Terk Edilme Korkunuzun Üstesinden Gelmek
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Terk edilme korkunuzun üstesinden gelmek ve kendi kendinize yetebilmek kolay bir iş değildir. Bununla birlikte, ne kadar değerli olduğunuzun farkında olduğunuz sürece bu da mümkündür. Muhteşem, önemli ve güçlü olduğunuza ve kimseye bağımlı olmadığınıza kendinizi ikna etmelisiniz. Kendinize hak ettiğiniz sevgiyi verdiğiniz anda her şey değişecektir.
Bazı insanlar terk edilmekle çok erken yaşta yüzleşmek zorunda kalır. Bu son derece zor bir deneyimdir. Bununla birlikte, bahsi geçen şey sadece bir ebeveyne sahip olmadan büyümek değildir. Bazen en aşikar acı duygusal açıdan terk edilmekten kaynaklanır. Fiziksel olarak orada olan ama duygusal olarak olmayan ebeveynlerle büyümek herkes için travmatiktir. Bunlar, çocuğa, asla duygusal destek ya da güven veren bir bağlılığa dayanan, sağlam bir temel sağlamayan ebeveyn türleridir.
Erken terk edilme deneyimleri geride izlerini bırakır. Bu kronik ve devam eden kayıp duygusu utanç, çaresizlik ve kaygıya yol açar. Bu tarz bir terk edilme, bireye hiç sevilmediğini, yalnızlığın tek sığınağı olduğunu ve kimsenin güvenilir olmadığını hissettirir.
İhmal ve terk edilme, gerçekliğinizi ve düşüncelerinizi bozar. Sevdiğiniz insanların sizi terk edebilme ihtimalinden korkmanın anlaşılabilir olduğunu bilmek gerekir (özellikle geçmişte böyle bir deneyiminiz varsa). Patolojik olan şey bu konuda sürekli endişeli olmak ve terk edilmekle ilgili obsesif düşüncelere sahip olmaktır. İyi haber ise terk edilme korkunuzun üstesinden gelmenin mümkün olmasıdır.
“Korku benim en sadık arkadaşım, beni asla aldatmadı.”
– Woody Allen
Terk edilme korkusu bir hapishanedir
Terk edilme korkusu, ilişkileri mahveden kapalı ve boğucu bir alandır. Buna rağmen, yaşadıklarınızdan ötürü kendinize işkence yapmamanız gerekir. Bunun yerine, korkunuzun kökenini anlamak onu daha iyi kontrol etmenize yardımcı olabilir. Farkında olmanız gereken ilk şey, terk edilme korkusunun çok ilkel ve insani olduğudur.
Bu ne anlama gelir? Bir tür olarak, en basit haliyle, gelişim ve hayatta kalmak için, erken yaştan itibaren destekleyici bakıcılara sahip olmaktan daha önemli bir şey yoktur. Aileniz ya da bir başkası olsun, sıcak ve sevgi dolu olan, kendinizi güvende hissettiren bakıcılara ihtiyacınız vardır. Buna erken yaşlardan itibaren sahip olmazsanız, beyniniz korkunç bir boşluk hisseder. Bu da sizi bazı ruhsal bozuklukların gelişimine karşı daha savunmasız yapar.
Gençlik ve Ergenlik Dergisi 2011’de ilginç bir çalışma yayınladı. Arizona Eyalet Üniversitesindeki araştırmacılar, bir ebeveynin ölümünü deneyimleyen herkesin aynı zamanda terk edilme korkusunu da taşıdığını keşfettiler. Bu, kolaylıkla kurtulamayacağımız ilkel bir korkudur.
Bununla birlikte, bununla başa çıkmayı öğrendikten ve bu açık yarayı iyileştirdikten sonra her şey değişir. Nihayet bu duygusal hapishaneden ayrılabilir ve daha mutlu ve tatmin edici bir hayat yaşayabilirsiniz.
