Virüsler Davranışlarımızı Kontrol Edebilir Mi?
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Virüsler davranışlarımızı kontrol edebilir mi? Belki de bu kendinize hiç sormadığınız bir soru, ama birçok insanın sormuş olduğu bir soru. Bu sorunun bir bilim kurgu, ya da hatta bir korku romanından alınmış gibi durduğu doğrudur. Ancak, çok daha karmaşık sorular sormaya alışık olan bilim bunun gerçek olduğunu keşfetti: virüsler gerçekten davranışlarımızı değiştirebilir.
Elbette virüsler bunu direkt bir yolla yapmıyor. İrademizi ele geçirmiyor, ya da bizim adımıza karar vermiyorlar. Doğrusu şu ki, bunu daha alttan, sessiz ve kurnaz bir şekilde yapıyorlar. Çünkü, eğer bu bulaşıcı, mikroskobik varlıkların her şeyin üstünde istediği bir şey varsa o da hayatta kalmak, çoğalmak ve karmaşık ekosistemlerin bir parçası olmaktır.
Bundan dolayı, bu hayati hedefe ulaşmalarının bir yolu, daha fazla viral partikül yaymak adına konaklamak için kullandıkları canlının davranışlarını değiştirmektir. Yani; grip, ishal, hatta basit bir soğuk algınlığı bile geçirdiğimizde deneyimlediğimiz semptomların birçoğu enfeksiyonun diğer sağlıklı bireylere yayılabilmesi için ortaya çıkan şeylerdir.
Örneğin, hapşırmak, işgalci organizmaları vücudumuzdan atmak için ortaya çıkan doğal bir mekanizmadan fazlasıdır. Aynı zamanda virüslerin bir organizmadan diğerine “atlamasını” da sağlayan bir yoldur. Ve bildiğimiz gibi, bu onlar için işe yarayan bir stratejidir. Ancak, bu konuda daha da büyüleyici (ve rahatsız edici) olan gerçekler de vardır.
Virüsler Davranışlarımızı Nasıl Kontrol Eder?
“Virüs” kelimesinin kendisi zaten bizi korkutur, ve güncel bağlamımız olan COVID-19 durumunda bu artmıştır. İnsanların da sık sık söylediği gibi, en kötü düşmanlarımız tam da göremediğimiz düşmanlardır. Bu düşmanlar sadece mikroskop altında görülebilir durumdadır ve sağlığımızı zayıflatma gücüne sahiptirler.
Ancak, peki bu canlılar gerçekte nasıl şeyler? Gerçekte, bu organizmalar genetik bilgi paketlerinden başka bir şey değiller. Göz alıcı bir protein kapsülü ile çevrelenmiş saklama kaplarılar.
Tek amaçları hayatta kalabilmek ve çoğalabilmek için diğer organizmaların hücrelerine girebilmek. Sadece insanları enfekte etmek ile kalmayıp hayvansal organizmaları, bitkileri, mantarları ve hatta bakterileri bile etkiliyorlar.
Bundan dolayı, virüslerin davranışlarımızı nasıl kontrol edebildikleri sorulursa onlar hakkında anlamamız gereken ilk şey bizim düşündüğümüzden daha zeki olmaları.
Elbette beyinleri yok, ancak virologların onları son derece akıllı varlıklar olarak tanımlamaları da yaygın görülen bir durum. Bir hücreye nasıl gireceklerini, hücreyi nasıl savunmasız bırakacaklarını ve viral partikülleri kopyalayabilmesi için hücreyi nasıl dönüşüme uğratacaklarını biliyorlar. Buna ek olarak, yukarıda da bahsetmiş olduğumuz üzere, konakladıkları canlının davranışlarını da değişikliğe uğratıyorlar. Hadi bu değişikliklerin nasıl olduğuna bir göz atalım.
