhur soru: “Hayatımı boşa mı harcadım?”
Bir insan kendine bunu sorduğunda, içinde büyük bir boşluk açılıyormuş hissine kapılır. Bu soru kişiyi, geriye dönüp hayatını analiz etmeye sürükler. Bu derin düşüncelere dalan bir kişi, hayatında elde ettiği başarılar ile negatif tecrübeler ya da başarısızlıklarlar arasında bir denge kurmak ister.
Sonuç olarak aynı anda birçok duygu birden hücum edebilir. Bunun sebebi, bir süre boyunca “uykuda” hatta bastırılmış bir vaziyette yaşamış olmaktır. Burada can alıcı nokta bu duyguların farkına varmak, kaynağını düşünmek ve ifade etmektir. Böylelikle şu anki durumunuz hakkında ve gelişiminizi engelleyen yüklerden kurtulmaya yönelik ipuçları bulabileceksiniz.
Kendinize bu soruları sormanın, derin bir zihinsel ve duygusal yolculuğa çıkmakla sonuçlandığını gördünüz. Bu yolculukta, en çok önem verdiğiniz konularda gelişmeyi hedefler ve hepsini teker teker değerlendirirsiniz. Bu süreçte özellikle önem verilen konular genelde şunlardır:
Hayatımı yanlış işi yaparak mı harcadım?
“İşimi seviyor muyum?” “Bu iş bana ne katıyor?” “Burada sonsuza kadar çalışmak ister miyim?” “Hayatımı bu işte boşa mı harcadım?”
Bu soruların hiçbirinin kolay bir cevabı yok. Yaşamak için çalışmak gerektiği hiçbirimizin kaçamayacağı bir gerçek. İşinizle ilgili tüm koşulları kontrol edemeseniz de bununla yüzleşirken nasıl bir tavır takınacağınız size bağlı.
Hal böyleyken birçok psikolog, mutluluğu mesleğe bağlamanın genelde pek iyi bir fikir olmadığını, ama işinizi de dikkatli seçmeniz gerektiğini söylüyor. Duygusal anlamda size en az yük olacak işi seçmek iyi bir fikir olabilir. Özellikle de sevmediğiniz, size iyi hissettirmeyen ya da olumsuz etkileri olduğunu düşündüğünüz bir meslek size uygun değildir.
“Oyunları yeteneğinizle kazanabilirsiniz, ancak takım işi ve zeka şampiyonluk kazandırır.”
– Michael Jordan
Kimseyi olmak istemediği bir yerde olmaya zorlayamayacağınızın farkına varmanız çok önemlidir. Bu sebeple; eğer sizin için en iyisi olduğunu düşünüyorsanız, iş durumunuzu tekrar değerlendirip yeni fırsatlar aramaya başlama hakkına sahipsiniz.
Yaptığınız iş size memnuniyetten çok stres getiriyorsa bu önemli bir işaret. Kötü bir durumun içinde debelenip durmak yerine ilerlemek için fırsatlar arama vaktinin gelmiş olduğunu gösteriyor olabilir. Ancak, elbette bazen bu pek mümkün olmayabiliyor.
Hayat anlardan ibarettir. Bu yüzden de fırsatları yakalamak için her anı en iyi şekilde değerlendirmek gerekir. Örneğin, çalışmaktan evde vakit geçiremediğiniz bir işte çalıştığınızı düşünelim. Hayattan keyif almanızı engelleyen böyle bir çıkmaza sürüklenmek istemiyorsanız, kendinizle bir anlaşma yapabilirsiniz. Evde geçirdiğiniz zamanları unutulmaz anlarla doldurmaya çabalayabilirsiniz.
Aile
“Ailevi anlamda hayatım boşa mı geçti?” Bu soru da aklınıza takılmış olabilir. Bu soruyla yüzleşmenizin olumlu sonuçlanması için soruyu başka bir şekilde sormak gerekir. Böylece daha farklı bir cevap verebilirsiniz.
Yani: bu soruyu, negatif duyguları içermenin gerekmediği bir denklem haline getirebilirsiniz. Bu zamana kadar yaşadığınız aile hayatını değiştirerek istediğiniz şekilde yaşamak için harekete geçme isteği duyabilirsiniz. Şu tarz bir şey söylemeyi deneyebilirsiniz: “Ailemle ilişkimde bu zamana kadar boşa zaman harcamış olabilirim. Öyleyse şimdi bunu değiştirmek için bir şeyler yapmanın vakti geldi.”
