Ruh Hastalığı: Nedir? Sebepleri Nelerdir? Tedavisi Nedir?
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Ruh hastalığını (psikozu) şöyle tanımlayabiliriz: “zihinsel işleyişin, hastaların günlük yaşamsal eylemlerini karşılama kapasitesine büyük bir oranda müdahale edecek kadar hissedilen zihinsel bir bozukluk” (KMLE Tıp Sözlüğü).
Bu tanıma bakarsanız, ruh hastalığı veya psikotik belirtilere neden olabilecek bazı hastalıkları düşünebilirsiniz. Bunlar şizofreni, şizotipal kişilik bozukluğu, ilaç veya ilaçların neden olduğu ruh hastalıkları ve diğer tıbbi nedenlerle meydana gelen ruhsal bozukluklardan oluşmaktadır.
Ruh hastalığı nedir?
Şizofreni ve diğer ruhsal rahatsızlıklar, şu beş alanın bir veya daha fazlasında görülen anormallikler ile tanımlanır: sanrılar, halüsinasyonlar, düzensiz düşünce (konuşma), düzensiz veya anormal motor fonksiyon (katatoni dahil) ve negatif semptomlar. Bu kıstaslar, DSM-V’ye göre düzenlenmiştir. Şimdi, ruh hastalığının bu belirtilerinin özelliklerine bakalım.
Sanrılar
Sanrılar, su götürmez gerçeklerin karşısında bile hakikati reddeden, değişime açık olmayan, katı inançlardır. Konuyla ilgili olarak, geniş ölçüde farklılık gösterirler (dini, dindarlık sanrıları vb. olabilirler).
Her ne kadar aşırı basitleştirilmiş bir tanım olsa da, bu durumu, nasıl olduklarını bilmeseler de, bu hastalıktan mustarip olmuş hastaların, kafalarından ”uydurmuş olduğu hikayeler” olarak adlandırabiliriz. Bu nedenle, her ne kadar gerçek ile örtüşmese de, hasta gerçek olduğunu düşündüğü bir durumu ifade eder ve buna göre hareket eder.
Açık bir şekilde gerçekçi olmayan, anlaşılmaz olan ve mevcut yaşam deneyimlerine dayanmayan sanrıların eksantrik olduğunu düşünüyoruz.
- Eksantrik bir sanrı örneği olarak, bir dış kuvvetin, herhangi bir iz bırakmadan, hastanın iç organlarını sökmesi ve onların yerine bir başkasının organlarını yerleştirmesi verilebilir.
- Eksantrik olmayan bir sanrı örneği olarak ise, hastanın ikna edici bir kanıt olmadan, polis tarafından izlendiğini düşünmesi verilebilir.
Halüsinasyonlar
Halüsinasyonlar, herhangi bir dış uyaran olmadan meydana gelen algılardır. Normal algıların tüm gücü ve etkisi ile canlı olup, hastanın duyularında net bir hissiyat yaratırlar. Ancak, bu görüntüler, gönüllü olarak kontrol edilemezler. Duyularımızdan herhangi biri ile ortaya çıkabilen halüsinasyonların işitsel şekilleri, şizofreni ve diğer benzer bozukluklarda en yaygın olarak görülen halleridir.
DSM-V’ye göre, işitsel halüsinasyonların en sık görülen vaka şekli, kişinin kendi düşüncelerini, ister tanıdık ister tanımadık, başka sesler aracılığı ile duyarak tecrübe ettiği durumlardır. Ayrıca dokunsal, koku ve görsel halüsinasyonlar da vardır.
Düzensiz düşünce (konuşma)
Düzensiz düşünce (biçimsel düşünce bozukluğu) genellikle bir kişinin konuşmasında veya konuşma tarzında ortaya çıkar. Ruh hastalığı olan bazı kişilerle sohbet etmek gerçekten çok zordur. Konuyu aniden değiştirebilirler. Hiç sormadığımız sorulara cevap verebilirler. Ve konuşmaları o kadar düzensiz olabilir ki, bu kişilerin anlaşılması, mantık çerçevesinde imkansızdır.
Oldukça düzensiz veya anormal motor fonksiyon (katatoni dahil)
Oldukça düzensiz veya anormal motor fonksiyon, çocukça “zevzevlikten” tutun da, olmadık yerde ajitasyon yapmaya kadar farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bir kişi, belirli bir amacı göz önünde bulundurarak bir görevi yerine getirmede sorun yaşayabilir. Böylece gündelik işlerini yerine getirmede zorluk çekebilirler.
