Duygusal Bağımlılığı Eğitimle Önlemek
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Deneyimlediğimiz zaman ya da maruz kalıp potansiyel acılarla ilişkilendirdiğimizde, bağımlılığın bir sorun olduğunu fark ediyoruz. Peki, insanları duygusal bağımlılığı önlemek için eğitmek mümkün mü? Eğitim yoluyla toksik ilişkilere engel olabilir miyiz?
İnsanlar doğal olarak bağımlıdır. Bağımlı olarak dünyaya gelir. Bununla birlikte, duygusal bağımlılık, ondan muzdarip olan kişiye büyük sıkıntılar yaratan psikolojik bir durumdur.
Sosyal varlıklar olarak birbirimize ihtiyaç duyarız. İletişim, işbirliği ve değiş tokuş isteriz. Güçlerimizi birleştirip bir şeyler inşa ederiz. Yine de, durum her zaman böyle değildir. Birilerine yakın olduğumuz zamanlar vardır ki, bazen bu ilişkinin bize zarar verdiğini bilsek bile içinde kalma ihtiyacı hissederiz.
Bir bütün olmadığınızı kim söyledi?
Medya, oyunlar, doğru olmayan sorular, peri masalları, gelenekler, kötü tavsiyeler… Tüm bunlar bize, kendimizi tamamlanmış hissetmek için romantik bir ilişki kurmamız gerektiğini söylüyor. Eğer kuramazsak, o zaman nasıl tamam oluruz?
Bağımlı ilişkileri teşvik eden bir toplumda yaşadığımız bir sır değil. Oysa tüm bunlar, romantik bir ilişki içinde olmanın nihai gayesini tersine çevirir: sevgisiz ve birbirine ihtiyaç duymadan birileriyle birlikte olmak.
Ne yazık ki, acı çekiyorsak veya daha önceden çektiysek ya da sevdiklerimizin acısına tanıklık ediyorsak duygusal bağlardan kaçınmaya çalışırız.
Duygusal bağımlılığı önlemede eğitimin rolü
Çocukluk çağında kazanılan deneyimler, ilişki kurmaktan kaçınmak söz konusu olunca iyi birer referanstır. Kendisine ve çevresindekiler için doğru olan bir şekilde sevilmeyi öğrenememiş bir çocuk, büyük olasılıkla, bir yetişkin olduğunda kendini kaybolmuş hissedecek ve yanlış yollarla sevilmeye devam edecektir.
Kendi duygularını yönetebilen ebeveynlerle yetişen çocukların aynı konuda daha yetenekli olmaları muhtemeldir. Bu anlamda, duygusal bağımlılığı önlemek için eğitmek sağlıklı olmanın yanı sıra aynı zamanda mümkündür.
Erken yaşlardan itibaren teşvik edilmezse, çocukların bağımsız birer yetişkin olmasını beklemek gerçekçi değildir. Bir bebek doğduğunda tamamen ebeveynlerine bağımlıdır. Bununla birlikte, bunu takip eden özerklik aldıkları eğitime göre değişir.
Duygusal bağımlılığı önlemek için nasıl eğitmeli?
Psikanalist John Bowlby, bebek ve ebeveynleri arasında geliştirilen duygusal bağı açıklamak için bağlanma teorisini formüle etti. Bu yazar, bağlanma tarzının çocukluk döneminde oluşmaya başladığını ancak biçimlenmesinin hayatımız boyunca devam ettiğini iddia ediyor.
Çocukların ebeveynleriyle kurduğu bağlantının türü, duygusal gelişimlerinin temelini oluşturur.
Bu nedenle, çocukluğun ilk yıllarında güvenli bir bağlantıyı teşvik etmek, bağımlılık aracılığıyla türeyen toksik ilişkilerden uzak durmanın anahtarı olacaktır. Bu bağ, küçüklerin, dünyayı ve onun karmaşık yönlerini kendi başlarına keşfetmenin, ebeveynlerinin sevgisi, güveni ve korumasıyla bir arada olduğunu öğrenecekleri yer olacaktır.
Çocuklarda duygusal bağımlılığı önlemek için kurallar
- Şefkat gösterin. Söz ve eylemler aracılığıyla sevgiyi ifade etmek, çocuğa sevildiğin hissettirir. Korunmaya ihtiyaç duyduklarında sığınacakları bir yer olduğunu anlama ve keşfetme yetisini ancak bu şekilde kazanabilirler.