Terk edilme korkusunun nasıl üstesinden gelinir
Travmatik terk edilme konusunda bir ya da daha fazla deneyiminiz varsa, bir birey olarak değersiz olduğunuza inanmaya başlarsınız. Bu da düşük benlik saygısına neden olur. Sadece bununla kalmaz ve aynı şeyin tekrar yaşanacağından korkarsınız; bu da ilişkilerinizde kaygı ve zorluk yaşamanıza neden olur. Kendinizi aşırı oranda muhtaç hissettiğiniz toksik durumların içerisinde bulursunuz. Sevilme ve onaylanma konusunda olan takıntılı yolda özgünlüğünüzü kaybedersiniz.
Obsesif ihtiyaçlara dayalı sevgi, sadece acıya yol açacaktır. Hiç kimse bu tür koşullarda yaşamayı hak etmez. Bu nedenle, terk edilme korkusunun üstesinden gelmeyi öğrenmek çok önemlidir. Bunu yapmanıza yardımcı olabilecek bazı stratejilere ise gelin birlikte bakalım.
Terk edilme korkusunun üstesinden gelmek için duygusal olgunluk
- Korkunuzu kendi haline kabul edin: tamamen normal. Korku tüm insanlarda doğuştan gelir. Sizin durumunuzda, geçmiş deneyimler nedeniyle yoğunlaşmıştır. Korku tamamen doğaldır, ancak hayatınızın kontrolünü ele geçirmesine izin veremezsiniz.
- Terk edilme korkunuzun üstesinden gelmek istiyorsanız, kendinizden %100 sorumlu olmanız gerekir. Kimse sizi kurtarmakla yükümlü değildir. Partneriniz sizden sorumlu olmak ya da duygusal destek için tek kaynak olmak zorunda değil. Kendini sevmek, sizi gerçekten iyileştirebilecek tek sevgidir. Kendinizi koşulsuz sevmeniz gerekir.
- İçsel diyaloğunuzu da değiştirmeniz gerekir. Ulaştığınız bu yeni noktada kendinizi hafife almak ve kimsenin sizi sevmediğine inanmak kesinlikle yasak olmalıdır. Tekrar terk edileceğinizi düşünmeye bir son verin. Kendiniz veya partneriniz hakkında en kötüsünü düşünmenize izin vermeyin. Eğer kendinizi, “artık ilgilenmediği için bunu yaptı…” ya da “beni gerçekten sevmiyor… ” gibi cümleleri söylerken bulursanız, anında farkına varın ve buna bir son verin. Sakin bir akıl daha mutlu bir akıldır. Güven oluşturmaya odaklanın; inanın daha güçlü ve daha anlamlı ilişkilere sahip olacaksınız.
- Duygusal olgunluğunuz üzerine çalışın. Bu, gözlemci olmanızı ve ihtiyaçlarınızı belirlemenizi gerektiren yavaş bir süreçtir. Duygusal boşluğunuzu iyileştirebilecek tek kişi sizsiniz. Bu sizin sorumluluğunuz, başka hiç kimsenin değil.
İyileşmek yavaş bir süreçtir
Son olarak, bunun basit bir işlem olmadığını bir kez daha belirtmek isteriz. Terk edilmek geride derin ve kalıcı bir iz bırakır. Üstesinden gelmek, kendi başına tamamlamakta zorluk yaşayabileceğiniz, uzun ve zorlu bir yolculuk olabilir.
Terk edilme korkunuzun tatmin edici ve istikrarlı ilişkilere sahip olmanızı engellediğini düşünüyorsanız eğer, profesyonel yardım almak için hiç tereddüt etmeyin. Kendine yeten ve korkusuz bir birey olmayı siz de hak ediyorsunuz.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Muñoz M, Gómez P; Santamaría C. Pensamientos y sentimientos reportados por los niños ante la separación de sus padres. Universitas Psychologica. 2008; 7(2): 347-356.
- Schoenfelder E, Sandler I, Wolchik S, MacKinnon D. Erin N. Schoenfelder, Irwin N. Sandler, Sharlene Wolchik & David MacKinnon. J Youth Adolescence [Internet]. 2011 [consultado 7 junio 2022]; 40: 85–96. Disponible en: https://link.springer.com/article/10.1007/s10964-009-9503-z
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.