Sadece Beni İyi Hissettiren Şeylere Odaklanıyorum
Önceliklerimize karar vermemiz gerektiğinde bazı aşamalardan geçiyoruz. Bize farkında olmadan zarar veren beklentilerin kölesi olmaktan ve kendimizi kötü hissetmemize neden olan şeylerden mümkün olduğunda uzak durmalıyız.
Bazen, başkalarının fikirlerini önemsemeden özgürce hareket edebiliyoruz. Başka görüşlerin önemli olmadığı zamanlar vardır ve böyle zamanlarda biz sadece derin bir nefes alıp rahatlayarak kendimiz olmak isteriz.
Hayatımızın belirli dönemlerinde, kendi sorunlarımız yerine başkalarının sorunlarıyla ilgilenmemiz gerektiği fikrinden kurtuluyoruz. Başkalarının sorunları da bizi yıpratır; bu nedenle kendimizi bunlardan uzak tutmak iyi bir fikir olacaktır. Bu şekilde, dolaylı olarak zihnimizi boşaltıyoruz ve kim olduğumuzun farkına varabiliyoruz.
Mutlu olabilmek için kendimizi bazı şeylerden uzak tutmalıyız
Mutlu olmak için duygularımızı bastırmaktan uzak durmalıyız. Bir duyguyu engellemeye çalışmak sonrasında bizi daha çok etkileyecektir. Örneğin çoğumuz mutsuzluk duygumuzu bastırmaya çalışıyoruz.
Mutlu olmanın kabule geçmekten, kendimizi anlamaktan ve duygularımızı yaşamamıza izin vermekten geçtiğini fark edemiyoruz. Şunu unutmamalıyız ki bütün duygularımız dile getirilmeyi hak ediyor.
Bu, kendini tanıma ve kişisel gelişimle ilgili bir durumdur. Eğer yüzümüzü bir yapboz olarak düşünürsek, mutsuzluk da bu yapbozun bir parçası olacaktır ve korkularımızı sakladığımızda bunun sonucunda yüzümüzdeki gülümseme de kaybolacaktır
Peki, neden? Çünkü bize bir şeyler anlatmaya çalışan parçamızı görmezden geliyoruz halbuki bu duygunun da sesini duyurmaya ihtiyacı vardır. Bu nedenle, duygularımızı özgür bırakmalıyız ve hislerimizi saklamadan ifade etmeliyiz.
Duyguları özgür bırakmak mutluluğun anahtarıdır
Duyguları özgürce yaşamak, ruhsal sağlığın temel taşıdır. Nasıl hissettiğimizi anlamaya odaklanmak ve duygularımızı engellemeyi bırakmak ruhumuzun arınmasına yardımcı olur.Ağlamak istediğimizde kendimizi tutmayarak, sevincimizi yaşayarak, öfkeli olduğumuzda bunu belli ederek olgunluğa erişebiliriz.
Bu olgunluğa ulaşabilmek için, ne olduğuyla ve ne hissettiğimizle daha yakından ilgilenebilmemizi sağlayan farkındalık yeteneğimizi geliştirmeliyiz. Bu, çevremizde olup biten her şeyin farkında olmak anlamına gelir.
Alışkanlıklarımızı gözden geçirmek de iyi bir fikir olacaktır. Gün boyunca ne hissettiğimizi ya da çevremizde neler olup bittiğini bir yerlere yazmayı alışkanlık haline getirebiliriz. Duygusal deneyimlere yoğunlaşmak, aslında yok saydığımız dışa vurma ihtiyacını gidermenin en iyi yoludur.
Duygusal yanınızla yeniden bağlantı kurun
Beynimizde tecrübelerimizin hem iyi hem de kötü yanları saklanmaktadır. Beyin her şeyi işler, bilgileri yükler ve boşaltır. Zihnimizdeki çatışmaların yoğunluğu ve dışa vurduğumuz duygular, duygusal gözcümüz olan amigdalada hissedilir.
Hipokampusun yanı sıra, her duygusal olayın bulunduğu yer burasıdır. Amigdalanın anı ve tecrübeleri depolama işlevi görmesi de, bazen sorduğumuz sorulara yanıt alırken bazen alamamamızın sebebidir.
Aslında beynimizi eğitirsek, her duygusal olayı travma olarak algılamayız ve kolayca atlatabiliriz. Duygusal geçmişin ‘hatırlanmasından’ sorumlu olan amigdala prefrontal korteks ile birlikte, farklı duyguların işlenmesini ve düzenlenmesini kolaylaştıracaktır.
Bu nedenle beyni alfabetik olarak sırlamak ve hissedeceğimiz şeylerin bu sıradan ayrılmasına izin vermemek gerekir. Belirli zamanlarda, aslında hayatımızdaki gerçekliklerle aramıza bir duvar ördüğümüzü ve duygularımızın bize anlatmaya çalıştıklarını reddettiğimizi fark etmeliyiz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.