Unutma Eğrisi
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Ebbinghaus (1885) zamanla unutmak üzerine sistematik çalışmalar yapan ilk kişidir. Hepimiz bu fenomenin sezgisel boyutta olduğunun farkındayız, yani hatırlamak istediklerimizi yeniden gözden geçirme sebebimiz budur. Açıkça bu şekilde açıklamasak da unutma eğrisinde yol alıyoruz.
En ilginci ise Ebbinghaus’un çalışması için kendisini konu seçmesiydi. Hepimizin farklı seviyelerde yaşadığı bu deneyimi kendi üzerinde görmek istedi. Kendi üzerinde deneyimleyerek unutma eğrisi dediğimiz şeyin bugünkü halini almasını sağladı.
Daha önce de dediğimiz gibi Ebbinghaus bilimsel anlamda hafıza üzerine çalışan ilk psikologdur. En azından ilk deneyen kişidir. Devam ettiği Bonn Üniversitesinden 1873 yılında doktorasını aldı. Bir araştırmacı olarak becerilerini geliştiren Ebbinghaus her zaman nicel analiz yöntemlerinin yüksek mertebeden zihinsel süreçlere uygulanabilir olduğuna inanmıştır.
Başka bir deyişle, Ebbinghaus, psikolojideki şeyleri ölçmenin ve onları iyi ölçmenin yollarının olduğuna inanıyordu. Her gün ölçmek için kullandığımız bir değişken kullanmayı iki defa düşünmediğimizi yani unutmayı söyledi.
Dönemin görüntüleme cihazlarını kullanarak çok sayıda deney yürüttü. Amacı bazı kurallara dayalı olarak hafızamızın işleyişini tanımlamaktı.
Örneğin hatırlama testi isimli bir test yaptı. Bunu hafızayı keşfetmek için geliştirdi. Bu test bazı kelimelerin bilinçli olarak çıkarıldı belli tamlamaların tekrar edilmesine dayanıyordu. Ebbinghaus bu test ile öğrenmenin ve unutmanın doğası hakkında yeni şeyler keşfetmeyi umuyordu. Ayrıca araştırmalarının eğitim alanında pratik değere sahip olacağını düşünüyordu.
“Ebbinghaus bilimsel anlamda hafıza ile ilgili çalışmalar yapan ilk psikologdur.”
Ebbinghaus’un çalışmalarını eleştiren birçok eleştirmen, sözel tekrarlamaya çok fazla odaklanmaması gerektiğini söylüyor. Günlük durumlarda belleklerin nasıl çalıştığını öğrenmesi gerektiğine inanıyorlar. Elde ettikleri sonuçların kontrollü laboratuar koşulları için harika olduğunu, ancak gerçek yaşam için aynısı geçerli değil. Gerçek hayatta, hafızamız bir laboratuvarda kopyalanması zor olan koşullar altında çalışır. Motivasyon, kasıtsız inceleme ve duygusal etkiyi hesaba katmalısınız.
En önemli eserlerinden bazıları Okul Çocuklarının Zekası (1897), Bellek (1913) ve Deneysel Psikoloji Ders Kitabıdır. 1 (1902) ve 2 (1908). Unutma eğrisi hakkında konuşmadan önce, hafıza ve öğrenme ile ilgili bazı temel şeyleri anlamalısınız. Bu, bu eğrinin önemini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Öğrenme nedir?
Öğrenmenin ne olduğunu anlatmak için tek bir tanım bulmak zordur. Nasıl tanımlanacağına ilişkin birden çok yöntem var. Bu tanımlardan her biri bu karmaşık sürecin bir bölümünü tanımlar. Bu tanımlardan biri sadece gözlemlenebilen davranışları ifade eder.
Örneğin bir kişinin iyi araba kullanmayı bilmesi araba kullanmayı öğrendiği anlamına gelir. Öğrenmenin başka bir tanımı ise içsel farkındalıkla açıklanabilir. Bir teorinin nasıl etki ettiğiyle ilgili örnek vererek bu açıklanabilir.
“Öğrenme, bir organizmanın zihinsel durumunda bir değişimdir. Bu değişim, deneyimin sonucudur ve organizmanın nispeten kalıcı bir şekilde değişmeye adapte olma potansiyelini etkiler.”
Birçok sözlük, bu tür öğrenmeyi “çalışma yoluyla edinilen farkındalık” olarak tanımlar. Günlük dilde, Yunan alfabesini öğrenerek iç kulak kemiklerinin isimlerini veya Cassiopeia takımyıldızındaki yıldızları ezberlediğimizi söyledik. Her iki bakış açısı da (gözlemlenebilir davranış ve iç durumlar) önemli bakış açılarıdır. İkisi de çağdaş öğrenme teorisi ile uyumludur.