Ailemizi seçemesek de, sırf manevi anlamda size daha iyi geleceği için sahip olduğunuz aileye şükredebilirsiniz. Bir ailenizin olması bile çok büyük bir şans. Herkesin bu kadar şanslı olmadığını unutmayın.
Belki de sizin için artık çok zaman geçmiş ve çoktan ailenizden uzaklaşmışsınızdır ya da onlarla istediğiniz şekilde bir ilişki kuramıyorsunuzdur. Ne durumda olursanız olun, ailenizle nasıl bir ilişki kurmak istediğinize siz karar vereceksiniz.
Geçmiş, siz öyle görmeyi seçerseniz, zihninizde canlanan bir hayalden ibaret olur. Sizi bugün istediğiniz şekilde yaşamaktan alıkoyacak bir şey olmadığını görürsünüz. Zamanla hasar gören aile bağlarınızı düzeltebilirsiniz. Affetmeniz gerekiyorsa bunu yapma özgürlüğüne sahipsiniz. Affedilmeniz gerekiyorsa da af dilemek sizin hakkınız.
Özetle, ailenizin sizi oluşturan kökleriniz olduğunu, çok fazla yaşanmışlık paylaştığınız insanlar olduklarını hatırlayın. Bu şekilde onlara karşı daha fazla sorumluluk hissedersiniz.
Çocuk
Bazı insanlar çocuk sahibi olmayı önceliği yapmaz ve başka şeylere odaklanmak ister. Bazıları içinse çocuklarını yetiştirmek kendi hayatından da öte en önemli görevdir.
Çocuğunuz varsa bu konu üzerine düşünmeniz iyi olur. Elbette bunu sakin bir kafayla, hayatınızdaki her şeye dışarıdan bir gözle bakarak yapmalısınız. Düşünceleriniz netleştikçe doğru kararlar da alabileceksiniz.
“Kendi çocuğunu tanıyan baba, bilge bir babadır.”
– William Shakespeare
Çocuklarınızı nasıl yetiştireceğiniz ve gelecekte onlara neler verebileceğiniz konusunda endişeleriniz varsa, aşamadığınız bir durum mu var diye düşünün.
Bu endişeleri azaltmak için farklı stratejiler bulmak ve enerjinizi bunlara harcamak her zaman daha doğru bir karar olur. Hep aynı sonuçla karşılaşmak istemiyorsanız farklı şekillerde davranmayı denemeniz gerekiyor. Aynı yolu izlerseniz hep aynı yere varırsınız.
Arkadaşlar
Yıllar geçip gider ve arkadaşlarınızı yavaş yavaş kaybedersiniz. Aynı şekilde yeni arkadaşlar da edinebilirsiniz. Bu özellikle de taşınınca ya da ülke değiştirince mutlaka karşılaşılan bir durum.
Bu şekilde bakınca zamanla arkadaşlarınızın azaldığını fark edersiniz. Eğer böyle hissediyorsanız genelde iki seçeneğiniz vardır. İlki, kendinizi tamamen kapatmak ve istediğiniz kadar kalabalık olmasa da şu anki sosyal çevrenizi korumak. Diğer seçenekte ise eski arkadaşlarınızı unutmadan kendinizi yeni arkadaşlıklara açabilirsiniz. Doğru kararın hangisi olduğu kişiden kişiye değişir.
Eski arkadaşları eskiden olduğu halleriyle idealize etmek çok yaygın yapılan bir hatadır. Onlara bu şekilde baktığınız zaman, artık eskisi kadar iyi olmadıklarına inanırsınız. Lise ya da üniversitedeki arkadaşlarınızdan bahsediyoruz. Ancak bu konu üstüne çok düşünseniz de hiçbir şeyden tamamen emin olamayabilirsiniz. Siz her türlü, yeni insanlarla ilişkiler kurmaya açık olmanın duygusal açıdan sağlıklı olduğunu unutmayın.
Başarılarım beni tatmin ediyor mu, yoksa zamanımı boşa mı harcadım?
