Psikoterapi İçin Danışmanlık Becerileri
Yazan ve doğrulayan psikolog Alicia Escaño Hidalgo
Danışmanlık becerileri bir terapist için elzemdir. Bu sebepten dolayı psikologlar ve psikoterapistler bu becerileri terapi seansları sırasında kullanmalıdır. Bu kişiler bu becerileri tıpkı psikolojik teknikleri öğrendikleri gibi öğrenirler.
Terapötik ilişki kavramı Bordin tarafından birkaç on yıl önce tanıtılmış psikodinamik modelden doğmuştur. Herhangi bir terapötik modelde değişimin bileşenlerinden biridir. Bundan dolayı, eğer tedavinin işlemesini istiyorsanız tedavi boyunca var olmalıdır.
Terapötik ilişkinin üç bileşeni vardır:
- Danışan ile terapisti arasındaki, duygusal ton ve ortak işbirliği ile belirlenen bağlantı.
- Ek olarak, terapist ve danışanın başarmaya çalıştıkları hedefler üzerinde fikir birliğine ulaşması.
- Bu hedeflere ulaşmak için yapılması gereken şeyler üzerinde anlaşmak.
Carl Rogers ve kendisinin hümanist psikolojisinde de olduğu gibi bazı yazarlar tüm terapilerde var olması gereken bileşenlerin şunlar olduğunu düşünür:
- Özgünlük ve uyum.
- Danışanın koşulsuz kabullenilmesi ve ona karşı empati gösterilmesi.
Hatta Rogers herhangi bir değişikliğin gerçekleşebilmesi için bu bileşenlerin gerekli olduğuna inandı. Elzem olan ittifaka ek olarak, terapötik ilişkinin kurulmasına faydası olan diğer yetenekler de gereklidir.
Bir terapistin sahip olabileceği en önemli danışmanlık becerilerinden biri danışanı ile iyi bir bağlantı veya iletişim kurabilme becerisidir.
Terapistlerde Önemli Danışmanlık Becerileri
Danışmanlık becerileri kullanılırken hesaba katılan değişkenler üzerine çalışmak için danışanların bu değişkenlere verdikleri önem ve başarılarının sebebi olarak değerlendirdikleri şeylerin önemi üzerine Sloane ve diğerleri tarafından 1975’te yapılan çalışmaya bakmak zorunludur:
- Terapistin kişiliği.
- Terapistin dinleme becerisi.
- Terapistin danışanı yavaş yavaş yapamayacağını düşündüğü şeyleri yapmak üzere teşvik etmesi.
- Terapistin danışanın anlayacağı bir şekilde konuşma becerisi.
- Danışana kendisini anlayabilmesi için önerdikleri yardım.
Diğer Beceriler
Ackerman SJ ve Hilsenroth MJ (2003) gibi diğer yazarlar bu konudaki yayınları gözden geçirmiştir ve terapistlerde sağlıklı bir ittifak geliştirmeyi sağlama ihtimali en yüksek olan özelliklerin şunlar olduğunu bulmuştur:
- Esneklik. Terapistin karşısındaki danışan ve durumu kabul edip iletişim kurma şeklini bunlara göre adapte etmesi.
- Deneyim. Klinik deneyimlerini gösterme şekilleri.
- Dürüstlük. Danışan terapistin samimi olduğuna inanıyor mu?
- Saygı. Terapist danışanın değerlerine ve bu değerleri nasıl ifade ettiğine saygılı mı?
- Sadakat. Terapistin güvenilir olması.
- Özgüven. Danışan terapistin ne yaptığını bildiğini hisseder.
- Terapist danışana ve danışanın problemlerine ilgi gösterir.
- Dikkat. Uzman seansta olan şeylerin farkındadır. Bunlara danışanın gösterdiği hem sözlü hem de sözsüz belirtiler dahildir.
- Yakınlık. Danışan terapiste yakın olduğunu hisseder.
- Sıcaklık. Terapist kibar ve sevecendir.
- Açık fikirlilik. Terapist diğer bakış açılarını anlar ve kabul eder.
Şu anda bir tedavinin vereceği sonuçlarda terapistin özelliklerinin etkisinin önemi üzerine bolca kaynak bulunabileceği sonucuna varabilirsiniz. Bazı çalışmalar tedavinin etkinliğinin ve seanslardaki azalmanın terapist bu stratejileri kullandığında hatırı sayılır derecede yüksek olduğuna işaret eder. Terapist bu stratejileri yürürlüğe koymazsa ise tam tersi olur.
Terapi Seansları Sırasında Ne Olur?
Bazı çalışmalar, terapist ve danışanın ilk defa tanıştıkları ilk seansların danışanların çoğu için belirleyici olduğunu gözler önüne serer. Bundan dolayı, danışanları sürekli tedavi fikrine bağlayabilen terapistler diğer terapistlerden daha yüksek sözel becerilere ve tanısal yeteneklere sahiptir.
Tedavinin dışındaki, danışanların ekonomik olanakları ya da seansa katılmak için kat etmeleri gereken mesafe gibi faktörleri izole ederseniz, çoğu uzman danışanların terapiyi bırakmasını açıklayan iki temel neden üzerinde fikir birliğine varırlar:
- Bir neden, terapistin kişilik özellikleri ve danışanın önerilen müdahale yaklaşımına karşı olan ilgisizliğidir.
- Diğer neden ise, danışanın devam etmemeye karar verebilecek kadar önemli bir ölçüde iyileştiğine inanmasıdır.
Devamsızlık söz konusu olduğunda, çalışmalar, terapistin sözel becerilerinin tedavinin nihai başarısını, bu yeteneklere sahip olan terapistlerin terapiyi bırakan danışan sayısının hatırı sayılır derecede düşük olmasını sağlayacak kadar etkilediğini öne sürmektedir.
Danışmanlık Becerileri İle İlgili Sonuç
Bundan dolayı, ve bahsettiğimiz çalışmaların ışığı altında, terapistlerin terapide kullanılabilecek yararlı becerileri öğrenmeleri önemlidir. Alanlarına dair iyi ve kapsamlı bilgilere sahip olmaları yeterli değildir; ancak bu bilgileri ne zaman uygulamaya koymaları gerektiğini, bunları nasıl sunacaklarını ve danışandan danışana nasıl değiştireceklerini de bilmek durumundadırlar. Eğitim bu hassas pratikte terapiste çok yardımcı olur.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Vallejo, P, M.A. (2016). Manual de Terapia de Conducta. Editorial Dykinson-Psicología. Tomo I.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.