Raquel Marín: Beyin Tüketir
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Yeni bir dil öğrenmek, bir enstrüman çalmak, sosyalleşmek, ilginç bir davranış şeklini sürdürmek, spor yapmak… Beyninizi dinç tutmak için pek çok farklı yöntem kullanabilirsiniz. Ancak son yıllarda bu konuya ilişkin dikkatlerin yoğunlaştığı çok özel bir alan ön plana çıkmıştır: bağırsaklar.
Hepimiz bağırsak sağlığı ve beyin arasındaki bağlantıyı işitmişizdir. Bu temel bilginin ötesinde Raquel Marín gibi nörobilimciler, diğer faktörlerle birlikte bu iki organın birbiri ile haberleşmesi ve Alzheimer, lif dokusu iltihabı (fibromiyalji) ya da depresyon gibi hastalıklarla ilgisinin altını çizmektedirler.
Çok kritik bir öneme sahip olan tükettiğimiz yemekler, sadece fiziksel anlamda sağlımız için dikkat etmemiz gereken bir konu değildir. Sağlıklı, hızlı bir biçimde reaksiyon gösterebilen, genç, kendini uyarlamaya ve çevresine etkin bir biçimde cevap vermeye hazırlıklı bir beyin, B vitamini ya da doğal antioksidanlar gibi bir dizi temel besin maddesine ihtiyaç duyar.
“Beyin, kaslar gibidir. Yaptıklarınıza bağlı olarak, aklınızı ya çok yönlü ya da tek yönlü olarak kullanma yeteneğinizi geliştirirsiniz.”
– Raquel Marín
Kaliteli Bir Yaşam İçin Beyninizi Sağlıklı Tutun
İleri yaşlarda en iyi fonksiyonlarını korumuş şekilde beyninizi sağlıklı ve zinde tutmak için somut bir yöntem var mıdır? Aslında bunu başarmak için tek bir yöntem değil çok sayıda seçenek bulunmaktadır. Bu yöntemlerin pek çoğu da hayatınızdaki alışkanlıklarınıza dikkat etmekten geçer. Bu bağlamda, Raquel Marín gibi konunun uzmanları, ihtiyacımız olan bilgilere daha kolay bir biçimde ulaşmamız için bize yardımcı olmaktadırlar.
Dr. Marín, bir nörobilimci ve aynı zamanda La Laguna Üniversitesi Fizyoloji Bölümünde öğretim üyesidir. Marín’i ön plana çıkaran özellik ise, son kitabı “Pon en forma tu cerebro (Beyninizi Formda Tutun)” gibi çeşitli çalışmalarının bulunmasıdır. Raquel Marín bu kitapta bizlere, yaşantımızın her aşamasında aktif ve sağlıklı bir beyin için neler yapmamız gerektiğine ilişkin önemli ipuçları vermektedir.
Şair Emily Dickinson’un da dediği gibi, beyin gökyüzünden daha büyüktür. Sık sık bilgisayarla kıyasladığımız bu büyüleyici organ, sahip olduğu yetenekler, gerçekleştirdiği işlemler ve henüz tam olarak bilmediğimiz potansiyeli nedeniyle oldukça önemli bir ağırlığa sahiptir. Bu organla ilgili aklımıza gelen sorulara yalnızca konuyu bilen kişiler cevap verebilirler. Ayrıca konuya yönelik hepimizin bilmesi ve günlük yaşantımızda uygulamamız gereken doğru bilgilere de ancak bu yöntemle ulaşmamız mümkündür.
Eğer siz de beyninizi nasıl forma tutabileceğinizi merak ediyorsanız, Dr. Raquel Marín’le yapmış olduğumuz röportajda, aklınızdaki soruların önemli bir kısmına cevap bulabilirsiniz.
Soru: Pon en forma tu cerebro (Beyninizi Formda Tutun) adlı kitabınızda beynin oldukça iştahlı bir tüketici olduğunu söylüyorsunuz? Bunun sebebi nedir?
Hayatımız boyunca kaslarımızın gelişimi, kalp sağlığımız ya da cildimiz için neler yememiz gerektiğini düşünürüz. Ancak beynimizin için de tükettiğimiz her gıdanın uygun olmadığını genellikle unuturuz. Aslında beyin, besleyici gıda ihtiyacı anlamında en iştahlı olan organımızdır. Çünkü metabolizma yapısı itibariyle son derece hiperaktif olan beyin, yüksek miktarlarda kalori ve besin maddesi tüketir. Bu besin maddeleri olmaksızın beynin çalışma kapasitesi de düşer ve bu tip bir durumla karşı karşıya kaldığımızda sinirlerimiz bozulur.
Soru: Beyin ve bağırsak arasındaki iletişim konusunda neler söylersiniz?
Son yıllarda yapılan harika araştırmalar, bağırsağın beynin en iyi dostu ya da en kötü düşmanı olabileceğini göstermiştir.