- Duygularınızı ifade edin. Ne hissettiğimizi ve neden bu şekilde hissettiğimizi ifade etmek, çocukların empati yeteneği geliştirmelerine olanak tanır. Ayrıca, bu şekilde, duyguların insan doğasının bir parçası olduğunu, üzgün ya da kızgın hissetmenin yanlış bir şey olmadığını anlarlar. Bir insanın ne hissettiğini tanımlayabilmek, insana kendini daha iyi anlamayı ve davranışlarını kontrol etmeyi sağlar. Eski inançların aksine, çocuklarda başarı yalnızca akıldan değil duygusal zekadan da kaynaklanmaktadır.
- Ulaşılabilir olun. Çocuğun ihtiyaçlarına dikkat etmiyorsanız ya da onunla oyun oynamıyorsanız, çocukla geçirdiğiniz zamanın bir faydası yoktur. Çocukların, ebeveynlerinin ulaşılabilir ve ihtiyaçlarının farkında olmasına ihtiyacı vardır.
Dayanıklı çocuklar yetiştirmek için ilkeler
- Özerkliği ve kendi başına karar vermeyi teşvik edin. Çocukları kendi kararlarını vermeleri için teşvik etmek, kendi yargılarına güvenmelerine yardımcı olur. Merak duygularını ve problem çözme yeteneklerini desteklemek, onları daha yetenekli ve güvenli hissettirecektir.
- Güvenlik ve güven sağlayın. Çocukların katettikleri ilerlemeleri ödüllendirir ve yeni projelerinde onları desteklersek eğer, kendileri hakkında olumlu bir algı oluştururlar. Çocukların kendilerini yetkin hissetmelerine olanak sağlamanın yolu budur. Buna ek olarak, başarısız olduklarında onların yanında olursanız, yeniden denemek adına ihtiyaç duydukları güveni onlara sunar ve azim duygusunu teşvik edersiniz.
- Kendinize iyi bakın. Başkalarının bakımı uğruna kendinizi ihmal etmeyin. Bu dengeyi bulmak ve yansıtmak, çocuklara, endişelenecek ilk şeyin kendi ihtiyaçları olduğunu göstermek için uygun bir yöntemdir. Ebeveynlerin zevk aldıkları aktivitelerden vazgeçtiklerini görmek nadir karşılaşılan bir şey değildir. Birçok ebeveyn, kendilerine vakit ayırmanın iyi bir ebeveyn olmakla uyumlu olmadığına inanıp bu yaptıklarında kendilerini suçlu hisseder. Bu durumun farkında olmak çok önemlidir. Ebeveynlerin çocuklarına duyduğu duygusal bağımlılığın, daha sonraları onarılması zor olan olumsuz sonuçlar ürettiğini kanıtlayan çok sayıda çalışma mevcuttur.
Çocukları eğitenlerin onlar için doğrudan bir örnek olduğunu anladığımız noktada, çocuk için doğru bir rol modeline sahip olmanın taşıdığı önem gayet açıktır. Duygusal olarak bağımlı olmayan çocukları eğitmek istiyorsak eğer, onlara kendilerini tanımalarını, sevmelerini ve değer vermelerini öğretmeliyiz. Belki de kendimizi daha fazla anlamalı, sevmeli ve kendimize daha fazla değer vermeliyiz. Ve bu, yetenekli ve bütün bir birey olduğumuzu hatırlamamıza yardımcı olur. Ancak bu şekilde çocuklarımıza ihtiyaç ve sevgi arasındaki farkı öğretebiliriz.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Bretherton, I. (1992). The Origins of Attachment Theory: John Bowlby and Mary Ainsworth. Developmental Psychology. https://doi.org/10.1037/0012-1649.28.5.759
- Parkes, C. M. (1995). Reviews: John Bowlby and Attachment Theory. Bereavement Care. https://doi.org/10.1080/02682629508657361
- Stevenson-Hinde, J. (2007). Attachment theory and John Bowlby: Some reflections. In Attachment and Human Development. https://doi.org/10.1080/14616730701711540
- Bowlby, J. (1969). Attachment and loss Vol. 1. Attachment. https://doi.org/10.1177/000306518403200125
- Moneta C., M. E. (2014). Apego y pérdida: Redescubriendo a John Bowlby. Revista Chilena de Pediatria. https://doi.org/10.4067/S0370-41062014000300001
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.