Katatonik davranış, kişinin çevreye karşı verdiği tepkilerde belirgin bir azalma olarak görülebilir ve aşağıdaki şekillerde ortaya çıkabilir:
- talimatları takip etmede zorluk
- sert, uygunsuz veya eksantrik bir duruş
- sözlü veya motor cevapların hiç olmaması
Diğer özellikler:
- kalıplaşmış, tekrarlayan hareketler
- boş boş bakmak
- yersiz kaş göz hareketleri
- hiç konuşmamak
- ekolali (kelime veya hecelerin tekrarı)
Negatif semptomlar
Şizofreninin özellikle belirgin iki negatif belirtisi, duygusal ifadenin ve ilginin azalmasıdır. Her şeyden önce, azalan duygusal ifade, bir kişinin yüz ifadeleri, göz teması, ses tonu ve genellikle konuşmalarımıza eşlik eden el, kafa ve yüz hareketleri yoluyla duygularını ifade ediş şeklinde, bir azalma olarak karşımıza çıkar.
İkincisi ise, ilgisizlik, kişisel inisiyatif ya da belirli bir amaç için yapılan faaliyetlerde azalma olarak görülür. Kişi uzun bir süre boş boş oturabilir ya da iş veya sosyal etkinliklere katılma konusunda çok az ilgi gösterebilir.
Ruh hastalığının nedeni nedir?
Bu, cevaplanması zor bir soru çünkü tek bir sebebi yok. Aslında, ruh hastalığının çok çeşitli faktörleri veya nedenleri vardır. Böylece, bu soruyu, farklı ”ruh hastalıkları” belirtilerinin neden olabileceği durumlara bakarak cevaplamaya çalışacağız.
Şizofreni
Genetik faktörler, bir kişinin şizofreniye yakalanma riski açısından önemli bir rol oynar. Şizofreni tanısı konan çoğu kişinin ailesinde, ruh hastalığı geçmişi olmasa bile, bu durum doğrudur.
Hipoksiyle (oksijen eksikliği) ilişkili gebelik, doğumla ilgili komplikasyonlar ve ilerleyen yaş, şizofreni olasılığının yükselten durumlardır. Ek olarak, hamilelik sırasında yaşanan stres, enfeksiyon, yetersiz beslenme, gestasyonel diyabet ve diğer tıbbi vakalar gibi olumsuz durumlar da, şizofreniyi tetikleyebilir.
Doğum zamanı da, artan şizofreni vakaları ile beraber görülür. Örneğin, bazı yerlerde, doğum zamanı, kışın sonu ve baharın başlangıcıdır. Şizofreni ve ilgili ruh hastalıklarının görülme oranları da, kentsel ortamda ve bazı etnik azınlıklarda yetişen çocuklarda daha yüksek olarak görülmüştür.
Şizoafektif rahatsızlık
Bu rahatsızlık türünde, (major veya majör depresyon), sanrılar, halüsinasyonlar, düzensiz konuşma, çok düzensiz davranış veya negatif semptomlar dahil olmak üzere, önemli bir duygusal durum atağında yaşanan, kesintisiz bir hastalık dönemi olarak tanımlanmaktadır.
Şizofreni, bipolar bozukluk veya şizoaffektif rahatsızlığı olan kişiler ile kan bağı olan kişilerde de, şizoaffektif rahatsızlık riskinde artış görülebilir.
Kısa ruh hastalığı rahatsızlığı
Bu rahatsızlık türü için risk faktörleri, önceden var olan kişilik bozuklukları ve şizotipal kişilik bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu veya şüphe gibi spesifik özellikler ile beraber görülen durumlardan kaynaklanır. Kısa ruh hastalığı rahatsızlığı, stresli bir olaydan sonra ortaya çıkma eğilimindedir. Ancak, bu durumun, tüm stresli olayların, kısa ruh hastalığı rahatsızlığına yol açtığı söylenemez.
Diğer ruh hastalığı rahatsızlıkları
Genel olarak, ruh hastalığının, gerekli “katmanlar” olmadan bir insanda görülemeyeceğini söyleyebiliriz. Ana risk faktörü biyolojiktir. Hastalığı tetikleyen durum, bir insanın hayatında çok stresli bir olayın meydana gelmesi ya da belirli ilaçları kullanması olabilir.
Tüm psikotik ataklar, ilaç alımı ile beraber görülmese de, bu durum, hastalık riskini arttırmaktadır. Esrar gibi bazı ilaçlar, ruh hastalıkları bazında, bir atağa yol açabilir. Halihazırda bir atak geçirmiş olan kişilerin bu durumu, özellikle uyuşturucu madde alımı ilgiliyse, bu kişiler, ilaçların zararlı etkilerine daha fazla duyarlı hale gelebilirler.
