Logo image
Logo image

Wobegon Gölü Etkisi: Kendini Ortalamanın Üstünde Görmek

3 dakika
Wobegon Gölü Etkisi: Kendini Ortalamanın Üstünde Görmek
Tarafından yazılmıştır Fátima Servián Franco
Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Yazar Garrison Keillor, “Wobegon Gölü” isminde kurgusal bir şehir yaratmıştır. Burada tüm kadınlar çok güçlü, erkekler yakışıklı ve çocukların da hepsi ortalamanın üstündedir. Bu bilişsel bir önyargı olan Wobegon Gölü Etkisidir: negatif özelliklerimizi göz ardı ederek, kendimizi ve yeteneklerimizi abartmak.

Bu fenomene ayrıca, yanıltıcı üstünlük de denir ve bu çok yaygındır. Örneğin, araba kullananların %95’i kendini diğerlerinden daha iyi bir sürücü olarak görür, bu çoğu öğrenci için de geçerlidir. Kendimizi diğer insanlardan daha iyi görmek yaygın bir durumdur. Hatta, dünyayı kendi erdemlerimiz, basmakalıplarımız ve bilinçsiz tavırlarımıza göre yargılarız.

Eğer kendi zeka seviyemizi diğer insanlarla karşılaştırarak değerlendirmemiz istense çoğumuz ortalamanın üstünde olduğumuzu söyleriz. Bu birçok insan için geçerliyken, çok az sayıda insan da ortalamanın altında olduğunu düşünmektedir.

Wobegon Gölü Etkisi, insanların geri kalanlardan üstün olduğunu düşünmesi ve hataları ve zayıflıkları hakkında gerçekçi olamamasını ifade etmektedir. Kendimiz hakkında yanlış bir üstünlük hissine sahibizdir, bu zeka, güzellik ya da tavır açısından olabilir.

“Birçoğumuz, kendimizi hemen hemen her zaman ve hemen hemen her konuda haklı görürüz: politik ya da entelektüel görüşlerimiz, dini ya da ahlaki inançlarımız, diğer insanlar hakkındaki fikirlerimiz, hatıralarımız ve gerçeği algılama şeklimiz gibi. Ne kadar saçma gelse de bir düşündüğümüzde, normal halimizde de bilinçsizce her şeyi bildiğimizi zanneden bir versiyonumuzun etkisindeyizdir.”

– Kathryn Schulz

Some figure

Kendimizi ortalamadan üstün görme yanılsaması

Charles Darwin’in de dediği gibi, “Cahillik, çoğu zaman bilgi edinmek yerine kendine güvenmeye yol açar.” Bu yüzden, yanıltıcı üstünlük, kendi becerilerini abartan aslında daha yetersiz olan insanlarda ortaya çıkmaya meyillidir. Bu insanlar, iş diğerlerinin becerilerini görmeye geldiğinde de adeta kördür.

Kendi hakkında yanılma ve bilişsel farkındalık eksikliği genellikle kibirle ilişkilendirilir. Kendilerine üstün görmelerine ek olarak, yanılıyor olabileceklerini de asla düşünemezler. Bir şeyi bilmediklerini ya da bir şeye dair becerileri olmadığını kabul etmeleri imkansızdır.

Bu bilişsel önyargı ile ilgili en ilginç şey de kişi ne kadar beceriksizse bunun farkında olma oranı da o kadar düşüktür. Beyinleri, kültür ve zeka seviyeleri hakkında böbürlenirler. Ama aslında övünecekleri o kadar bir şey de yoktur. En kötüsü de bunun farkında olmamalarıdır. Bu aslsında bilseler de bilmeseler de özgüvensizliklerinden kaynaklanır.

Aslında kendimiz hakkında olduğundan daha iyi bir görüşümüz olması kötü ya da bencilce değildir ya da cahil olduğumuz anlamına da gelmez. Aksine, bu bize yardımcı olur. Bunun sorun olduğu durum, aşırıya kaçtığımız zamandır. Her şeyde iyi olduğumuza inandığımızda, kusurlarımız olduğunu ve iyi özelliklere sahip başka birçok insan olduğunu unutmuş oluruz.

“Dünyadaki asıl sorun, aptallar kendinden çok eminken, zekilerin şüpheyle dolu olmasıdır.”

– Bertrand Russell

Some figure

Wobegon Gölü Etkisinin sonuçları

Cornell Üniversitesinden iki profesör Justin Kruger ve David Dunning entelektüel kapasiteleri ortalamanın altında olan insanların genellikle kendilerini çok zeki olan insanlar olarak görürler. Nietzsche bu tip insanlara bildungsphilister ya da kültürel cahil demiştir, bu kişiler kendi mertebeleri ve deneyimleriyle ilgili doğru olmayan bir şekilde böbürlenen kişilerdir.

Hatta, Wobegon Gölü Etkisi hakkındaki en önemli dört çalışma da buna katılmaktadır. Daha az yetenekli insanlar kendilerini çok yetenekli görürken, kusurları hakkında da farkındalık sahibi olmadan zorluk çekerler.

Buna karşılık, biraz daha yüksek performansa sahip insanlar, performanslarını gerçekte olduğundan çok daha düşük algılama eğilimindedir. Yani yeteneklerini hafife alırlar. Ayrıca, kendilerinden şüphe ederek, daha güvensiz ve tereddütlü olma eğilimi gösterirler ve bu nedenle daha az güven uyandırırlar.

Çıkarımlar

Yani, ortalamanın altındaki bir performansın abartılması ve ortalamanın üstündeki bir performansın küçük görülmesi söz konusudur. Peki bundan çıkarılacak sonuç nedir? İlk bahsettiğimiz özgüvenlerinden ve kibirlerinden dolayı daha görünürdür. Tabi ki, bu haklı olacakları anlamına gelmiyor. Sadece ilk izlenimlerin önemli olduğunu gösteriyor.

Buna ek olarak, Wobegon Etkisinin altında olan insanların iki şeyle problemi vardır: iyi kararlar almak ve kendini eleştirebilmek. Bunun sonucunda da büyüyemez ve gelişemezler.

Şimdi bir de kendimize bakalım: kendimizi nasıl görüyoruz? Ve diğer insanlara nasıl değer veriyoruz? İnsanların kapasitesi ve özelliklerine bakıyor muyuz? Ya da daha derinine bakmadan sadece insanların görüntülerine bakarak mı güveniyoruz?

“Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanın aptallığı. Ve ilkinden çok emin değilim.”

– Albert Einstein