Miletli Aspasia: Güzel Hetaira'nın Biyografisi
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Miletli Aspasia, MÖ 5. yüzyılda yaşamış Yunan bir kadındır. Aspasia’nın adı “güzel karşılama” anlamına gelir. Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes ismindeki Yunan filozoflarından bazıları gibi Milet’te dünyaya gelmiştir. 20 yaşında memleketinden ayrılır ve Atina’ya taşınır.
Güzel ve zeki bir kadın olduğu bilinir; Onu fuhuşa başlatanın babası olduğuna inanılır, ancak Pornailer’den (fakir, kaba erkeklere pazarlanan kadınlar) farklı olarak, Miletli Aspasia’nın büyük bir entelektüel eğitimi vardı. Bu nedenle heterosların veya hetairaların (bilgelikleri nedeniyle saygı duyulan kültürlü kadınlar) bir parçası olmaya karar verir.
Aspasia’nın adı Platon veya Aristofanes gibi yazarların eserlerinde geçmesine rağmen, hayatı hakkındaki veriler yeterli değildir. Aspasia, özellikle Perikles ile olan ilişkisinin bir sonucu olarak, Atina’nın siyasi ve kültürel yaşamı üzerinde güçlü bir etkiye sahipti.
Aspasia’nın adı yalnızca Antik Çağ metinlerinde değil, aynı zamanda modern eserlerde de, özellikle XIX yüzyılın bazı romantik yazarlarına ilham kaynağı olarak görülür. Bildiğimiz şeylerin çoğu varsayıma dayandığı için biyografisinin izini sürmek oldukça zordur. Yine de sizi, Antik Yunanlı bu kadının önemini keşfetme yolculuğuna çıkarıyoruz.
Miletli Aspasia’nın hayatı
Aspasia, Atina’ya taşındığında, şehrin en önemli çevrelerinden erkeklerin ziyaret ettiği bir genelev işletmeye başladı: ziyaretçileri arasında Socrates, Anaksagoras ve Perikles Valisi vardı. Valinin, ona aşık olduğu ve onun için resmi karısını terk ederek sevgilisi yaptığı söylenir.
Bu hareketleri, o zamanın komedyenleri tarafından tüm gözlerin çifte çevrilmesine neden olmuştu ve sonunda Miletli Aspasia alay konusu oldu. Şair Hemippus onu iki konu hakkında yönelttiği suçlamalarla mahkemeye çıkmaya zorladı: dinsizlik ve ahlaksızlık. Ancak Perikles, yargıçların onu affetmesini sağlayarak mahkum edilmemesine yardım etti.
Aspasia ve Perikles birliğinden Perikles II doğar. Aspasia’nın annesi olmasının yanı sıra öğretmeni de olduğu söylenir. Dul kalınca Lisicles ile evlenir, bu evlilikten Poristes’in doğduğu söylenir.
“Düşünme hakkınızı saklı tutun, yanlış düşünmek bile, hiç düşünmemekten iyidir.”
– İskenderiyeli Hypatia
Yunanistan’da kadın olmak
Birkaç çağdaş yazar, yazılarında ona atıfta bulunuyordu. Kimisi mesleği için onu yargılarken, kimisi de güzelliği, zekası ve kelime sanatlarındaki yeteneği ile onu hatırlıyordu. Miletli Aspasia, eski zamanlarda çok önemli bir kadındı. Peki, bu tanınmayı hangi koşullarda elde etmişti?
Cevap vermesi gereken ilk şey, Yunan kadınları için hayatın nasıl olduğuydu. Gerçek şudur ki, kadınlar için yapacak çok iş ve bir o kadar da polis kent devletinde sayısız kısıtlama, yasak vardı. Kadınların medeni hakları yoktu, görevleri eve bakmak ve çocuklarını büyütmekle sınırlıydı. Kamusal yaşamdan dışlandılar ve evlerini sadece büyük partilere katılmak için terk ediyorlardı. Belki de durum Milet’te biraz farklıydı ve Atina’dakinden daha fazla özgürlüğe sahiptiler.
