Ergenlik Kaygısı - Efsane mi Gerçek mi?
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Ergenlik kaygısı, hepimizin bir dereceye kadar deneyimlediği bir şeydir. Aslında o kadar da kötü bir şey değildir, ancak hayatın bu çok özel aşamasını kesinlikle benzersiz kılan bir faktördür.
Ergenlik, çocukluk ve yetişkinlik arasındaki süreci ifade eden bir gelişim dönemidir. Tartışmasız çoğu insan için de oldukça zor bir aşamadır.
Ergenlik dönemi, oldukça uzun bir dönemdir. Bu dönemin tam olarak ne kadar süreceği, kişiden kişiye göre biraz değişir, ancak genellikle 13 yaşından 19 yaş sonrasına kadar uzanır. Aşağıda da göreceğimiz gibi, bu bir geçiş aşamasıdır.
Bu konuyla ilgili oldukça açık bir biçimde görünen şey, ergenlerin artık çocuk olmadıkları, ancak yetişkin de olmadıklarıdır. Ergenler, her gün kendilerini etkileyen birçok fiziksel, sosyal ve psikolojik değişiklikle yüzleşmek zorundadırlar.
Ergenlik yılları yetişkinliğe geçişi temsil eder
Geçiş kavramını değerlendirmenin birçok farklı yolu vardır. Ergenliğin evrensel bir deneyim olduğu gerçeği, onun neden geçiş olarak adlandırılması gerektiğini de ortaya koyuyor.
Geçişlerin farklı özellikleri vardır. Bu geçiş bir yandan da şu anlama gelir:
- Geleceğin coşkulu bir beklentisi.
- Geride bıraktığınız aşama için bir kayıp hissi.
- Gelecekle ilgili endişe.
- Psikolojik anlamda önemli bir yeniden düzen kurma dönemi.
- Geçiş sırasındaki sosyal konumunuzla ilgili belirsizlik.
Tüm bu özellikler, gençlik yıllarında şaşırtıcı bir şekilde hep birlikte olacak şekilde mevcuttur. Yetişkinlik fikri gençleri cezbeder. Gençler yetişkin olmanın getirdiği özgürlüğü ve fırsatları istiyor olacaklardır. Aynı zamanda çocukluklarını geride bıraktıkları için de üzülürler.
Sonuçta, her gencin içinde dışarı çıkmak için savaşan bir çocuk vardır. Gençler bundan sonra ne olacağı konusunda da endişelenirler. Bu nedenle bu makale de, gençlerin bu tür endişelerine adanmıştır.
Psikolojik anlamda yeniden düzen kurma
Çalışılan işler, yaşam koşulları ve ilişkiler havada öylece asılı durmakta olduğundan, gençlerin gelecekten korkmaları hiç de şaşırtıcı değildir.
Gençler önemli bir psikolojik uyum sürecinden geçerler. Bu psikolojik anlamda yeniden düzen kurma dönemi, bir gencin hayatının her yönünü etkiler. Bu dönem içerisinde, onların durumu da aileleri, arkadaşları ve çevrelerindeki diğer yetişkinler ile değişir. Sadece bu da değil, kendi kimlikleri de değişmekte olacaktır.
Bu nedenle ergenliği bir geçiş olarak kabul etmek mantıklıdır. Gençler de bu aşamada birçok anlamlı kilometre taşına ulaşırlar.
Ergenlik kaygısı ve kimlik
Genç yetişkinlerin kendilerini anlama ve algılama biçimleri, daha sonra yaşam içerisinde başlarına gelen olaylara nasıl tepki verecekleri üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Ergenlik döneminde, gençler temel bir ikilemden geçer. Kim olduklarını anlarken başkalarının beklentilerini karşılamaları gerektiğine de inanırlar.
Ergenlik dönemindeki gençler, aynı zamanda, kim olduklarını ve kendilerini nasıl tanımladıklarını belirlemekte zorlanırlar. Kişi olarak kim olduklarını tanımlayacak kararlar vermeleri gerekiyordur. Bir genç, kim olduğunu anlamaya çalışmazsa, kişiliksizleşme (depersonalizasyon) bozukluğu durumu da yaşayabilir.
Olgunlaşmamış düşünce süreci
Pek çok yönden, bir ergenin düşünce süreci garip bir şekilde olgunlaşmamış olacaktır. Yetişkinlere karşı kaba olabilirler, her gün ne giyeceklerine karar vermekte zorlanabilirler ve çoğu zaman dünya onların etrafında dönüyormuş gibi davranırlar.
Psikolog David Elkind’e göre, olgunlaşmamış düşünce süreçleri en az altı karakteristik şekilde kendini gösterir:
- İdealizm ve eleştirel karakter: Gençler ideal bir dünya hayal ettiklerinden, gerçek dünyanın hayal ettiklerinden ne kadar uzakta olduğunu anladıklarında yetişkinleri suçlarlar.
- Tartışma eğilimi: Gençler her zaman yeni resmi akıl yürütme becerilerini test etmek ve sergilemek için bir fırsat ararlar.
- Kararsızlık: Gençler aynı anda birçok farklı alternatifi akıllarında tutabilirler. Deneyimsizdirler ve sonuç olarak etkili karar verme stratejilerinden yoksundurlar.
- Görünen ikiyüzlülük: Genç yetişkinler genellikle hedeflerin ifadesi ile onlara ulaşmak için gerçekten yapmanız gereken fedakarlıklar arasındaki farkı fark etmezler.
- Öz farkındalık: Ergenlik döneminde gençler kendi düşüncelerini ve diğer insanların düşüncelerini anlayabilirler. Yine de, genellikle başkalarının da kendileriyle aynı şeyi düşündüklerini zannederler.
- Özel ve yenilmez olduklarını varsaymaları: Gençler özel olduklarına, deneyimlerinin benzersiz olduğuna ve dünyanın geri kalanını yöneten kurallara tabi olmadıklarına inanırlar.
Ergenlik kaygısı bir gerçekliktir
Bu bilgiler ışığında, ergenlik endişesi hakkında neden bu kadar çok şey duyduğumuzu anlamak daha kolay olacaktır. Ergenlik kaygısı bir efsane değil, bir gerçekliktir. Ergenlik, getirdiği tüm belirsizliklerle birlikte yetişkinliğe geçişi temsil eder. Dahası, bir gencin düşünce süreci, bu dönem içerisinde henüz olgunlaşmamıştır ve kim olduklarını keşfetmemişlerdir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.