Terapide Kontrol Yanılgısı: Terapiyi Bitirmek İçin Kötü Bir Neden
Hayatımızda kendimize bir psikologa gitmenin iyi bir fikir olup olmayacağını sorduğumuz anlar olur. Şüphelerimiz ve korkularımız vardır ve etrafımızdaki insanlardan tavsiye isteriz. Hatta alternatif ve beynimizi huzura kavuşturacağını umduğumuz sözde bilimsel terapiler arayabiliriz. Bir çıkış bulma umuduyla uzmanlara gideriz. Bazen duygusal sağlığımız o kadar kötüleşir ki artık tünelin ucundaki ışığın söndüğünü, tüm umudumuzu yitirdiğimizi düşünmeye başlarız. Her şeyi kontrol ettiğimiz gibi bir ilüzyona kapılmış durumdayız. Peki, gerçekten de kontrol ediyor muyuz?
“Biliyorum, her zaman doğru bir şekilde davranamadım. Sadece kendimi nasıl daha iyi biri yapabileceğimi, nasıl daha iyi bir adam, daha iyi bir baba, daha iyi bir insan, daha iyi bir sanatçı olabileceğimi kavramaya çalışıyorum.”
– Nayvadius Cash
Terapistle hedeflerimizi konuştuğumuzda, enerji dolu ve amaç edinmiş bir şekilde işe başlarız. Daha önce çok yüksek görünen dağ artık ulaşılabilir görünmeye başlar. İyileştiğimizi hissederiz ve hatta kendimize ilerleme kaydettiğimizi söyleriz ve gittikçe daha fazla inanırız… “Yapabilirim”, “Henüz kötü bir şey olduğu yok”, “iyi günler kötü günlerle birlikte gelir” gibi cümleler zihnimizi kaplamaya başlar… Terapiyi bitirmek için doğru zaman ne zamandır?
Kontrol yanılgısı
Kontrol yanılgısı psikologlar arasında bilinen bir şeydir. İnsanlar da ifade etmeseler bile bu yanılgının farkındadırlar. Diğer akıl yürütme ve düşünme araçlarıyla birlikte kendimizi kandırma yolları geliştiririz.
Kontrol en çok bilinen fikirlerden biridir. Gerçekten bize bağlı olmayan şeyleri kontrol ettiğimiz veya onlara hakim olduğumuz hissidir. Bunun en açık örneklerinden biri kumarbazlardır. Aslında kontrol edilemeyen oyunlar (rulet gibi) için stratejiler kullandıklarına inanırlar.
“Gerçeklik yalnızca bir yanılgıdır, ancak oldukça ısrarcıdır.”
– Albert Einstein
Terapi boyunca, özellikle de belli bazı hastalıklar söz konusuysa, kontrol fikri risklidir. Terapi seanslarında, ortaya çıkabilecek problemlerden biri bu yanılgıdır. Negatif düşünce zincirlerimizden kurtulup özgürleştiğimizde, hala yardıma ihtiyacımızın olup olmadığı konusunda kuşkulanmaya başlamamız mantıklıdır.
“Artık iyiyim” diye düşünmek pozitif bir şeydir ama bunu gerçeklikle karşılaştırmalı ve derin bakış açımızı hiçbir zaman kaybetmemeliyiz. Bu, terapistlerin, terapi boyunca üzerinde çalışması gereken hedeflerden biridir. Bir kişi için, akla gelebilecek tüm terapiyi bırakma sebeplerinin arasında, kontrol yanılgısı en zararlı olanıdır. Çünkü yeniden nüksetme durumuna hazırlıksız yakalanma riski vardır.
Terapide takibin önemi
Terapide başarılı sonuçlar almaya başladığımızda, yeni adımlar atarız hatta hedeflerimizi bizzat belirleriz ve nasıl hissettiğimizle ilgili kararları kendimiz alırız. Bu çok olumlu bir şeydir.
Ancak zararlı düşünceleri ve kötü alışkanlıkları bırakmak onları “kontrol” ediyor olduğumuz anlamına gelmez. Terapide bu dönemde dikkatimizi toplamalı ve bizi iyileştiren şeyi terk etmemeliyiz. Eğer en baştaki sorunumuzu çözdüysek, en iyisi terapinin sonuçlarını devamlı kılmamızı sağlayacak bir önlem planı tasarlamaktır. Aksi takdirde iyileşmek veya iyi olmaya devam etmek için gereken stratejileri eksiksiz biçimde geliştiremeyebiliriz.
“Her şeyden önce kendinize yalan söylemeyin. Kendisine yalan söyleyen ve kendi yalanını dinleyen adam, kendi içindeki veya etrafındaki gerçeklerle yalanları birbirinden ayıramayacak hale gelir. Böylece kendine ve başkalarına olan saygısını kaybeder. Kendine saygısı olmayan biri sevmeyi de bırakır.”
– Fyodor Dostoyevsky
Bu noktada olan bir yakınımız veya arkadaşımız varsa ne yapmalıyız? O noktaya varmalarına yardımcı olan yeni alışkanlıkları ve stratejileri uygulamaya devam etmeleri için onları teşvik etmek idealdir. Kendini kandırma gibi bir durum olup olmadığını gözlemleyin. Terapist, terapiye son vermeden önce terapinin sıklığını iki haftada bir, her ay, üç ayda bir ve altı ayda bir olacak şekilde zamanla azaltacaktır.
“İzleme” ve gözetim süreci başlayacaktır. İyi olduğunuzdan kuşkulanmanız veya bir sevdiğinizin sizin iyi olduğunuzdan şüphe etmesi gibi bir durum olabilir. Kontrol yanılgısıyla yüzleşip, ulaştığımız hedefi değil de kat ettiğimiz yolu gözden geçirmemiz gerekirken yalnızca “Ben iyiyim” dememiz risklidir. Unutmayın, hedef yol boyunca atılan küçük adımların bir sonucudur.
“Başarı sadece özel vasıflarla kazanılmaz. Her şeyden önce sebat, yöntem ve düzen meselesidir.”
– J.P. Sergent
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.