Kadın olmak, birisinin parçası olmak, birinin mülkiyeti olmak anlamına geliyordu; erkek ne kadar cesarete sahipse, o kadar çok kadına sahip olma hakkı vardı. Yani kadınlar bir tür “ödül” veya erkeğin erkekliğinin farkına varması olarak görülüyordu.
“Aşk, tıpkı din gibi halkın afyonu olmuştur. Biz severken, erkekler bize hükmeder.”
– Kate Millet
Miletli Aspasia’ya koyulan isimler
Aspasia, kadın olmanın yanı sıra başka bir etiketle yaşamak zorunda kaldı: yabancı olmak. Atinalılar için yabancılar, kadınlar gibi şehrin kararlarına katılamazlardı. Hikayemize konu olan kahramanımız, kendi şahsında her iki koşula da sahipti. Erkek egemenliğine dayanan bir toplumda iki farklı yönü vardı. Ancak, Aspasia örneğinde, yabancı olması nedeniyle Atinalılardan farklı bir eğitim geçmişine sahipti. Daha fazla özgür ve kültürlü bir toplumda yetişmişti.
Miletli Aspasia, hem kadın hem de yabancı olmasına rağmen kendisine verilen görevlere sadık kalmadı. Bunun yerine erkeklerle ilgili bazı görevleri yerine getirdi. Tarihçi Eva Cantarella, o zamanlar Yunanistan’da erkeklerin üç tür kadına sahip olabileceğine dikkat çeker: eş (çocuğunun annesi), cariye (cinsel ilişkiler) ve hetaira (zevk alma).
Bu sayede, Miletli Aspasia’nın bir etiketi daha olmuş oldu: hetaira. Aklınıza gelen ilk düşüncenin aksine bu etiket olumsuz bir anlam içermiyordu. Çünkü hetairalar gerçekten özgür olan tek kadınlardı. Dışarı çıkabiliyorlardı, erkeklerle birlikte ziyafetlere katılıyorlardı, hatta güçlü bir adam tarafından tutulacak kadar şanslılarsa “eve davetli” olurlardı. Bunlar, Atina’daki kadınlara yönelik koşulların istisnasıydı ve erkeklerin meşru eşleri açısından çok belirgin bir farkları vardı.
Hetairalar, eğitim açısından evli kadınların çok üstündeydi. Bu nedenle politikacılar ve filozoflar onları iyi sohbet edici olarak görürdü. Miletli Aspasia, birçok entelektüel ve önemli adamın güvenine sahip olduğu için fahişeler arasında özel bir yeri vardı.
Bu işi onun çok fazla eleştiri almasına neden oldu. Ancak onun bu mesleği o zamanın en önemli adamlarıyla, örneğin, omuz övme hizmetine sık sık gelen ve kendisini arkadaşlarına tavsiye eden Sokrates ile tanışmasına vesile olmuştu.
“Nasıl düşüneceğini bilen ama düşündüğünü nasıl ifade edeceğini bilmeyen, nasıl düşüneceğini bilmeyenlerle aynı seviyededir.”
– Perikles
Usta bir hitabet anlatıcısı
Hetairalar derin retorik veya hitabet eğitimi almıştı. Aspasia bir istisna değildi. Sokrates’in Aspasia’nın zekasından çok etkilendiği söylenir. Atina eğitiminin kadınlar için öngördüğüdar sınırların dışında çıkma özelliği ve kapasitesiyle bir kadın figürü olarak Platón’un dikkatini çekmişti.
Bu yeteneği sayesinde biraz tanınırlık kazandı ve sadece cinsellik için değil derin aşk duygusuyla Vali Perikles’in kalbini kazandı. Resmi eşinden ayrılıp, yabancı olması nedeniyle Aspasia’yı gayri meşru eşi veya cariyesi yaptığı söylenir.
