Bazı Komşular Kabustan Daha Kötüdür
Kötü komşulara sahip olmak kimsenin başına gelmesini istemeyeceği bir kabustur. Apartmanların, dairelerin ve diğer paylaşımlı yaşam alanlarının hızla artmasıyla, komşulukla ilgili problemler de yükselişe geçti. Bu önemsiz bir konu değil – hatta bazı durumlarda cinayete varan sonuçlar doğabiliyor.
Bazı durumlarda adeta acımasız bir savaş yaşanıyor. Çatışmanın doğmasına sebep olabilecek pek çok etken var: küflenen ortak duvar, uygunsuz derecede yüksek sesli müzik, baş ağrıtan ev hayvanları… Küçücük bir şey, kimsenin nasıl çözeceğini bilemediği bir anlaşmazlık yaratabiliyor.
Komşular arasındaki taciz olayları o kadar yaygınlaştı ki psikolojide bu durum için bir terim geliştirildi – bloklama. Terimin anlamı, zorbalık, agresyon, baskı ve derin hoşgörüsüzlük kelimelerinin anlamlarına yakın.
“Kendi kapının önü temiz değilse, komşunun çatısına yağan kardan şikayet etme.”
– Konfüçyüs
Komşular arasında anlaşmazlık
Ufacık bir şey komşular arasında anlaşmazlığın doğmasına ve büyümesine sebep olabilir. Bu genellikle bir güç savaşıdır. İki taraf da diğer kişiye kendi iradesini dayatma hakkı olduğunu düşünür. İki taraf da anlaşmaya yanaşmaz – ne olursa olsun kazanmak isterler.
Pek çok apartmanda ve birlikte yaşayan toplulukta, insanlar gürültücüdürler ve dedikodu yapmayı severler. Gruplar küçük fraksiyonlar gibi davranırlar. Dedikodu ve söylenti etrafta dolanır ve gitgide katlanır. “Şu şu sürekli alkol istiyor, kim bilir nası biri.” “Her gece farklı kadınla görüyorum onu, sen kimden bahsettiğimi bilirsin.” Belli ki aynı binada oturmak insanlara başkalarının işlerine burnunu sokma hakkını veriyor.
Üstelik dedikodu ile anlaşmazlık arasında incecik bir çizgi var. Birbirleriyle geçinemeyen komşuların ilişkilerinin, birbirlerini suçlayarak, soyarak veya birbirlerine zarar vererek sonlanması az rastlanan bir şey değil. Nihayetinde, yaygın olarak rastlanan faktör güvensizlik ve şüphe. Komşunun tanıdıkla arkadaş arasında bir yerde olan, dayanışma bekleyebileceğiniz biri olduğu fikrini unutun. Komşular arasındaki sorunların iki taraf birbirine savaş açmadan çözülebileceğini düşünmeyi de bırakın.
Paylaşımlı alanlarda özel hayat
Neredeyse hiç kimse komşusunu seçebilecek kadar şanslı değildir. Kimin sizin komşunuz olacağı tamamen şansa bağlıdır. Elbette, çoğu komşunun birkaç ortak özelliği olabilir (aynı binada oturmaları, aynı sosyal sınıftan olmaları, benzer alışkanlıklara sahip olmaları gibi). Ancak bazı insanlar diğerlerine uzaktan bakmakla yetinmezler. Kendilerini onların hayatlarına yerleştirip, onlara nasıl yaşamaları gerektiğini söylemek isterler. Bazıları da başka insanların yaşam biçimine saygı göstermez.
Eğer bir kişi sabah saat 2’de müziğin sesini sonuna kadar açarsa, bu, elbette komşuları rahatsız edecektir. Ancak günün ortasında, insanların kendi evlerinin duvarına tablo asmak için çivi çakmasını yasaklamak mantıksızdır. Can sıkıcı bir şey bile olsa bunu sessiz yapmanın imkanı yoktur. Savaş açacak kadar büyütülecek ciddi bir şey değildir. Ayrıca bir anlaşmazlığın, diğer tarafın hayvanını zehirleyerek veya kapısında çöp bırakılarak son bulmasının da hiçbir anlamı yoktur.
İnanılmaz gibi görünse de, bunlar, her gün, paylaşımlı alanda oturan pek çok insanın başına gelir. Artık herkesin müstakil evde oturduğu ve diğer insanları rahatsız etmenin pek de kolay olmadığı dönemler geride kaldı. Bugünlerde, sizin evinizde yaşanan bir tartışmanın duvarın diğer tarafından duyulması ve takip edilmesi az rastlanan bir şey değil. Ayrıca özel yaşamla sosyal yaşam arasındaki çizgi de belirsizleşti.
Eviniz, başka insanların gözleri, kulakları ve hareketleri tarafından işgal ediliyormuş gibi hissetmek kolay. Bu, çileden çıkaran bir şey. Aynı zamanda çoğumuz, kimse tarafından yargılanmadan evimizde dilediğimiz gibi davranmak istiyoruz. Bugünlerde bu çok zor hatta bazı durumlarda büsbütün imkansız.
Elbette bu çatışmaya kadar varabilecek sürtüşmelere sebep olan bir durum. En iyisi cehennemde yaşıyormuş gibi hissetmeye başlamadan önce, samimi ve olgun bir diyalog başlatmak. Böylece durumun kızışma ihtimali düşer. Her ne olursa olsun, karşı tarafa savaş açmadan veya başka bir yere taşınmadan önce uzlaşmaya varmaya çalışmaya değer.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.