Logo image
Logo image

Aşkın Üç Hali: Bütüncül Bir Aşk

6 dakika
Gelin bugün her şeyin aslında temelinde sevgilini olduğu, aşkın üç haline değinelim: Eros, Ágape ve Philia. Eros, Ágape ve Philia. Ayrıntıları yazımızın devamında.
Aşkın Üç Hali: Bütüncül Bir Aşk
Gema Sánchez Cuevas

Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas

Tarafından yazılmıştır Cristina Calle Guisado
Son Güncelleme: 22 Aralık, 2022

Psikolog Robert Sternberg ve Walter Riso gibi bazı yazarlar, bir çift ilişkisinde tam sevginin bileşenlerinin neler olduğu konusunda bir teori oluşturdular ve aşkın üç hali olduğunu kabul ettiler. Bunlar; fiziksel çekim, bağlılık ve yakınlık.

Bu bileşenlerden birinin veya diğerlerinin ortaya çıkması, iki kişi arasındaki bağlantının türü ile doğru orantılıdır. Bu nedenle aşk, fiziksel, zihinsel ve duygusal düzeyde değişiklik gösterir. Her yazar bu üç bileşeni farklı adlandırsa da, bu üç bileşen aslında aynı kavramı ifade eder. Sternberg samimiyet, tutku ve bağlılıktan bahsederken; Walter Riso, bize Eros, Agape ve Philia’dan bahseder. Konuyu biraz daha derine indirgeyelim.

“Bize acı çektirmekten çok huzura yaklaştıran eksiksiz, sağlıklı ve ödüllendirici bir aşk, aşkın üç halinin gerektirir: Arzu (Eros), arkadaşlık (Philia) ve sevgi (Agape).”

– Walter Riso

Aşkın başlangıcı

Aşkı zorlayamayız. Benzerlik ve yakınlık ya da komşuluk yanında fiziksel bir bileşen gerektiren iki kişi arasında oluşan bir çekimle başlar. Eğer birine aşık olursak, ya da bu biri “biz” isek doğal bir eğilim göstererek o kişiye şefkat duyarız ve onla zamanımızı paylaşırız. Ancak bunu başarmak için aynı anlayış seviyesine sahip olmak, farklı olmaktan çok birbirine benzemek gerekir. Bazı önemli açılardan, bu bazen olurken bazen de dolmaz.

Some figure

İlişki kurduğumuz diğer kişiyle farklı düzeylerdeki bağlantı ne kadar büyük olursa, ilişkinin devam etme şansı o kadar artar. En iyi durumda, bu, ilişkinin üyesi her iki kişinin de bütüncül, sağlıklı ve ödüllendirici bir aşk oluşturarak aşkın üç halinde kendilerini gelişmelerine izin verir: fiziksel, duygusal ve entelektüel.

Yazımızın devamında aşkı açıklayan bu iki teoriyi ve bileşenlerini derinlemesine inceleyeceğiz.

Sternberg’in  üçgen aşk teorisi

Psikolog Robert Sternberg’in üçgen aşk teorisine göre bu duygu canlı ve değişkendir. Bunu, üç unsurun farklı kombinasyonları olarak açıklanabilecek farklı formlarda veya aşamalarda bulabiliriz: samimiyet, tutku ve bağlılık.

Her bir bileşenin ortaya çıkma derecesine bakılmaksızın, üçü de bütüncül bir aşktan söz etmek için gereklidir. Bununla birlikte, yalnızca bazılarının veya hatta yalnızca birinin var olduğu başka türden ilişkiler de vardır.

Ayrıca, Sternberg’e göre bütüncül bir aşkı sürdürmeye devam etmek, ona ulaşmaktan çok daha zor olabilir. Bunu başarmak için sevginin bileşenlerini eyleme dönüştürmenin önemini vurgular.

“Dile getirilmedikçe, en büyük aşklar bile ölebilir.”

