Otizmli Oğluma Açık Mektup
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Her zaman anne olmanın hayalini kurdum. Gelecekteki çocuğumun yüzünün her detayını hayal ettim: babasının gözleri, benim gülüşüm, büyükannesinin saçları, büyükbabasının boyu… Annelik her zaman bana nefes almak kadar doğal gelirdi. Ama nihayet bu hayalim gerçekleştiğinde, tam olarak umduğum gibi olmadı. Otizmli bir çocuğa sahip olabileceğim hiç aklıma gelmemişti. İşte ona yazdığım açık mektup…
İçimden çığlık atmak, bir şeyleri tekmelemek ve küfür etmek geliyordu. Neden ben? Çocuğuma ne olacak? Acı çekmesini mi izleyeceğim? İçimde bir yığın duygu ve soru akıp gidiyordu. İşte o anda, oğluma hislerimi anlatma için bu mektubu yazmaya karar verdim. Çünkü otizmli olsa da olmasa da onu her geçen gün daha çok seviyorum.
Hepimiz çocuklarımıza nasıl yaşayacaklarını gösterdiğimizi düşünürüz, ama aslında tam tersidir. Bu açık mektup ile bu durumu anlamaya çalışalım.
Bunu da okumak isteyebilirsiniz: Depresyonla Yaşayan Annelerin Çocukları
Açık Mektup: Hazır olmadığın dünyaya hoş geldin
Sevgilim oğlum:
Bu açık mektup senin için… Şimdi ne olacağını bilmiyorum. Annen olduğumu ve her şeyin yolunda gitmesini sağlamam gerektiğini biliyorum. Şimdiden yakınlarda gidebileceğin tüm okulların listesini yapıp iyi bir tanesine bulmaya çalışmalıydım. En iyi okul olmak zorunda değil, ben O ANNELERDEN biri değilim ama tabii ki sana iyi bir eğitim vermeye çalışırım. Okuldaki gösterini kaydetmek için kamerayı hazır eder ve öğle vakitlerimi bilim projene yardım etmek için harcarım. İlgili anneler böyle yaparlar.
Tüm bunlar ne anlama geliyor? Evet, yalnızca iki yaşında olduğunu biliyorum ama yolumuzu kaybetmiş gibiyiz. İyi bir anne olmak istiyorum. Sana her olanağı sağlamak istiyorum. Bu yaşadığımız inanılmaz rekabetçi dünyayla en iyi şekilde başa çıkabilmeye hazır olmanı istiyorum. O ANNELERDEN biri olmasam da, beni örnek alıp okulda başarılı olmanı istiyorum.
Dediğim gibi, bu ne yapacağımı, yolumuzda tam olarak hangi adımları atmamız gerektiğini bilmem anlamına geliyor. Ders dışı aktiviteler, öğretmenler, futbol antrenmanları, piyano dersleri üzerine düşünmeliyim… Sezaryenden önce çocuk yetiştirmek ve eğitmekle ilgili her detayı not aldım. Bu yoldaki her adımda ne yapmam gerektiğimi bildiğimi görebilirsin.
Dün sana otizm teşhisi koydular. Şimdi ikimiz de okyanusun ortasında mahsur kalmışız gibi hissediyorum. Bir fırtınanın ortasında kalmış ve koca koca dalgalar üzerimize geliyor gibi. Ve yapabileceğimiz tek şey bunu kabul etmek. Seni korkutmaya çalışmıyorum. Yalnızca şu anda ne yapacağımla ilgili hiçbir fikrim yok. Otizmli bir çocuk büyütmekle ilgili fazla bilgi bulunmuyor… Ama bununla ilgili kafamda çok fazla soru var.
Dün gece kendimi ağlamamaya çalışırken buldum. Hiç olamayacağın doktorluğa, basketbol yıldızlığına veda ettiğim andan beri inanılmaz bir acı çekiyordum. Belki de asla sahip olamayacağın sevgililer, işler ve başarılar için ağlıyordum. Her şey beklentilerin dışında olduğu için gelecekle ilgili ümidimi yitirmiştim.
Ama ne var, biliyor musun? Bu mektubu yazarken ne düşündüğümü biliyor musun? O tüm beklentiler kimin umurunda? O beklentiler er ya da geç suya düşecekti zaten. Ve o durumda da hala tüm ihtiyaç ve arzularını karşılayabilmek için iyi bir anne olmayı öğrenmek zorunda kalırdım.
