Psikoterapi İle İlgili Beş Yalan
Psikoterapi henüz tam olarak keşfedilmemiş bir dünyadır. İnsanların psikoterapiyle ilgili olarak kesin inandığı pek çok efsane, yarı gerçek ve anlamsız yalanlar vardır. Bazı insanlar zihnimizdeki tüm deneyimlerimizin aslında beynimizde yer aldığını ve beynimizin de yanlış bir biçimde işlev görebilen karmaşık bir organ olduğunu bilmez.
Zihnin her zaman maksimum kapasite ile çalışmaması gayet normaldir. Burada anlaşılması gereken en önemli şey, zihnin tedavisinin vücudumuzun diğer kısımlarının tedavisine göre daha soyut olmasıdır. Beyin sadece bir organ değil, aynı zamanda maddi olmayan deneyimlerin de üreticisidir. Bu da neden bazı tedavilerinin bir hap ya da iğneyle değil de başka yöntemlerle yapıldığını açıklayabilir. Psikoterapi de bu yöntemlerden biridir.
“Zorlukların üstesinden gelmek cesarete, haysiyete ve kendini bilmeye öncülük eder.”
– Alfred Adler
Birçok kişi psikoterapiyi hayatında bir kez bile terapiye gitmeden eleştirir. Birinin ilk elden tecrübe etmeden bir şeyle ilgili gerçek bir görüş sahibi olması imkansızdır. Ayrıca bu tür tedavilere karşı ön yargılar oluşturan meşhur çizgi filmler ve klişeler vardır. Bazı insanların körü körüne inandığı bu temelsiz yanlış anlamalar nelerdir? İşte bunların beş tanesi.
1. Konuşacak birine ihtiyaç hissettiğinizde terapiye gitmelisin
Bazen “Tanrı en iyi psikologdur” veya “Psikologa gitmeye ihtiyacım yok çünkü arkadaşlar bunun için vardır” gibi şeyler duyarsınız. Bu tür ifadeler, psikoterapiyle ilgili en büyük yalanlardan birini belirtmektedir: Terapiye gitmek biriyle normal bir konuşma yapmak gibidir.
Kelimelerin neredeyse tüm psikoterapilerin temel bir aracı olduğu doğrudur. Fakat terapistler hastalarıyla sıradan şeyler hakkında konuşmazlar, tamamen onlara yardımcı olmak amacıyla diyaloglar kurarlar.
2. Sadece kriz sırasında terapiye gitmelisin
Evet, çoğu insan bir kriz sırasında psikoterapiye gider. Çoğunlukla da terapiye gitme nedenleri bir kayıptır (örneğin; ayrılık, boşanma veya sevilen birinin ölümü gibi). Bu gibi zamanlarda insanlar profesyonel bir yardıma ihtiyaç duyabileceklerinin farkındadırlar.
Açıktır ki psikoterapi elbette bu tür durumları atlatmaya yardımcı olabilir ve hastanın doğru şekilde iyileşmesi için ona bir rehber görevi görür. Ancak bir psikologa gitmek için mutlaka bir kriz geçirmeniz gerekmez. Her türlü durumla başa çıkmak için terapiye gidebilirsiniz, sadece kritik olanlarda değil.
3. Sadece ünlü terapistler iyidir
Bu psikoterapi ile ilgili en büyük yalanlardan biridir. Birçok insan, sadece son derece nitelikli profesyonellerin yaptıkları işte iyi olduklarına inanır. Ancak bu her zaman doğru değildir.
Psikoterapinin işe yaraması için hastanın tamamen kendini buna adamış olması gerekir. Burada terapistin iyi bir eğitim almış olmasının önemli olmadığını söylemiyoruz. Dolayısıyla sadece ünlü ve bilinen terapistler yaptıkları işte iyi değildirler, işini oldukça iyi yapan fakat tanınmayan birçok terapist vardır.
“Danışan, neyin acı verdiğini, hangi yöne gittiğini, hangi sorunların çok önemli olduğunu, hangi deneyimlerin derine gömüldüğünü bilendir.”
– Carl Rogers
4. Psikoterapi iyi bir arkadaşın yapabileceği aynı şeyi yapar
Gerçek arkadaşlarımız kendimizi iyi hissetmediğimizi gördükleri her an bizimle ilgilenirler ve bize yardım etmek isterler. Sizi dinlemeye ve sorunlarınız hakkında görüşlerini bildirmeye istekli arkadaşlara sahip olmak kıymetini bilmediğimiz çok değerli bir şeydir. Arkadaşlarınız size yardım ediyor çünkü onlar sizin iyiliğinizi düşünürler.
Bununla beraber, size verebilecekleri sıcaklık ve dostluk hissi ile bir kişinin duygusal veya zihinsel problemini saptayabileceği ve başa çıkmasına yardımcı olabileceği yetenek arasında büyük bir fark vardır. Bunu ise ancak eğitimli bir terapist yapabilir.
5. Zorunlu bir fedakarlıktır
Psikoterapiyle ilgili yalanlar üzerine yazılmış olan bu yazıda bu klişe ifade olmadan bitirilseydi, eksik kalırdı. Çoğu insan terapinin kişinin analiz edilip sorgulanacağı son derece ciddi bir süreç olduğuna inanır. Bu gerçeklerden çok da uzak değildir. Hasta terapinin adeta yıldızıdır. Psikoterapi hastanın ve ihtiyaçlarının etrafında döner.
Aslında birçok insan bu sürecin ne kadar ilginç ve eğlenceli olabileceğini bilmiyor. Gerçekten kararlı olursanız ve ilerlemek isterseniz, her hafta gelmesini iple çektiğiniz bir şey olur. İyi eğitimli ve güvenilir bir profesyonelin yardımıyla bu kendini keşfetme süreci oldukça aydınlatıcı geçebilir.
İnsanlar psikoterapinin yardıma ihtiyaç duyduklarında ya da hayatlarının istedikleri gibi gitmediğini hissettikleri durumlarda uygulanabilir bir alternatif olduğunu bilmelidirler. Ayrıca hiç kimsenin terapi almaktan utanmaması gerektiğini vurgulamak da önemlidir. Daha iyi hissetmek istemenizde yanlış bir şey yoktur ve bu yüzden bu klişelerin sizi bu muhteşem yolculuğa çıkmanızı engellemesine asla izin vermeyin.
“Psikoterapinin esas amacı birini imkansız bir mutluluk durumuna taşımak değil, danışanın sorunuyla yüzleşmesinde kararlılık ve sabır kazanmasına yardımcı olmaktır.”
– Carl Jung
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Labrador, F. J., Echeburúa, E., & Becoña, E. (2000). Guía para la elección de tratamientos psicológicos efectivos. Madrid: Dykinson.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.