Hastalık Belirtileri: Virüslerin Yayılma Yolları
Virüslerin davranışlarımızı kontrol edip edemeyeceğini bulmak için size son zamanlarda yapılmış bir çalışmadan bahsedeceğiz. Bu çalışma PLOS Patojenler dergisinde yayınlanmış ve İsveç’teki Linköping Üniversitesinden Dr. Claudia Hagbon ve Dr. Maria Istrate tarafından yürütülmüştür.
Bu çalışmada her yıl 600.000 çocuğun hayatını alan bir bulaşıcı hastalık türüne daha yakından bakmaya çalışmışlardır. Bu çok yüksek bir figürdür ve nedeni bir rotavirüstür.
En belirgin semptomlar her zaman kusma ve ishaldir. Kusmanın vücudun kendisinin hastalığa karşı geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğuna inanılır.
Kusmanın kötü bir gıdayı, tehlikeli bir elementi ya da başka bir toksik bileşeni vücuttan uzaklaştırmak için ortaya çıkan beyin ile bağırsak arasındaki bir bağlantıdan dolayı gerçekleştiği düşünülüyordu.
Bu durumda, serotonin sinir sistemini aktif hale getirdi, böylece beyin bu davranışı oluşturup bu zararlı elementleri vücuttan uzaklaştırabildi.
Bu İsveçli doktorlar bu konuda şunu keşfetti: rotavirüs kusma ve ishal mekanizmalarını kontrol ediyordu ve bunu da son derece belirli bir amaç için yapıyordu: viral partikülleri yayıp diğer insanları enfekte etmek.
Davranışsal Viroloji Bilimi
Virüsler davranışlarımızı kontrol edebilir mi? Görebildiğimiz üzere, cevap evet. Evet kontrol ediyorlar, ve stratejileri bizim semptomlarımızı diğer insanlara, hatta diğer konakçılara geçebilmeleri için kendilerinin enfeksiyon mekanizmalarına dönüştürmektir. Amaçları hayatta kalmak ve üremek; hapşırma, kusma, ve ishal gibi davranışların kontrolünü ellerine almaktır.
Ancak, davranışsal viroloji bölümü daha da ileriye gitmiştir. İsveç’in Stockholm kentindeki Karolinska Enstitüsünde yapılan araştırma gibi araştırmalar daha da fazla bilgiyi gün ışığına çıkarmıştır.
Bazı virüsler davranışlarımızı tamamıyla değiştirebilir. Sinirlilik, insomnia ve hiperaktivite gibi şeylere yol açabilir, hatta bir kişinin davranışlarını radikal bir şekilde değiştirebilirler bile.
Bunun örneklerinden biri Creutzfeldt-Jakob hastalığıdır (deli dana hastalığı), bu hastalıkta hayvanlar progresif demans, yürüme zorluğu, ajitasyon ve duygudurum değişiklikleri gibi problemlerden muzdarip olurlar. Bir diğer örnek ise Borna hastalığı virüstür, ki bu virüs de ilk defa 1766’da atlarda görülmüştür.
Ancak bu hastalık bazı insanları da etkilemiş ve şizofreniye çok benzer olan bazı klinik semptomların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Kuduz ise bir virüsün bir hayvanın davranışlarını nasıl etkileyebileceğinin bir başka örneğidir.
Sonuç olarak, neyse ki, bilim bizi bu virüslerin birçoğunun ortaya çıkarttığı etkilerden korur. Geri kalan, henüz elimizde aşısı olmayan ya da bir savunma mekanizması geliştirmemiş olduğumuz hastalıklar için ise son derece etkili bir stratejimiz var: sık sık ellerimizi yıkamak, ve hijyen.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Hagbom, M., Istrate, C., Engblom, D., Karlsson, T., Rodriguez-Diaz, J., Buesa, J., Taylor, J., Loitto, V., Magnusson, K., Ahlman, H., Lundgren, O., & Svensson, L. (2011). Rotavirus Stimulates Release of Serotonin (5-HT) from Human Enterochromaffin Cells and Activates Brain Structures Involved in Nausea and Vomiting PLoS Pathogens, 7 (7) DOI: 10.1371/journal.ppat.1002115
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.