Demeye çalıştığım şey, doktor olmaya hazırlanan çocuk gördün mü hiç? Daha kendi vücut sıvılarını dahi kontrol edemeyen biri için yapılan bunca şey yüzünden insanın kaçası gelmiyor mu? Ve ne gibi şeyler yazdıklarını biliyor musun? Dünyanın “pit bull çiftleştirme” konusunda daha fazla uzmana mı ihtiyacı olduğunu düşünüyorsun? Yalnızca iki yaşında olduğun için bu sorular muhtemelen kafanı karıştıracaktır.
Fark ettim ki senin için yaptığım bu planı sen kabul etseydin bile bunun bir garantisi olmazdı. Ve başka neyi fark ettim biliyor musun? Hiç de sıkıcı olmadığını. Tatlı, kibar ve zekisin.
Bana öpücük vermek için odanın öbür ucundan koşacaksın ve sorunları kendine has yöntemlerinle çözeceksin. Kaçan kediyi vahşice alıp kucaklayacaksın. Bu üzerinde çalışmamız gerekecek bir şey. Yine de bu beni gururlandıran bir şey. Evet, sen benim otizmli oğlumsun ama aynı zamanda biricik ve özgünsün. O halde neden en baştan zaten gerçekleşmeyecek hayallerin gerçekleşmeyeceği için ağlıyorum ki?
Geleceğin nasıl olacağını bilmiyoruz. Ama bildiklerime dayanarak, mutlu, bağımsız ve yaşadıklarından tatmin olan bir yetişkin olacağını düşünmeye başladım. Sana konulan teşhis beni senin ne kadar zeki ve olağandışı biri olduğunu düşünmekten alıkoymadı.
Bu andan itibaren, bu sabahtan itibaren, insanların sana diğer vahşi, anlamlandırılamayan duygusal, tepkisel, hareketli, garip ve bir anı bir anına uymayan çocuklara davrandıklarını gibi davranacağını ummaya başladım.
Önümüzdeki birkaç yıl için, okulda atıştırmalık olarak ne yemek istediğinle ilgili fikrini değiştirdiğinde (diğer nevrotik çocukların annelerinin yaptığı gibi) şikayet etmek yerine pozitif kalacağım. Senin, diğer otizmli olmayan çocukların yaptıkları gibi, sümüklü böcekleri keşfettiğini, onları bir şekilde hala canlıyken hazinelermiş gibi gömdüğünü görmek isterim.
Demeye çalıştığım şey, aşkım, otizmli olmak mükemmellik, başarı ya da normal bir hayata engel değil. Ve eminim, yaşlandıkça da bu değişmeyecek. Duyarlı ve akıllısın. İnatçı, dayanıklı ve kararlısın. Ve yeteneklisin. Gelecekte seni harika şeyler bekliyor. Dün öğrendiğimiz gerçek hayatımızda olsa dahi, hala kendimi şanslı bir insan olarak görüyorum. Çünkü, sahip olabileceğim tüm çocuklar arasında ben yine seni isterdim.
Sen bizim çocuğumuzsun aşkım. Ve birlikte, nasıl ilerlememiz gerektiğini çözeceğiz.
Bunu da okuyun: Sıra Dışı Bir Beyin: Otizm ve Einstein
Otizmli bir çocuğa sahip olmak dünyayı yeniden keşfetmek gibi
Otizmli bir çocuğunuz olduğunu öğrenmek ne kadar dramatik olsa da, bu teşhisin konulması çoğumuzun düşündüğü kadar korkunç bir şey değil. Otizmli bir çocuğa sahip olmak yalnızca dünyayı onların gözlerinden ve onların kendine has dünyayla iletişim kurma biçimlerinden tekrar keşfetmeniz gerektiği gerçeğini size gösteriyor.
Otizmli çocukların da diğer çocuklar gibi çevreleriyle iletişime geçmek için kendilerine has yöntemleri vardır. Eğer otizmli bir çocuk annesiyseniz, eğer önceden harekete geçerseniz onların harika bir hayat sürdürebileceklerini yakında fark edeceksinizdir. Desteğinizle, çocuğunuz kendi yolunu kendine has bir yöntemle çizecektir. Ve bu yolda, mutluluğu bulacaklardır.
Yazarın notu: Bu makale Shannon Frost Greenstein’ın “Otizm Tanısı Yeni Konulmuş Oğluma Açık Mektup” kitabına dayanmaktadır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.