Logo image
Logo image

Karşılaştırma Yapmanın Her Zaman Kötü Bir Yanı Vardır

3 dakika
Karşılaştırma Yapmanın Her Zaman Kötü Bir Yanı Vardır
Sergio De Dios González

Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González

Tarafından yazılmıştır Fátima Servián Franco
Son Güncelleme: 22 Aralık, 2022

Eğer gerçekten mutlu olmak istiyorsanız, geçmişte yaşadıklarınız ile şu anın arasında bir karşılaştırma yapmanın cazibesine kapılmayın. Her neyse, onlar, ironik olarak, takdir etmediğiniz anlar olacaklardır, çünkü onları sadece kafanızda var olan anılar ile karşılaştırma eğilimi gösterirsiniz. Başka bir deyişle, karşılaştırmalar yapmak yaşamınıza sadece acı katar, başka da bir getirisi olmaz. Yaşam odağınızı kaybetmek için, geçmişle bugünü karşılaştırmaktan daha etkili bir yol yoktur.

“O eski güzel günleri özlüyorum” gibi karşılaştırmalar, aldığımız riskleri özetliyor. Nörolog ve psikiyatrist Alan R-Hirsch’e göre, geçmişi birçok farklı örneğin bir kombinasyonu olarak hatırlıyoruz.

Hatırlama sürecinde, olumsuz duygular kaybolur. Ama hatırladığımız zaman, olumlu duyguları kendimize saklıyor, böylece geçmişi idealleştiriyoruz. Geçmişimizin güzel parçaları, her zaman şu anın üstüne çıkacaktır. Ve bu durum kesinlikle bu ön yargı nedeniyledir.

Büyümek için anılarımızla, tarihimizle bir hikaye yazmalıyız. Ancak, kendimizin orada sıkışıp kalmasına izin veremeyiz. Dün başınıza gelenler harika olabilir ama şimdiki zamanda yaşamaya devam etmezseniz, bütün o güzelliklerin hiçbir faydası olmaz. Eylemlerimizin, geri dönüşü olmayan bir yola girmesinin de bir manası olmaz. Aksine, yeni şeyler yaratmaya odaklanmalıyız.

Karşılaştırmanın alışkanlık haline geldiği bir dünyada – kendimizi birinden daha fazla veya daha az zeki, daha yakışıklı ya da daha çirkin, daha başarılı ya da daha vasat olarak sınıflandırmak – aşkın da kıyaslama yapmadığına inanmak kolay değildir.

Neden karşılaştırmalar yapıyoruz?

Festinger’in toplumsal karşılaştırma teorisine göre, belirsizlik gibi belirli durumun belirli özellikleri, karşılaştırmalar yapmada önemli bir motive edici faktördür. Bu sonuca, bütün sosyal karşılaştırmaları düzenleyen bir prensip izleyerek geldi: uygunluk.

Some figure

Bu teori, diğer insanlarla kıyaslama yoluyla elde ettiğimiz bilgileri kullanarak kendi görüşlerimizi ve yeteneklerimizi nasıl değerlendirdiğimizi açıklar. Böylece karşılaştırma yapmak, kendimizi değerlendirmemize olan ihtiyacımıza cevap verir.

Bunu yaparak, insanlarla etkileşimde bulunduğumuz bir durumda, özerkliğimizi ve kimliğimizi koruyabilir veya doğrulayabiliriz. Kendimizi başkalarından ayırabiliriz. Kimliklerimizin tehdit altında olduğunu düşündüğümüzde, olası çözümlerden biri karşılaştırmaları bir ölçek olarak kullanmaktır.

Kendimizi başkalarıyla karşılaştırıyoruz çünkü dünyadaki ya da bir gruptaki yerimizi bilmemiz gerekiyor. Örneğin, iki erkek kardeşi ele alalım. Biri çok çalışkan ve diğeri ise tembel. İkincisi, kimliğini korumak için, erkek kardeşini geçemeyeceğini bildiği için, muhtemelen spor gibi başka bir alana kayacaktır. Bu şekilde, erkek kardeşi ile kıyaslandığında dengeyi bulacaktır: biri diğerinden daha iyi değildir; onlar sadece iki farklı insandır.

Başarılarımızı diğerleriyle karşılaştırmamız gerekmiyor. Sadece kendimize bir soru sormalıyız: Elimden gelenin en iyisini yapabildim mi?

Karşılaştırma yapmak sizi sadece incitir

Kişisel özelliklerimize bağlı olarak, kendimizi başkaları ile yukarı veya aşağı yönde karşılaştırabiliriz. Kendimizi yükselişte olan diğer insanlarla karşılaştırdığımızda, bir dezavantajlı durumda olduğumuz karşılaştırmaları analiz ediyoruz. Öte yandan, aşağı doğru bir karşılaştırmada, avantajlı olduğumuz özellikleri analiz ediyoruz.

Aynı şey değildir: kendinizden üstün sayılan kişilerle karşılaştırmalar yapmak, daha aşağılayıcı olduğu düşünülen insanlarla kıyaslama yapmaktan daha hoş değildir. Bu, yukarı doğru karşılaştırmayı bir tehdit olarak algıladığımızdan kaynaklanabilir.

Some figure

Reklamlar ve pazarlama şirketleri, kendi reklamlarını yukarı doğru karşılaştırmalar yaparak, genellikle tüketicilerde memnuniyetsizlik yaratmaktadır. Ardından, memnuniyetsizlik, medyada dolaşan görüntülerin tüketilmesinde olumsuz etkilerine karşı bizi daha hassas bir hale getirmektedir. Daha yukarı seviyede karşılaştırmalar yapan kişilerin, örneğin, Photoshopped reklamlarından etkilenme riski daha yüksektir.

İnsanların karşılaştırmak için eşsiz bir yeteneği vardır. Bu büyük zihinsel yeteneğin, aynı zamanda hayatta büyük bir memnuniyetsizlik yaratabildiğini de unutmayın.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.