Alzheimer, Parkinson, otizm, lif dokusu iltihabı, depresyon, anksiyete, uykusuzluk, çoklu doku sertleşmesi (skleroz), uzun yaşam, fiziksel performans vb. dejeneratif rahatsızlıkların birçoğu, bağırsaklarda yaşayan bakterilerde dengesizlik sorununun ilk ortaya çıkış nedenleri ile bağlantılıdır.
Soru: Suyun beyin için önemi nedir?
Beynin iki temel bileşeni yağ ve sudur. Beyin, susuz kalma durumuna karşı yüksek hassasiyeti bulunan bir organdır. Bu nedenle kimi zaman başımız ağrır, baş dönmesi olur ya da beyin yorgunluğu dediğimiz durumu yaşarız. Bu durumlarda su tükettiğimizde kısa süre içinde düşünsel ve beyinsel fonksiyonlarımızın iyileştiğini hissederiz.
Soru: Çoğu zaman glikozla şekeri birbirine karıştırırız. Bunların arasındaki farkı kısaca açıklayabilir misiniz?
Glikoz, her gün tükettiğimiz besin maddelerinin neredeyse tamamında bulunan basit bir moleküldür.
Şeker ise çok farklı molekülleri ifade edebilir. Bunlardan bir kısmı sentetik olarak üretilmiş ve tatlandırma, koruma ya da yiyecekleri daha çekici hale getirmek için yapılmış olabilir. Bu (doğal olmayan) şekerler, beyne zarar verebilir ve inflamasyona yol açabilir.
Soru: Düşünsel ve yaratıcı kapasitemizi geliştirmek için hangi besin maddeleri ve aktiviteler gereklidir?
Beyni formda tutmak ve “beyin kaslarını” güçlendirmek için iki temel değişken bulunmaktadır. Bunlar, nöronlar arası iletişimin sağlanmasına yardımcı olanlar ve beyne optimal seviyede kan akışının sağlanmasına yardımcı olanlardır. Bu nedenle, baklagiller, tohumlar, tahıllar, sebzeler ve meyvelerde bol miktarda bulunan balık yağları, B, C, D ve E vitaminleri, doğal antioksidanlar (parlak renge sahip meyve ve sebzelerde bulunanlar), iyodin (deniz ve göl ürünlerinde) ve lifler (bağırsak sağlığı için) sağlıklı beslenme için tercih edilmesi gereken besin maddeleridir.
Akdeniz usulü beslenme biçimi, bu tür yiyecekleri bol miktarda içermesi nedeniyle dünyanın en sağlıklı beslenme türlerinden biri olarak gösterilmektedir.
Soru: Uyku kalitesini artırmak için ne yapılmalıdır?
Triptofan açısından zengin besin maddelerinin tüketimi son derece önemlidir. Bu tür yiyeceklere örnek olarak tahıllar, kabuklu yemişler, çekirdek, yağsız et, balık, meyveler (muz, kivi, erik, incir, greyfurt, karpuz, domates) ve koyu çikolata verilebilir.
Triptofan, uyumamızı sağlayan bir hormon olan melatonin üretimine katkı sağlar. Ayrıca yatmadan önce bilgisayarla ilgilenmek ya da diğer düşünsel anlamda uğraş gerektirecek aktivitelerden uzak durmak gerekmektedir.
Uykuya gerektiği gibi hazırlanmak için çeşitli rahatlatıcı önerileri takip etmek (dinginlik verecek bir müzik, yatıştırıcı şurup, ortam sıcaklığının yeterli seviyede olması, düşük yoğunluklu aktiviteler vb.) gereklidir. Örnek olarak eğer spor salonuna gece saat 10’da giderseniz ya da büyük bir biftekle birlikte kızarmış patates ve yarım şişe şarap tüketirseniz, bunlar sizin uykuya dalmanızı çok daha zorlaştıracaktır.
Soru: Son olarak, kitabınızda bir bölümü çılgın bir hayat ile doğru yemeğin nasıl bir araya getirileceği konusuna ayırmışsınız. Bu konuda neler yapmak gerekir?
Burada, “her iki beyin” için de (ana beyin ve bağırsaktaki mikroskopik olan) uygun yiyeceklerin bir kombinasyonu için tavsiyelerde bulunuyorum. Ayrıca bu öneriler, fiziksel aktivitelerle birleşince düşünsel aktiviteleri ve duygusal dengeyi sağlayacak bir niteliğe sahip olarak ön plana çıkmaktadırlar.
Beyin, kaslar gibidir. Yaptıklarınıza bağlı olarak, aklınızı ya çok yönlü ya da tek yönlü olarak kullanma yeteneğinizi geliştirirsiniz. Bu konuda ne kadar bilgi sahibi olursak, beynimizin en uygun ve etkin seviyelerde çalışması için o denli yüksek şansımız bulunur.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.