Öyleyse, öğrenmeyi şöyle tanımlayabiliriz: “Öğrenme, bir organizmanın zihinsel durumunda değişmiş bir değişimdir. Bu değişim deneyimin sonucudur ve organizmanın nispeten kalıcı bir şekilde değişmeye adapte olma potansiyelini etkiler. ”
Ebbinghaus’un çalışmaları
Bağlantı yasaları öğrenme çalışmalarını doğrudan etkilemiştir. Ebbinghaus’un çalışmalarından daha iyi bir örnek yoktur. Ebbinghaus’a göre önceki bağlantıdan yoksun iki zihinsel olay arasındaki bağlantıyı daha iyi inceleyebiliriz.
Bu nedenle Ebbinghaus anlamı olmayan uyaranlarla çalışmak için anlamsız hecelere başvurmuştur. Yani örneğin Ebbinghaus’a göre hiçbir anlamı olmayan BIJ veya LQX kelimeleri gibi. Ebbinghaus, bir uyaranı diğeriyle ilişkilendirmek için çok zaman harcadı.
Anlamsız hecelerle böyle çalışarak bağlantı yasalarını test etti. Bu yasalar, Ebbinghaus’un bunu yapmasından 100 yıl önce geliştirilmişti. Örneğin, birbirine yakın olmayan iki uyaran arasındaki ilişkinin gücünü, yakın olmayan diğer ikiyliyle karşılaştırdı.
Ebbinhaus’un araştırması, ilk olarak İngiliz ampiristleri tarafından önerilen fikirlerin çoğunu doğruladı. Örneğin, proaktif bağlantıların geriye dönük olanlardan daha güçlü olduklarını öne sürdüler.Yani hece A’nın hece B’den önce geldiğini varsayalım. Ebbinghaus A’nın B ile ilgili hafızasının B’nin A ile ilgili hafızasından daha iyi olduğunu keşfetti. İlginç değil mi?
Hafıza
Öğrenme üzerinde çalışmak hafızayı ve dolayısıyla unutma eğrisini incelemektir. Hafıza olmadan öğrenmenin mümkün olmayacağını unutmayın. Öğrenilmiş bir reaksiyonun her uygulaması, geçmiş yürütmenin toplam veya kısmi belleğini gerektirir.
Hafızanın evreleri
Hatırladığımız ve öğrendiğimiz her şey üç aşamadan geçer: kodlama, depolama ve hatırlama. Tüm öğrenmenin ilk aşamasında, yaptığınız ilk şey bilgiyi kodlamaktır. Onu, sinir sisteminin diline çevirirsiniz ve bu dilde hafızanızda yer açarsınız.
Daha sonra, depolama veya saklama aşamasında, bilgi zaman içinde kalmaya devam eder. Bazı durumlarda, bu faz nispeten kısadır. Örneğin, kısa süreli hafızadaki bilgiler yaklaşık 15-20 saniye sürer.
“Hatırladığımız ve öğrendiğimiz her şey üç aşamadan geçer: kodlama, depolama ve hatırlama.”
Diğer durumlarda, depolama tüm bir ömür boyu sürebilir. Bu tür depolamaya “uzun süreli bellek” denir. Son olarak, hatırlama veya yürütme aşaması bilgileri hatırladığınız aşamadır. Hatırlar ve önceki öğrenmenin kanıtını sunarak yanıt verirsiniz.
Eğer uygulama, alma sırasında sahip olduğunuz seviyeye göre yeterliyse, unutma azdır. Ancak, yürütme önemli ölçüde azalırsa, unutmuşsunuz demektir. Bazen, daha önce kodladığınız bir şeyin somut bir kısmını kaybetmek için ne kadar zaman harcadığınızı ölçmek kolaydır.
Neden unutuyoruz?
Psikologla için zor olanlardan biri de hafızanın neden kodlamadan sonra da devam ettiğini anlamaktır. Ayrıca neden öğrendikten sonra bazı şeyleri unuttuğumuzu da merak ederler. Bu sorulara cevap vermek için birkaç fikir var.
Depolama teorileri
Bazı depolama teorileri, depolama aşamasında bilgilerin ne olduğuna odaklanır. Örneğin, çöküş teorisi unuttuğumuza işaret ediyor çünkü anılar zayıflıyor. Güçleri, tutma süresi boyunca azalır. Kumda ayak izlerine ne olduğunu bir düşünün.
Bu teoriyi destekleyecek kanıtlar var. Ancak, birkaç çağdaş teorisyen hafıza kaybıyla unutmayı açıklar.
Diğer taraftan, girişim teorisi unuttuğumuzu söylüyor çünkü hafızadayken bellekle başkalarına karşı rekabet eden unsurları elde ediyoruz. Örneğin, yeni bilgi edinme eski bilgileri (geriye dönük girişim) unutmanızı sağlar. Bir sorun çok karmaşıksa da bu olur. Basit değilse onu kaybederiz.