Aristofanes gibi dönemin komedyenleri, Perikles’in konuşmalarını yazanın Aspasia olduğunu anlamış, kocasının politikalarını etkilemesi nedeniyle onu eleştiri yağmuruna tutmuştu. Örneğin Milet ve Samos arasındaki bir savaşta İyon şehri tercih edildi.
Perikles’in ölümünden sonra, kendisi sayesinde bir süre Atina’da önemli bir siyasi rol oynamayı başaran, sığır tüccarı, sıradan bir adam olan Lisicles’in sevgilisi oldu. Böylelikle, politik ilişkilerde yeteneğini ve sözle iktidara ulaşma etkisini gösteriyordu.
Konuşmaları hakkında neler biliyoruz?
Kadınların Antik Yunan’daki rolünü incelemek, hitabet konuşmalarını içeren kanıtların yokluğuyla yüzleşmek anlamına gelir. Bu nedenle, neredeyse her zaman diğer düşünürlerin anlattıklarını ve bazen de güvenilirliği şüpheli tanıklıkları dinleyerek, kadınların o zamanki yaşam tarzları hakkında bilgi edinebiliriz.
“Dil, kelime, iktidarın bir başka biçimidir, bize yasaklanmış olan pek çok şeyden biridir.”
– Victòria Sau
Retorik konuşmasının bir örneğinde, Ksenophon ve Filesia’ya, eşlerinden daha iyi olmaları durumunda komşularının kocalarını tercih edip etmeyeceklerini sorar. Her ikisi de cevap vermediğinde, “eğer ikisi de en iyi kocaya ve en iyi kadına sahip olmak istiyorsa, her ikisi de en iyi koca ve en iyi kadın olmak için çabalamalıdır ” diye cevap veriyor.
Burada kelimelerle insanları büyüleme açıkça belirtilmiştir. Bu retorik kompozisyon, mantıksal gerçeği ifade eden bir argüman değildir. Kulağa hoş gelen ve çiftlerin bir arada varoluşu için çaba sarf eden bir konuşmadır. Savaşta ölen insanlara ithafen Periklesin cenaze konuşmasında da benzer bir şey olmuştur. Aspasia, erdemli şeylerle erdemli olmayan şeyleri birbirine karıştırır.
Feminist Figür
Miletli Aspasia, Atina’da “iyi” ve “dürüst” bir eş olarak kabul edilen kadının geleneksel rolüne uymayan, M.Ö. 5. yüzyılda Yunanistan’da yaşamış en sembolik karakterlerinden biriydi. Kadının tek rolü, kocasının gölgesi olmak ve fark edilmemekti. Aspasia’nın çizdiği kadın modeli, MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısındaki çoğu Atinalı kadınınkiyle tezat oluşturuyordu.
Aspasia, Atina’da kültürel alanında önde gelen bir demokrasi figürüydü. Kadınların özgürleşmesinde temel bir rol oynamıştır. Genç Atinalılara verdiği derslerle, bu kadınların gelecekte kentin kamusal yaşamına dahil olmasının yanı sıra kadınların saygısını gizli bir şekilde haklı çıkardığı konuşmalarıyla öncülük etmiştir.
Bunu da kadınların da var olduğunu göstererek, kadınların tarihte ilk kez var olmalarını algılamamıza izin vererek Miletli Aspasia’nın Perikles’in Atina’sını yorumlama şekliyle ortaya koymuştur.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Calvo Martínez, J.L., (1995): “La mujer en la época helenística” en Hijas de Afrodita: la sexualidad femenina en los pueblos mediterráneos. Madrid, Ediciones Clásicas.
- Cantarella, E., (1991): La calamidad ambigua; Condición e imagen de la mujer en la antigüedad griega y romana. Madrid, Ediciones clásicas.
- Gleichauf, I., (2010): Mujeres filosofas en la historia: Desde la antigüedad hasta el siglo XXI. Barcelona, La Desclosa.
- González Suárez, A., (1992): Lo femenino de Platón. Madrid, Universidad Complutense, pp. 34-35.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.