Çocuklar Neden Yetişkinleri Taklit Ederler?
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
İyi de olsa kötü de olsa, çocuklar yetişkinleri taklit ederler. Neredeyse biz farkına varmadan, küçük gözleri bize odaklanır ve bizleri inceler, davranışlarımız üzerinde çalışır, jestlerimizi kopyalar ve kelimelerimizi, ifadelerimizi, hatta rollerimizi içselleştirir. Çocukların asla ebeveynlerinin tam kopyaları olmayacaklarını biliyoruz; ancak, onların üzerinde bıraktığımız etki belirleyicidir.
Bu, gelişim psikolojisi alanında her zaman açık olmuş olan bir şeydir. Örneğin sosyal öğrenme alanında tanınmış bir psikolog olan Albert Bandura, bu konudaki kilit kavramlardan bir tanesi olan “modelleme” üzerine kapsamlı bir şekilde yazmıştır. Ona göre insanlar etraflarında gördükleri davranışları, büyürlerken etraflarında olmuş ya da etkileşime girdikleri sosyal modelleri taklit ederek öğrenirler.
Çocuklar sadece ebeveynlerini taklit etmezler. Hepimizin iyi bir şekilde bildiği gibi çocuklar sadece izole senaryolar yaşamazlar. Günümüzde, daha önceki herhangi bir zamanda olduğundan çok daha fazla sosyal uyarana ve hatta evlerinin ya da okullarının dışında “modellere” sahipler. Ayrıca televizyonu ve çok küçük bir yaştan itibaren kullandıkları yeni teknolojileri de unutamayız.
Gördükleri, duydukları ve etraflarında olan her şey onları etkiler. Biz yetişkinler çocukların taklit ettikleri, ve onların davranışlarını, hatta dünyayı anlama şekillerini etkileyecek olan karakterleri içeren geniş karakter tiyatrosunu oluştururuz. Yazının devamında bu konudan daha fazla bahsedeceğiz.
Çocuklar Neden Yetişkinleri Taklit Eder?
Çocukların yetişkinleri taklit ettiklerini biliyoruz, ancak bunu neden yapıyorlar? Zürih Üniversitesinden gelişimsel psikolog Moritz Daum ilginç bir şeye dikkat çekmiştir. İnsanlardaki (ve diğer hayvanlardaki) neredeyse içgüdüsel davranış öğrenmekten fazlasına hizmet eder: taklit etmek ayrıca bir aidiyet duygusu yaratır ve insanların kendilerini grupların bir parçası olarak tanımlamalarına yardımcı olur.
O zaman, çocuklar gerçekten gördükleri her şeyi taklit etme eğilimine sahip süngerler gibi midirler? Ayrıca, hangi yaşta etraflarındaki şeyleri onları modelleyebilecek kadar fark etmeye başlarlar? Hadi buna bir göz atalım.
Çocuklar Yetişkinleri Taklit Etmeye Ne Zaman Başlar?
Taklit etme davranışının doğumdan kısa bir süre sonra başladığını biliyoruz. Bazen yeni doğan bebekler dil çıkarmak gibi yüz hareketlerini kopyalarlar. Ancak, bu süreç bebek bir yaşını geçene kadar güvenilir bir şekilde olgunlaşmaz.
Altı aylık bebekler halihazırda kasıtlı davranışları anlarlar. Peki bu ne demek? Örneğin, bebek annesinin ya da babasının onu kucağına almak için yaklaştığını gördüğünde iyi hisseder. Günlük rutinleri hakkında hoş olan ve olmayan şeyleri anlarlar. Bunların tamamı kalıpları ve davranışları tanımaları ve belirli eylemlerden sonra başka eylemlerin geldiğini anlamaları için bir temel oluşturur.
19 ila 24 ay arasında çocuklar başkalarında gördükleri pek çok şeyi kopyalamaya başlarlar. Ebeveynlerini, büyük kardeşlerini, ve televizyonda görebildikleri şeyleri taklit ederler. Bunu öğrenmek için, ancak aynı zamanda diğerleri ile aynı olmak ve bir sosyal grubun parçası olduklarını hissetmek için de yaparlar.
Çocuklar Kimi ve Neyi Taklit Edeceklerini Seçerler Mi?