– Robert Sternberg

1. Samimiyet

Samimiyet; verme, alma, paylaşma arzusunu ifade eder… İnsanlar arasında yakınlığı teşvik eden, onlarla birlikte vakit geçirmeye ve kişisel veya özel şeyleri açığa çıkarmaya sevk eden tüm duyguları kapsayan bir kavramdır.

Genel olarak, bir bağın oluşmasını destekleyen tüm bu duygularla ilgilidir. Diğer kişiye güvenmemizi sağlayan, açılmamıza ve kendimiz olmamıza izin veren şeydir.

Samimiyetin kaynağı, kendimizi olduğumuz gibi göstermeye başladığımızda ortaya çıkar. Bu hem diğer kişiye güven duymamıza hem de bize gösterdikleri kabullenmeye bağlıdır. Genel olarak, samimiyet mutluluk hissinin oluşmasını ve diğer kişideki mutluluk duygusunu geliştirme arzusunu teşvik etmemizi sağlar.

“En güçlü aşk, kırılganlığını gösterebilen aşktır.”

– Paulo Coelho

2. Tutku

Tutku, diğer insanla sürekli birlikte olmanın şiddetli arzusudur. Psikolojik uyarılmanın eşlik ettiği şiddetli cinsel istek, romantik arzuya dönüşür. Tutku “ilişkinin kıvılcımıdır”, diğer kişiye karşı fiziksel çekim ve arzu hissetmektir. Tutku olmadan, çoğu durumda romantik bir ilişkiden gerçekten bahsedemezsiniz: daha çok bir arkadaşlık olur.

Tutku samimiyetle ilişkilendirilebilir, ancak her zaman durum böyle değildir. Tek başına bile heyecan vericidir, ancak bütüncül bir aşk için kalıcı bir ilişki kurmak yeterli değildir. Bununla birlikte, hem tutku hem de cinsel yakınlık ilişkinin anahtardır.

“Tutku en hızlı gelişen ve en hızlı kaybolan olandır. Yakınlık daha yavaş gelişir ve bağlılık daha da yavaş yavaş gelişir.”

– Robert Sternberg

3. Bağlılık

Bağlılık, başka bir kişiyi sevme ve bu sözü tutma kararını içerir. Genel olarak, uzun vadeli bir yaklaşımla ilişkilidir. Bu karar pratikte uygulandığında, yaşam planlarını paylaşmaya ve bir aile kurmaya götürür. Yani hayati bir projeyi birlikte inşa etmekle eşdeğerdir.

Bağlılık; sadakat, sadık olma ve sorumlulukla yansıtılır. Bütüncül bir sevginin romantik ilişkilerinin dengeleyici bileşenidir. İlk tutku azaldığında, samimiyet aynı kaldığında veya arttığında, azalabilir, hatta
tamamen kaybolabilir.

Some figure

Walter Riso’nun bütüncül aşkının üç hali

Walter Riso’ya göre, eksiksiz, değerli ve mutluluk veren bir aşka sahip bir çift, aşkın üç halinin bir arada olmasını sağlamalıdır: cinsel arzu (Eros), hassasiyet (Agape) ve arkadaşlık (Philia). Bu bileşenlerin her biri, gerçek aşk olarak bildiğimiz şeyin önemli bir parçasıdır ve fiziksel çekiciliğin ortaya çıkmasında ve sonraki yakınlık gelişiminde önemli bir rol oynar.

1. Eros

Eros, başkasına karşı çekim hissetme, cinsel olarak arzulama, sahiplenme, sevdalanma, tutkulu aşk duymadır. Bu öğedeki en önemli şey özlem duyan, imrenen, talep eden, arzulayan kişinin KENDİSİNİN olmasıdır. Diğer kişi, SİZ, özne olmak için yeterli değilsinizdir. “Sana sahip olmak istiyorum”, “Seni kendime istiyorum” anlamına gelen, sevginin en bencil yönüdür.

Eros bileşeni doğası gereği çelişkili ve ikilidir: Bizi bir anda cennete çıkarır ve bir anda ise cehennemin derinliklerine sokar. Delilik ve kendini kontrol edememe ile ilgili olan aşkın acı verici yönüdür. Yine de onsuz yapamayız, çünkü arzu herhangi bir ilişkinin yaşam enerjisidir.