“Hayatımı boşa mı harcadım?” sorusunu sıklıkla “Ben bu hayatta ne başardım?” sorusu izler. Bunu soruduğunuzda, hayattaki başarılarınızın size ne ölçüde tatmin getirdiğini hesaplamaya başlarsınız. Genelde birtakım karşılaştırmalar neticesinde yaptığınız değerlendirmelerle kriterlerinizi belirlersiniz.
“Hayatta istediğim her şeyi elde ettim mi?” gibi sorular bu karşılaştırmalar sonucunda akla gelir. Belki de bu sorunun en zararlı yanı, başarabileceklerimizin maksimum bu kadar olduğunu sanma hatasına düşmemizdir. Fakat işin aslı, ilerlemek için her zaman vakit olduğu gerçeğidir. Yani hep farklı şekillerde başarılar elde etmeyi hedefleyerek ihtimallerinizi arttırabilirsiniz.
Birçok kişi, kendini baştan yaratmak ve istediğini elde etmek için hiçbir zaman geç olmadığı konusunda hemfikir. Belki de bu söz gerçekten de doğruluk payı içeriyordur. Ama şu bir gerçek ki, kendinize koyduğunuz hedefler kadar elde edebileceğiniz başarılar da çoğu zaman hep size bağlıdır.
Kendini baştan yaratmak
Hangi kaynakları kullanabilirim? Günlük hayatta beni neler sınırlandırıyor? Bu sorular, hedefinize ulaşmanıza engel olabilecek faktörler konusunda fikir oluşturmanıza yarar. Ayrıca, hedeflerinize ulaşmak için yetkinliklerinizin hangilerini kullanabiliceğinizi de görmenizi sağlar.
Yüklerinizden kurtulmak için bunları bilmek çok önemlidir. Size yardımcı olmak yerine işinizi zorlaştıran şeylerden kurtulmak için önce onları tanımlayabilmelisiniz. Bu anlamda, takdir ettiğiniz özelliklere sahip olan insanlardan bir şeyler öğrenmek çok işinize yarar. Kendinizi tanıma ve geliştirme yolunda daha çok ilerlemeniz ancak bu şekilde mümkündür.
“Gelecek, yolunda ilerleyenleri ödüllendirir. Vaktimi kendime acımakla harcayamam, şikayet ederek de. Sadece yolumda ilerleyeceğim.”
– Barack Obama
Geçen bu yılların hepsi deneyimler ve hatıralarla doludur. Siz bunları biriktirirken bilgeliğe giden yolu da bu taşlarla örersiniz. Kendinizin en iyi versiyonunu yaratmak için gereken doğru kararları vermeye de bu öğrendiklerinizle başlarsınız.
“Hayatımı boşa mı harcadım?” sorusu sizi gerçekten çok rahatsız ediyorsa umutsuzluğa kapılmayın. Belki de cidden su akar yolunu bulur ve her şey kendi kendine çözülür. Hedeflerinize bakıp bitiremediklerinizi yeniden keşfetmek için hala zamanınız var.
Hayatınıza değer ve önem katmayan bir şey, üstüne düşünmeyi de hak etmiyordur. Bunun yerine, size gerçekten faydası olan şeylere odaklanın. Kendinize üzülmekle vakit harcamak yerine harekete geçmeli ve öğrenmeye hep devam etmelisiniz. Özellikle de hayatınızda büyük yer kaplayan şeyler konusunda alacağınız kararların mutluluk getirmesi için bunu yapmanız gerekiyor. Bu üç tutum arasından bir tanesini seçmek sizin elinizde:
- Karar ver.
- Karar verme.
- Karar vermemeye karar ver – evet bu da bir karardır. Aynı zamanda da bir zihin tuzağıdır.
Bu üç tutumdan hangisinin en çok cesaret gerektirdiğini ve hangisinin en korkakça olduğunu siz düşünüp bulabilirsiniz. Judo master Kano Jigoro’nun da dediği gibi: “Bir başkasından daha iyi olmanın bir önemi yok, asıl önemli olan dün olduğundan daha iyi olmak.”
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Carretero, Mario, Álvaro Marchesi, and Jesús Palacios, eds. Psicología evolutiva: Adolescencia, madurez y senectud. Alianza Editorial, 1998.
- Ríos, José Antonio. “Los ciclos vitales de la familia y la pareja.” Crisis u oportunidades (2005): 101-108.
- Vera Poseck, Beatriz. “Psicología positiva: una nueva forma de entender la psicología.” Papeles del psicólogo 27.1 (2006).
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.