Çocuklar sadece taklit etmek uğruna mı taklit eder, yoksa kopyaladıkları kişiyi seçme eğiliminde midirler sorusuna gelmeden önce, belirli uyaranların onlar için daha çekici olduğunu bilmek ilginç olacaktır. Bir çocuğun hem yetişkinler hem de kendisi ile aynı yaşta çocuklar ile çevrili olduğunda akranlarının davranışlarını taklit etme eğiliminde olduğu keşfedilmiştir. Çocukların ayna nöronları, kendilerine benzer özellikleri olan biri ile olduklarında çok daha güçlü bir şekilde aktive olurlar.
Bir çocuğun somut bir şey öğrenmesi gerektiğinde çocuk yetişkinlere gidecektir. Bu prensip Lev Vygotsky’nin yaklaşık gelişim alanı teorisine uyar. Diğer bir deyişle, çocuk bilir ki yeterli destek ile başka bir seviyeye, daha büyük bir yetenek aşamasına ulaşabilecektir. Ancak bunu yapmak için “uzman modellere”, yetişkinlere, ihtiyacı vardır.
Başka bir ayrıntı da kesinlikle ilgi çekici olacaktır. Dr. Victoria South tarafından Londra Üniversitesinde yapılan bir çalışmaya göre 18 aylık çocuklar birkaç kere tekrarlanan tanıdık şeyleri taklit etme eğilimindedir. Davranışların yanında dil için de bu durum geçerlidir. Gerçekten de, iletişimsel süreçlerin gelişme yolu tam olarak budur.
Çocuklar Taklidini Yapıyor Oldukları Kişinin Uygun Olup Olmadığını Bilmezler
Yale Üniversitesinde yapılan bir çalışmadan çıkan bazı bulgular son derece belirgindir. Yazar Derek Lions çocukların hayatlarının somut bir döneminde yetişkinleri aşırı ve mimetik bir şekilde taklit ettiğini göstermiştir. Bu “aşırı taklit” durumu ilk beş yıl sırasında gerçekleşir. Bu, çocukların, yetişkinlerin söyledikleri ve yaptıkları şeylerin uygun, faydalı veya ahlaki olup olmadığını anlamak için karmaşık ölçütlere ya da düşünce süreçlerine sahip olmadıkları anlamına gelir.
Bu çalışma sırasında bir deney yapılmıştır. Bu çalışmada bir grup yetişkin bazı üç yaşındaki çocuklara bir kutuyu nasıl açacaklarını göstermiştir. Bunu yapma şekilleri öyle karmaşıktır, ve tamamen işe yaramaz ve neredeyse saçma olan o kadar fazla adım eklemişlerdir ki, kutuyu açmaları çok uzun bir zaman almıştır.
Çocuklar bunu kendileri denediğinde, işe yaramaz olanlar da dahil olmak üzere yetişkinlerin yaptığı adımların her birini kopyalamışlardır.
Aynı deney aynı yaştaki başka bir çocuk grubunda da yapılmıştır, çocuklar aynı şeyi yapmaya davet edilmiştir ancak öncesinde bunun bir örneğini görmemişlerdir. Çocuklar problemi fazladan hiçbir adım olmadan çözmüşlerdir.
Tüm bu gerçekler bizim sezgimizi desteklemektedir. Çocuklar çevrelerindeki her şeyi gözlemleyerek öğrenirler, ancak özellikle anne ve babalarına dikkat ederler. İyi bir rol modeli olmak büyük bir sorumluluktur, ve hatta en büyük sorumluluk bile olabilir.
Bizden iyi ve kötüyü öğrenecekler, ve her yetişkin, gelişimlerinin önceden belirlenmiş bir süresi boyunca kendilerini gördükleri bir ayna olacak. Bundan dolayı, kendi davranışlarımızın – her hareketin, her kelimenin – çocuklarımızın mutluluk ve esenliğe gitmesi için bir başlangıç noktası görevi gördüğünden emin olmalıyız.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Southgate, V., Chevallier, C., & Csibra, G. (2009). Sensitivity to communicative relevance tells young children what to imitate. Developmental Science, 12(6), 1013–1019. https://doi.org/10.1111/j.1467-7687.2009.00861.x
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.