Eros, sevdiğimizi idealleştirmemizden, hatalarını görmezden gelmemizden ve bir başka insanı tamamen sevebileceğimizden de sorumludur.

“İyi bir ilişkinin %80’i Eros’tan ibaret değildir: Günün 24 saati veya haftanın her günü sevişemezsiniz.”

– Walter Riso

2. Philia

Philia, diğeriyle bir özne olarak bütünleşmek için BENLİĞİ aşar. Tamamlanmamış olmasına rağmen BEN ile SEN arasında bir birlik var. Philia‘yı arkadaşlık, dostluk ve arkadaşlık sevgisi ve hayranlığı yoluyla kendini sevmenin bir yolu olarak anlarız. Ana duygu, paylaşmanın, karşılıklılığın, diğer kişiyle iyi vakit geçirmenin ve sakin olmanın sevincidir.

“Bir ilişkinin iyi yürümesi için, sadece ‘sevişmek’ yeterli değildir, aynı zamanda ‘arkadaş olmak’, kavga etmek ve tüm bunları yaparken zevk almaktır.”

– Walter Riso

Sevdiğiniz kişiyle ortak projeler yapmak, çılgınlık yapmak, oyun oynamak ve aynı espiri anlayışına sahip olmaktır. Tıpkı arkadaşlık ilişkilerimizde olduğu gibi, diğerinde de bu duyguların var olmasından mutluluk duyun.

Philia’nın temel değeri sadakattir. Bu tam olarak diğer kişiye aynı düşünmekle ilgili değildir: farklı fikirlere sahip olmak ilişkiyi güçlendirmeye kadar ileri varabilir. Hep birlikte, birbirimizin güçlerinden ve yeteneklerinden en iyi şekilde yararlanarak daha fazlasını yaparız.

3. Ágape

Ágape çıkarsız sevgi, hassasiyet, nezaket, şiddete yer olmamasıdır. Bu, her şeyi yok eden erotik BENLİKTEN veya dostça sevginin BENLİĞİNDEN ve SENDEN ibaret değildir. Kişisel çıkarlara sahip olmadan kendini aşka teslim etmektir. Diğeriyle ilgilenmektir. Acıları bizim acımız olur, sevdiğimizin iyi olmasını isteriz.

Ágape, sevginin çıkarsız olma halidir. O olmadan uzun vadeli bir ilişki yürümez çünkü diğer kişi hakkında düşünmek çok önemlidir. Duygusuzluk ve aşırı bencillik, er ya da geç kalbin kırılmasına neden olur.

“Sana çok aşık olmak istemiyorum ama iyi olmak, uyum sağlamak ve erotizmle birbirimizi sarmalamamız için yeterlidir.”

– Walter Riso

Aşkın Üç Hali: Bütüncül Aşk

Şimdiye kadar gördüğümüz gibi, bütüncül bir aşka erişmek, bu üç unsur arasında adil bir denge gerektirir. Her şeye rağmen, bu tür bir bağlantı kurmak iyi bir ilişkinin garantisi değildir. Tam tersi, Sternberg, aşkta mutluluğun anahtarının çiftin her iki üyesinin de aynı şekilde hissetmekten geçtiğini savunmuştur.

İyi bir ilişkiye sahip olmak için en doğru formül, her an ve her duruma bağlı olarak aşkın her halinin uygun dozlarda birleştirmek her çiftin uygulaması gereken bir şeydir.

Her koşulda bütüncül bir sevgi hissetmek için, sevilenle fiziksel, zihinsel ve duygusal düzeyde bağlantı kurmak her zaman gerekli olacaktır. Bu, fiziksel çekiciliğe sahip olarak, ilişki yaşadığımı diğer kişiye ihtiyaç duyduğumuzda güvenebileceğimiz bir kişi olduğunu kendisine hissettirerek, onlarla değerleri ve projelerimizi paylaşarak ve ilişkiyi yürütmeye kendimizi adayarak başarılır.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.