Tekrar Eden Sorunlarla Başa Çıkmak
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Hayatımızda kötü giden her şey, yas ve kayıplar bizi belirsizlik ve gelecek korkusuyla baş başa bırakır. Özellikle de bu kaybı yaşatan veya neden olan kişi veya nesnelere bağlıysak. Artık onların bize verdiği desteğe sahip değilizdir. Korkular genelde terapinin sonuna geldiğimizde belirmeye başlayabilir.
Bu gibi durumlarda tedavi başlangıcında niyetlendiğimiz hedeflere ulaştığımız zaman terapinin kapanışına gelmiş oluruz. Bunda sorunun nüksetmesi korkusu ve artık psikolojik destek almamanın tedirginliği vardır.
Bu korkuları duymak çok yaygındır ve hastanın tedavisi sona ermeden önce ilgilenmesi gereken terapötik süreci başarılı şekilde sonlandırmasını garanti eder.
İşte başlıca amaçlar:
- Terapötik süreçte meydana gelecek değişiklikler için hastanın destek görmesine yardımcı olmak
- Muhtemel tekrarları ve krizleri önleyecek “güvenlik mekanizmaları” oluşturmak
- Terapi görülen hayattan terapisiz hayata geçiş sürecini kolaylaştırmak
Bu adımlar basit görünse de her hasta ve her terapi süreci birbirinden farklıdır. Bu nedenle her vakayı ayrı ayrı incelemek gerekir. Bu yazıda genel anlamda hastaların bu sorunlarla nasıl başa çıkacağına dair önerilerden söz edeceğiz.
Hasta kendi kendisinin terapisti olmalıdır
İnsanlar genelde psikologa gittikleri zaman sorunlarının psikolog tarafından çözüleceğine inanırlar. Genelde böyle olur çünkü tıbbi yöntem takip edilir. Doktor genelde herhangi bir etkiye sahip olmayan dış kaynaklı bir çözüm sunar. Çoğu zaman ilaç vermenin dışına bile çıkmaz.
Fakat çoğu insan iyi bir psikologun bu şekilde çalışmadığının farkında değil. Psikolojik terapide amaç hastanın kendi kendini tedavi edebilmesini sağlamaktır. Terapi sonunda hastanın kendi doktoru olması ve ona öğretilen yollarla kendi sorunlarını aşması umulur.
Bu, hastanın psikolojik bir sorunu olduğunda her zaman başarıyla çözeceği ya da başkalarına tavsiyelerde bulunabileceği anlamına gelmiyor. Yine bu kişiler kendileri ve kendi sorunları üzerinde uzmanlaşabilirler. Tedavi bittikten sonra, öğrendiklerini kendi hayatlarında uygulayabilir ve bir uzman yardımı olmadan kendi başlarının çaresine bakabilirler.
Öğrendiklerinizi düşünün
Bu mesajı psikologların en iyi şekilde iletmesi çok önemli. Hastalar hayatlarındaki değişimin başrolünde olduklarını bilmeliler.
Biz psikologlar olarak ise yalnızca onlara bazı yöntemler öğretebilir, kendilerini geliştirerek kendi kendilerini tedavi etmelerini sağlayabiliriz. Bu noktada araçları kullanarak tedaviyi yapacak kişinin hastanın kendisi olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz.
Bazı tedavilerin sonuna gelindiğinde hastaya neler öğrendiğini sormak yararlı olacaktır. Bazen kişinin önceki haline yani psikolojik desteğe ihtiyaç duyarak sorunlarıyla yüzleşmek isteyen haline bir mektup yazması yararlı olabilir. Bu da kişinin neler yapabileceğini keşfetmesi ve durumu içselleştirmesi açısından faydalı olacaktır. Böylece olası tekrarlar için hasta hazırlanmış olur.
Olası tekrarlarla başa çıkmak için “güvenlik mekanizması”
“Güvenlik mekanizmaları”, hastanın olası nüksetmelerle yüzleşebilmesi için sahip olması gereken kaynaklardır. Bu mekanizmalar, tedavinin başlangıcında sorunlarının açıklanmasını ve “düşmelerin” normalleşmesini, sürecin sadece bir aşaması olarak içerir. “Güvenlik mekanizmaları”, hastanın olası tekrarlarla yüzleşebilmesi için sahip olması gereken kaynaklardır. Bu mekanizmalar, tedavinin başlangıcında sorunlarının açıklanmasını ve sürecin sadece bir aşaması olarak “düşüşlerin” normalleşmesini içerir.
