Girişken İnsanların Kullandığı 7 Hak
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Girişken insanların kullandığı haklar, kendilerine olan sadakatleri ve başkalarına duydukları saygıya dayanır. Temel bir duygusal zeka egzersizidir, gerçek kimliğimizi bulmak için kullandığımız bir şeydir. “Ben buyum. Düşündüğüm, istediğim ve hissettiğim bu,” demektir.
Roma İmparatorluğunda yaşamış ünlü tarihçi Tacitus der ki: “Hiçbir şey insanları nihayet istediğinizi düşünüp düşündüğünüzü söyleyebildiğiniz bir zamanda yaşamaktan daha mutlu kılamaz.” Ancak garip olan şey şu ki bugün kendimizi ifade etmek için pek çok imkâna sahip olmamıza rağmen bu konuda hiç de başarılı değiliz.
“Girişkenlik yaptığınız şey değil, kim olduğunuzdur.”
– Shakti Gawain
Bir an için düşünelim. Bugün agresif iletişim her yerde, ama pasif iletişimi de unutamayız. Her zaman dürüst değiliz ve her zaman kendi haklarımızı savunmuyoruz.
Agresif ve pasif arasındaki mükemmel dengeyi bulmak düşündüğümüzden daha zordur. Columbia Üniversitesi’nden psikolog Daniel Ames bunu ortaya koymuştur. Ona göre, çoğumuz konuyu hâlâ doğru kavrayamıyoruz. Herhangi bir bağlamda kendimizi ortaya koymanın ve hatta önderlik etmenin “agresif” olmayı gerektirdiğini düşünüyoruz.
Bu bir hata. Aslında en başarılı ve mutlu insanlar rahat, iddialı ve sezgisel bir kişiliğe sahiptir.
1. Girişken insanların kullandığı haklar: Düşüncelerini ve duygularını ifade etme
İddialı kişilerin kullandığı haklar bir gecede öğrenilmez. Hiç kimse bu dünyaya girişkenlikle programlanmış olarak giremez. Bu bize evimizde ve okulda öğretilmesi gereken bir şeydir ama her zaman doğru şekilde yapılmıyor ne yazık ki.
Düşüncelerinizi korku veya şiddete başvurmadan nasıl ifade edeceğinizi öğrenmek, her gün çaba harcamanızı gerektiren bir sanattır. Bu, yaşamın her alanında (okul, aile, arkadaşlar, iş, ilişkiler) irade ve özellikle farkındalık gerektirir. Duygularımızı, düşüncelerimizi, hislerimizi nasıl ileteceğimizi bilmemiz gerek…
2. Başkalarının onayına ihtiyaç duymama hakkı
Gençken hepimiz uyum sağlamaya ihtiyaç duymuşuzdur. Bu aşamada “hayatta kalma” mızın ve mutluluğumuzun buna bağlı olduğunu düşünürüz. Ancak olgunlaştıkça, hayatın bu şekilde yürümediğini anlarız. Uyum, her bir duruma uyan çok amaçlı bir araç olmanız gerektiği anlamına gelmez.
Tam tersine, esenlik, tutarlı olmak ve saygınlığımızı sürdürmekle kurulur. Tutarlılık ise kişinin düşündüğü ve söylediği, hissettiği ve yaptığı arasında bir denge kurarak elde edilir. Bu nedenle, tüm dünyayı saplantılı bir şekilde incelemeye ve eylemlerimizin ve görüşlerimizin herkesin beklentilerini karşıladığından emin olmak için çaba sarfetmeye gerek yoktur.
3. Başkaları için sorumluluk almama hakkı
İddialı insanlar, başkalarının söyledikleri, yaptıkları, düşündükleri veya ihtiyaç duydukları her şeyden sorumlu olmama hakkını da kullanırlar. Kendimiz için sorumluluk alacağız, ama kendi psikolojik alanımız ötesindeki hiçbir şey bizim işimiz değildir.
4. Hata yapma hakkı
Hepimizin sahip olduğu bir başka hak da hata yapma hakkıdır. Yanılmaz olmamız gerektiğini kim söylüyor? Hiçbirimiz hatasız değiliz.Gerektiği kadar hata yapma özgürlüğüne sahibiz Dolayısıyla, hatalarımızdan ders almak ve bir dahaki sefere daha iyisini yapmak bizim için bir zorunluluktur.
5. “Bilmiyorum” deme hakkı
Bilmemek bir suç değildir. Bu, kimsenin onuruna yönelik bir saldırı da değildir. “bilmiyorum” demek, etkisiz olduğunuz anlamına gelmez. Sonuçta, öğrenmek, cehaletinizi kabul etmekle başlar. Bir şeyi bilmediğimizi yüksek sesle söylemek, bize daha iyi olma fırsatını verir. Bu nedenle, bilmediğimiz şeyleri sormak ve bilenlerden öğrenmekten çekinmeyelim.
6. Fikrinizi değiştirme hakkı
“Ama hoşuna gittiğini söylemedin mi? Anlaştık demedin mi? ”
Hepimiz bu durumu yaşamışızdır. Artık hayatı neden farklı gördüğünüzü anlamayan biriyle konuşuyorsunuz. Zihninizi değiştirmenin her zaman istikrarsızlık veya tutarsızlık anlamına gelmediğini anlayın. İnsanlar olgunlaşır ve büyümek yeni bakış açıları edinmek demektir.
7. Kendimizle gurur duyma hakkı
Başarılarımızı, hayallerimizi ve hatta varoluşumuzu kutlama hakkına en çok sahip olan kişi yine biziz. Kim olduğumuzu takdir etmek hayatı kutlamanın bir parçasıdır. Her birimiz değerli bir armağanız, her zaman böyle düşünmüyor olsak da kendimizle gurur duymak da hakkımızdır.
Kendimize ne kadar değerli olduğumuzu söylemek ve kendimizle olumlu sözler kullanarak konuşmak, bir kibir ya da bencillik eylemi değildir. aksine bir tevazu hareketidir. Bu nedenle, her gün aynada yansımasını gördüğünüz o kişinin her bir hücresini sevmekten korkmayın.
Sonuç olarak, girişken insanların kullandığı bu haklar, sağlığınız ve ruh sağlığınız için güçlü araçlardır. Onları kullanalım. Kendimize ve başkalarına saygı duyalım.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.