Yeni Bir Başlangıçtan Önce: Yas Süreci
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Hayatımızda kapattığımız her sayfa aslında bir hikayenin sonudur. Hoşça kal dediğimiz anda sonu yazmış oluyoruz. Eğer o sayfayı kapatıp yeni bir başlangıca adım atmazsak, her zaman peşimizden gelmeye devam edecektir. Bu süreci bir düzene sokup da artık her şeyin tamam olduğuna inanana kadar aynı şeyleri tekrar tekrar yapmaya devam ederiz. Bu keder ve yas süreci son bulduğunda ise artık yepyeni bir başlangıç yapmaya ve yeni bir sayfa açmaya hazırız demektir.
Yas, herhangi türden bir kayıp yaşandıktan sonra bedenin duruma adapte olduğu süreçtir. Bu kayıp ille de ölüm olmak zorunda değil. Kolektif bilinçaltımız her ne kadar yas sözcüğünü ölümle ilişkilendirmeye meyilli olsa da, bu sözcük bir işi kaybetmeyi, ayrılığı veya büyük bir değişimi de kapsayabilir.
Yas evreleri
Dr. E. Kluber Ross’un belirttiği farklı yas evrelerini aşağıda görebilirsiniz:
- İnkar: Yas sürecine girmiş insan kaybını kabullenmek istemez. Kişi, istemsiz olarak yürümeye başlayacağı yeni bir yola girmesinden onu alıkoyacak bir şok sürecine de girmiş olabilir.
- Öfke: Bu evrede yaslı kişi öfke ve sinirlilik gösterir. Kişinin öfkesi, bu kayba neden olmuş olabilecek kişilere, olaylara ve hatta kendisine yönelik olabilir.
- Pazarlık: Kaybıyla yüzleşen kişi yeni çözümler bulmayı dener. Sevilen birinin kaybı gibi durumlarda ise kişi, kaybettiği insanla yapmayı sevdiği aktivitelere dönerek bu süreci atlatmaya çalışır.
- Mutsuzluk: Bu evrede, kişi kaybını acı yoluyla deneyimler ve beraberinde gelen mutsuzlukla yaşamaya başlar. Bu bir kendi kabuğuna çekilme sürecidir.
- Kabullenme: Bu evrede ise, Kişi kaybının ve içinde bulunduğu durumun farkına varır. Bu durumu kabullenir ve geriye kalan parçaları kullanarak yeni haline adapte olmaya çalışır.
Bu evreler elbette herkes için aynı olmayabilir. Bu sırada ilerleyebileceği gibi, evrelerden bazıları diğerlerine nazaran daha uzun sürebilir. Bu liste yalnızca sizin durumu daha iyi kavrayabilmeniz açısından örnek oluşturmak üzere yapıldı. Yas sürecindeki bir kişiyle birlikteyken unutmamanız gerek en önemli nokta ise şudur: yastaki insan içinde bulunduğu her evre ile farklı bir tepki geliştirebilir. Biz de bu tutumlara göre yastaki kişiye önerilerde bulunabilir ve yardımcı olacak araçlar sunabiliriz.
Düzgün bir bitiş olmadığı sürece, her evre kendini tekrarlama, duraklama veya geri gitme eğiliminde olabilir. Üzerinde çalışmadan başkaları üzerinde görüp de üzerini kapamayı tercih ettiğimiz her hata, bizi de aynı duruma sürükleyebilir. Bu nedenle kaybetmenin acısını deneyimlememiz gerekiyor. Nasıl hissettiğimizi görmeli ve öfke yerine içimizdeki enerjiyi bu mutsuzluğun bizim bir parçamız olduğunu kabullendiğimiz süreç için harcamalıyız.
Eğer doğru bir şekilde sonlandıramazsak bu süreci, yalnızca kanayan bir yaranın üzerine yara bandı yapıştırmakla kalmış oluruz. Başka bir deyişle, bize acı veren bu yarayı yüzeysel olarak kapatmış oluruz yalnızca. Bu nedenle rahatlama geçici olur. Bu yara bandı, bizi ancak bir sonraki tökezleyişimize kadar idare edebilir.
Acıyla yüzleşmeye çalışın
Jorge Bucay, The Path of Tears adlı kitabında şöyle açıklıyor:
“Istırap çekmek bu acıyı kronik yapıyor. Bir anı bir varoluşa çeviriyor, beni ağlatan bir anı tutuyor ve bu yüzden ağlamaya devam ediyorum, unutamıyorum. Bana ıstırap çektirse bile bu acıyı bırakamıyorum ya da gitmesine izin veremiyorum. Yok olanlara karşı anlaşılmaz bir sadakatimiz var.”
– Jorge Bucay
Acı hissetmek sağlıklı bir durumdur. Bu yaranın iyileştiğini gösteren bir duygudur. Kendi benliğimizle iletişim kurmamızı ve bu süreci kabullenmemizi sağlar. Kendimiz için bize zaman verir, bizi yeniler ve ihtiyaçları giderir.
Doğru ölçüdeki hiçbir duygunun işlevsiz olduğu söylenemez. Bu yüzden kayıplar bize acı, mutsuzluk, öfke gibi duygular hissettirir. Tüm bu saydıklarımız birer evredir ve eğer biri olması gerekenden çok daha uzun sürecek olursa uzun vadede hayatı yaşanmaz kılar; bu durumda yardım istemek gerekir. Mutsuzluk depresyona, öfke dengesiz saldırganlığa, mesafe ihmale veya acı ıstıraba dönüştüğü zaman iyileşme sürecinde bir terslik olduğu söylenebilir. Başka bir deyişle doğru yolda ilerlemiyoruzdur ve yardıma ihtiyacımız vardır.
Peki, yas sürecinde benim rolüm ne?
“Yas boyunca kalbinizin hazinelerinin olduğu yerde sevdiğiniz için bir yer ayırırsınız. Burada üzülür, şefkatle onu anar ve birlikte geçirdiğiniz zamanın ne kadar harika bir armağan olduğunu düşünürsünüz. Böylece sevginin ölümle sona ermediğini tüm kalbinizle anlarsınız.”
– Jorge Bucay
Bir evrenin neden bittiğini görmek ve buradan yola çıkarak yeni pozitif yollar arayışına girmek kendimiz daha iyi tanımamı sağladı. Neyin ters gittiğini, benim nerede hata yaptığımı anlamak nasıl iyileşebileceğimi de anlamamı sağladı. Değişimi nasıl başaracağımı, istediğimi nasıl elde edebileceğimi ya da nasıl daha iyisini yapabileceğimi öğrenebilirim.
Yas, beni özel bir sona götürdü. Bir hikayenin sonu olabileceğini gösterdi. Bu pasif bir süreç olmadı; duygulara, eylemlere, isteklere ve devam etmek için güce ihtiyaç olan bir süreçti bu. Güzel bir son yazmak kişisel farkındalık ister. Böylece önceki deneyimlerden öğrendiklerimizi kullanabileceğimiz yeni bir sayfa açabiliriz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.