Tüm terapötik süreçlerin başında psikolog sorunun kaynağını ve nedenlerini araştırmalıdır. Bunlar arasında sorunun ortaya çıkmasına neden olan etkenler ve yüzeydeki duygular da olmalıdır.
Bu bilgileri edinmek kişisel ve başarılı bir tedavi yürütmek için çok önemlidir. Bu aynı zamanda tedavi sonunda da önem taşır. Olası tekrarlarla ilişkili herhangi bir ipucu bulmak önemlidir. Bunlar olası davranışları tahmin etmek açısından da en az kişisel veriler kadar değerlidir. Karşılaşılacak sorunları ne kadar iyi tahmin edersek o kadar hazırlıklı oluruz.
Olası tekrarlar için hazırlıklı olmak
Sorun hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak yalnızca olası tekrarları bilmeye yardımcı olmakla kalmaz. Aynı zamanda bize yüzleşmek için gerekli olan ipuçlarını da verir. Bu nedenle sorunu küresel ve kişiselleştirilmiş bir boyutta analiz ederek ne zaman yeniden belirebileceğini tahmin edebiliriz. Ayrıca hangi araçları kullanabileceğimizi de bulabiliriz. Bu yolculukta çıkabilecek tüm engelleri aşabilmeleri için doktor hastasına “güvenlik mekanizmalarını” öğretir. Hastaya sorunu üzerindeki en etkili ve yetkili kişinin kendisi olduğu öğretilmelidir. Herhangi bir tekrarlama olursa bunu basitçe “düşüş” olarak adlandıracak tek kişi yine kendisidir.
Bu iki terim arasındaki fark, uzman yardımı almamıza neden olan sorunun ne kadar kontrol edilebildiğiyle belirlenir. Bir diğer etki ise sorunun yeniden ortaya çıkmasıyla kendini gösteren düşüncelerdir. Bunu daha ayrıntılı ele almak için bir örnek verelim:
Mesela diyetin sadece bir gününü kırmak bütün çabalarımızın bir anda boşa gideceği anlamına gelmez. Bu durumda eski alışkanlıklara dönmek ya da ertesi gün kaldığımız yerden devam etmek bize kalmış. Tekrarlayabilecek sorunlara karşı yapmamız gereken şey de bunla aynı. Yani pes edip etmemek kendi elimizde.
Terapi sonrasına nasıl hazırlanmalı
Terapinin sonlanmasına engel olan etkenlerden biri de terapi süresidir. Süreç ne kadar uzarsa hastanın korkusu ve zorlukları da o kadar artar. Bu durumda korkunun nedeni genellikle olası tekrarlama değildir. Yardım alacak, danışacak ya da destek görecek birinin kalmamasıdır. Bu belki de psikologla kurulan ilişkiden ya da bu süreçte kurulmuş olabilecek herhangi bir bağlılıktan kaynaklanıyor olabilir. Eğer neden buysa sürecin uzaması doğaldır ve psikologun hastayla arasına mesafe koyması gerekir. Psikologun her zaman yanında olmayacağı, bir arkadaş olmadığı hatırlatılmalıdır.
Bu durum hastanın yeterli destek göreceği bir sosyal çevresi yoksa daha da uzayabilir. Bazen psikolog hayatlarındaki boşluğun yerini almaya başlar. Bu durumda ise yapılması gereken hastanın sosyal çevresini mümkün olduğunca genişletmek için çalışmaktır. Sosyal çevresi olmayan hastalar ise edinmelidir. Böylece sorunlarını anlatıp paylaşabilirler.
Sonuç olarak sorunların tekrarlanmasını önlemek ve başa çıkmak için hasta ve doktor birlikte çalışmalıdır. Hasta terapi ya da uzman olmadan da hayatına başarılı şekilde devam edebileceğini öğrenmelidir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
Pfanzagl, J., & Luce, R. D. (1962). Individual Choice Behavior. Econometrica. https://doi.org/10.2307/1911299
Humphreys, L. G., & Torgerson, W. (1965). Psychological Bulletin. American Psychologist. https://doi.org/10.1037/h0021468
De Silva, P. (2010). Behavior Therapy. In Encyclopedia of Stress. https://doi.org/10.1016/B978-012373947-6.00051-9
Van Den Bos, K. (2009). Making sense of life: The existential self trying to deal with personal uncertainty. Psychological Inquiry. https://doi.org/10.1080/10478400903333411
Scheier, M. F., & Carver, C. S. (1992). Effects of optimism on psychological and physical well-being: Theoretical overview and empirical update. Cognitive Therapy and Research. https://doi.org/10.1007/BF01173489
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.