Hayatımızı Yöneten Değerler
İster beğenin ister beğenmeyin, insani değerlerin geri planda kaldığı bir dönemde yaşıyoruz. Dünyanın ve hayatımızın büyük bir kısmı güç ve para etrafında dönüyor. Bunun arkasındaki mantık çok fazla direnç yarattı, ancak hayatımızı yöneten değerler hala yerli yerindedir.
Çoğu zaman mevcut dünya mantığının mümkün olan tek mantık olduğunu varsayıyoruz. Ama bu aslında gerçek değil. Hayatımızı yöneten değerler üretim ve ticaretle ilgili olsa da, onları eleştirebiliriz ve onların bizi mutlak bir biçimde yönetmelerine izin vermeyebiliriz.
Bunun nedeni hayatımızı yöneten değerlerin önemli olmamaları değildir. Önemlilerdir. Mesele şu ki, bu değerlerin tek doğru olduğunu var sayarsak, sonunda bizi sınırlarlar. Bu üzgün ve memnuniyetsiz hissetmemize neden olur. Bu yüzden bu değerleri tanımlamak ve hayatımızın her alanını istila etmelerine izin vermemek önemlidir. Bu değerler bizi yönetir, ancak bizi mutlu etmez.
1. Verimlilik
Bugünün dünyası verimlilik talep ediyor. İnsanlar sürekli olarak edinimlerin önemi, hedeflerimiz ve başarılarımıza odaklanmanın gerekliliği hakkında konuşurlar. Bunda yanlış bir şey yok. Ancak doğru olmayan şey, bu fikirleri çok fazla düşünmektir. Verimliliğe aşırı değer vererek hayatımızın onun etrafında dönmesine müsaade etmemeliyiz.
Verimlilik, hayatımızı yöneten bir değerdir çünkü ekonominin güçlü kalmasına yardımcı olur. Şirketler verimli insanlar istiyor çünkü saflarında verimli bir insanın olması daha karlıdır. Verimlilik daha iyi iş performansı sağlar ve size şirketin hiyerarşisinde ayrıcalıklı bir yer sunar.
Ancak bu, insanlar hakkındaki en önemli şeyin verimlilikleri olduğu anlamına gelmez. Makine değiliz ve bu nedenle koşullara bağlı olarak verimliliğimiz değişkenlik gösteriyor. Bu bizi daha az değerli yapmaz.
2. Üretkenlik
Üretkenlik, üretme kabiliyetine sahip olduğumuz somut sonuçlarla ilgilidir. Üretken bir insan, diğerlerinden daha kısa sürede bir şeyler yapabilen bir kişidir. Bunun karşılığı olarak da üretkenlikleri nedeniyle daha fazla para ya da daha fazla fayda elde ediyorlar. Üretken bir insan “faydalı” olan kişidir. Bununla birlikte, bu “fayda” neredeyse her zaman ekonomik bir fayda olarak adlandırılır.
“Üretken insanlar”, “üretken yaşlar” veya “faydalı insanlar” vardır. Bahsetmediğimiz şey, insanların ürettikleri şeylerden çok daha fazla şey ifade ettikleridir. Başka insanların karlılığını artırmak için kullanılacak para kazanma makineleri olmadığımızı hatırlamamız gerekir. Sadece buna odaklanmak, bir kişinin öneminin ne kadar para kazandıklarına veya işlerinin kalitesine dayandığı anlamına gelir. Sadece hayatımızın bu alanlarına odaklanırsak, asla mutluluğu deneyimlemeyeceğiz demektir.
3. Nicelik
Bugünün toplumu özellikle nicelikle takıntılıdır. Her şey ölçülür ve “daha fazla” kelimesi çoğu insan için bir din haline gelmiştir. Sınırsız şeyler, hayaller veya hedefler açısından ölçülmez, ne kadar üretebileceğiniz veya biriktireceğiniz açısından ölçülür. “Çok fazla şey” başarırsak iyi bir gün geçiririz. “Çok fazla şey” başardığımız zaman iyi bir yıl geçiriyoruz. Bir insanın hayatı “birçok” hedefe ulaştığında takdir edilir.
Sahip olduğumuz veya ürettiğimiz malzeme miktarı konuyla ne kadar ilişkilidir? Genel olarak ekonomi açısından önemlidir. Nicelik tam da burada hayatımızı yöneten bir değer olur. Daha insani bir bakış açısına göre, nicelik nitelikle mücadele eder. Çok değerli bir şey elde ettiğimizde veya yaptığımızda elde ettiğimiz derin doyum duygusundan ödün verme pahasına çok şey yapılır, çok şey başarılır veya biriktirilir.
4. Hız
Hız, birçok alanda bir amaç haline gelmiştir. Her şeyin hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamanın “doğru olan” veya “en verimli olan” olduğu varsayılır. Fikir, daha az zamanda daha çok şey yapabilmektir. Bu yüzden bir mola vermek veya 5 dakika dinlenmek, bazı kişilerin endişe duymasına neden olur. Bir görevi tamamlamak için daha fazla zaman ayırmak onları sinirlendirir.
Hız, hayatımızı yöneten, ancak refahı sağlamayan bir başka değerdir. Nicelikte olduğu gibi, hız ile işler o kadar hızlı gerçekleşir ki, saatlerimizin kölesi olmuş gibi hissederiz. Hız iyi bir şey, ama buna takıntılı hale geldiğimizde değil. Hıza takıntılı olanlar, her anı gerçek manada deneyimleme yeteneklerini kaybediyorlar. Ayrıca bir sürecin her bir adımını deneyimlemenin anlamını ve önemini kavramakta da zorlanıyorlar.
Her ne kadar tüm bu hayatımızı yöneten değerler bugünün dünyasında önemli olsa da, anlamlarını kavramamız önemlidir. Sadece kültür bu değerlerin önemli olduğunu söylediği için onları pasif bir biçimde kabul etmemeliyiz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.