Ruh hastalıklarının olası nedenleri hakkında çok sayıda araştırma yapılmaktadır. Bu belirtilerin ortaya çıkmasına ve gelişmesine neden olan kesin mekanizmalardan henüz tam olarak emin değiliz. Bununla birlikte, strese duyarlılık modeli, yakın tarihli araştırmaların en kabul edilen sonucudur.
Bu modele göre, ruh hastalığı belirtileri olan bir kişi, diğer insanlara kıyasla, ruhsal hastalıklara karşı daha savunmasızdır. Bu, bazı biyolojik faktörlere veya hayatlarındaki bazı olaylara bağlı olabilir.
Ruh hastalığının tedavisi
Bir ruh hastalığı için tedavi planı, normalde birden fazla profesyonel tarafından düzenlendiği için, disiplinler arası olup, iyi koordine edilmelidir. Uygun bir tedavi planı için önerileri şöyle sıralayabilir:
- İlk olarak, semptomların değerlendirilmesi ve teşhisi.
- Ardından tedavi planının geliştirilmesi. Tercih edilen tedavi yöntemi farmasötiktir, ancak bu, aynı zamanda negatif semptomlar, psikososyal işlevsellik, bilişsel işlevler ve özellikle hastanın yaşam kalitesi üzerinde daha geniş manada bir etkiye sahip olan psikolojik terapi ile de desteklenebilir.
- Profesyonel sağlık uzmanının tedaviye aktif olarak ilgi gösterdiği uygun bir doktor / psikolog-hasta ilişkisinin bulunması.
- Hasta ve aile fertlerine hastalık ile ilgili bilgi verilmesi.
- Diğer komorbiditelerin tedavisi.
- Hastanın sosyal işlevi için terapi.
- Hastanın farklı tedavilerinin entegrasyonu.
- Yapılan tedaviler hakkında bilgi.
İlaç tedavisi
Ruh hastaları için ilaç her zaman tercih edilen tedavi yöntemidir. Ancak bu tedavi, psikolojik terapi ile beraber uygulandığı zaman en etkili hale gelir.
Bu hastalara reçete edilen ilaçlar antipsikotik ve nöroleptiklerdir. Ayrıca, anksiyolitik ve antidepresanlar da, yaygın olarak kullanılır ve sonuç olarak endişe ve / veya depresif bazlı semptomların tedavisi amaçlanır.
Psikolojik tedaviler
Psikoeğitimsel aile terapisi
Aile terapisi esastır; ailenin hastalığın belirtilerini anlaması ve durumu iyi bir şekilde yönetebilmesi gerekir. Psikoeğitimin bazı amaçları şunlardır:
- rahatsızlığın iyi bir şekilde açıklanması
- ailenin yükünü hafifletmek
- sıcak bir aile atmosferini teşvik etmek
- iletişimi geliştirmek
Sosyal beceri eğitimi
Ruh hastalığı bulunan çoğu insanın, hastalık belirtilerinin tekrar ortaya çıkmasına ya da kötüleşmesine sebep olan, çok düşük seviyede sosyal becerileri vardır. Örneğin, bir terapist aşağıdakiler üzerinde çalışacaktır:
- mimik
- sözel akışkanlık
- dilin tonu ve ritmi
- duruş
- ifade
- duygusal ve sosyal ifade
Roder ve Brenner tarafından geliştirilen Entegre Psikolojik Terapi (EPT) (2007)
EPT, şizofreni tedavisi için geliştirilmiş, davranışsal bir tedavi programıdır. Grup tabanlı (5-7 hastadan oluşur) ve haftada üç seans üzerinden, en az üç ay sürer. 5 modülü vardır; bilişsel rehabilitasyonu (bilişsel farklılaşma, sosyal algı ve sözel iletişim) içerir. Ek olarak, sosyal yeterlilik eğitimini de (sosyal beceriler ve insani ilişkiler problemlerini çözme eğitimi) kapsar.
Sonuç olarak, ruh hastalıklarının tedavisi, genellikle etkinliğini artırmak için psikolojik terapi ile desteklenen ilaçlardan oluşur. İlaç tedavisi çok önemlidir çünkü semptomlara yardımcı olur ve bir kişinin dengesini yeniden sağlamasına olanak verir. Temel olarak ilaç tedavisi, psikolojik terapinin işe yarayacak koşullarını teşvik eder.
Kaynakça
- Amerikan Psikiyatri Derneği. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel Rehberlik Kitabı (DSM-5), 5. Baskı Arlington, VA: Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
American Psychiatry Association. Manual diagnóstico y estadístico de los trastornos mentales (DSM-5), 5ª Ed. Madrid: Editorial Médica Panamericana, 2014.
Tsuang, Ming T.; William S. Stone, Stephen V. Faraone (julio de 2000). «Toward Reformulating the Diagnosis of Schizophrenia». American Journal of Psychiatry 157 (7): 1041-1050.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.