Aynı zamanda, önceki bilgilerin varlığı, yeni oluşturulmuş anıların ifadesine müdahale edebilir. Buna proaktif girişim denir. Örneğin, birinin telefon numarası bizimkine benziyorsa onu daha kolay hatırlarız.
“Bazı çağdaş teorisyenler unutmayı hafıza kaybı ile açıklıyor.”
Hatırlama teorileri
Hatırlama teorileri, yürütme evresindeki bilgileri geri çağırmadaki başarısızlık nedeniyle unuttuğumuzu söylüyor. Yani, hafıza “depolanır” depoya geçer, ancak kişi basitçe ona erişemez.
Bununla ilgili olarak kütüphanede yanlış yerde duran bir kitabı bulamamayı örnek verebiliriz. Yani kitabın kütüphanede olduğunu bilirsiniz ama onu bulamazsınız. Birçok çağdaş teorisyen bunu destekliyor.
Ebbinghaus’un unutma eğrisi
Zamanın geçişi depolama yeteneği üzerinde olumsuz bir etkiye sahip gibi görünmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Ebbinghaus (1885) sistematik olarak zaman içinde hafıza kaybını inceleyen ilk kişi oldu. Şimdi bildiğimiz şeyi “Ebbinghaus’un Unutma Eğrisi” olarak tanımladı. “Eğri” kavramı, araştırmasının sonucu olarak çizdiği grafiğe atıfta bulunuyor.
Kendi kendisinin araştırma konusu olduğunu belirttik. Ayrıca araştırmanın 13 heceli öğrenme listelerinden oluştuğunu biliyoruz. Daha sonra bu listeleri, herhangi bir hata olmadan art arda iki kez yapana kadar tekrarladı. Ardından, bilgiyi zaman aralıkları ile yirmi dakikadan bir aya kadar saklayabilme yetisini değerlendirdi. Ünlü unutma eğrisini bu tür deneylerin sonuçlarına dayandırdı.
“Ebbinghaus’un sonuçlarından biri, zamanın basitçe geçmesinin, tutma yeteneği üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmasıydı.”
Ebbinghaus ne tür sonuçlara ulaştı?
Bu sonuçlar, yeterince incelemediğimiz takdirde bilgileri ne kadar süre tutabileceğimizi açıklamaya çalışır. Bu çalışmanın sonuçları, en kısa aralıklarla bile şeyleri unuttuğumuzu gösterdi. Ayrıca, materyalin anlamsız olursa ve bağlantılardan yoksunsa, zamanla unutmanın hızlandığını buldu. İlk önce çok fazla unutuyoruz ve sonra daha yavaş ilerliyoruz. Dolayısıyla, bu bilgiyi çizersek, eğrinin logaritmik olduğunu görürüz.
Unutma eğrisi, zaman içinde hafıza kaybını gösterir. Bir başka ilgili kavram hafızanın yoğunluğudur. Bu, beyinde içeriğin ne kadar süre tutulduğunu gösterir. Bellek ne kadar yoğun olursa, o kadar uzun süre koruruz.
Tipik bir unutma eğrisi, birkaç gün veya hafta içinde öğrendiklerimizin çoğunu nasıl unuttuğumuzu gösterir. Bu, bilgileri incelemeye çalışmazsa gerçekleşir. Aynı zamanda, her bir gözden geçirmenin, aynı miktarda bilgiyi korumak istiyorsak, ikincisinin daha da aşağıya inmesine izin verdiğini gördü. Yani, bir şey hatırlamak istiyorsanız, belki ilk inceleme bir saat sonra olmalıdır. Bu şekilde, bir sonraki inceleme için daha uzun süre bekleyebiliriz.
Unutma eğrisi, anlamsız materyali ezberlediğimizde, Ebbinghaus’un yaptığı gibi, belirgin bir eğime sahiptir. Yine de travmatik deneyimler için, yamaç neredeyse düzdür. Öte yandan, zayıf bir eğim, muhtemelen bilginin doğasından ziyade örtülü gözden geçirmedir. Yani, deneyimleri yeniden yaşadığımızda ya da alfabeyi kullandığımızda, onları daha iyi hatırlarız.
İşte bilgiyi ne kadar çabuk unutabildiğimize ve bu yüzden unutma eğrisinin neden mevcut olduğuna dair pratik bir örnek. Bilgileri gözden geçirmezseniz, eğitimden bir gün sonra öğrendiklerinizi % 50 oranında unutabilirsiniz. 2 gün sonra % 30 bile hatırlamıyor olursunuz. 1 hafta sonra % 3’ten fazla hatırlarsanız kendinizi şanslı sayın.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Tarpy, R. (2000). Aprendizaje: Teoría e Investigación Contemporáneas. Madrid: Mc Graw Hill.
- Bower, G. Hilgard, E.(1989) Teorías del Aprendizaje. México: Trillas.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.