Partnerinize Karşı İlgisiz Hissetmek
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Yemek yaparsınız. Oturup hayat arkadaşınızla yemek yersiniz. Televizyon izlerken birlikte bir şeyler atıştırır, son durumlar hakkında sohbet edersiniz. Daha sonra, biraz su içersiniz. Birbirinize bakıp gülümsersiniz. Daha sonra, size kendi ailesiyle ilgili bir hikaye anlatır. Yemeğinizi sessizce yerken dikkatlice dinlersiniz. Birbirinize aşıksınız. O, hayatınızın önemli bir parçasıdır.
Ancak, artık hayat arkadaşınızla bir bağ hissetmiyorsunuz. Ona kötü bir şey olmasını asla istemezsiniz, ama sadece artık aynı şekilde değil. Hadi bu noktada gerçekçi olalım: kim en az bir kere bu durumu yaşamadı ki? Bu soruya, birçoğumuz diye cevap vermeye cesaret ediyoruz. Partnerinize karşı ilgisiz hissetmek, bazen anlamadığımız karışık ve acılı bir meseledir.
Partnerinize karşı ilgisiz hissetmek zordur, çünkü bazı nedenlerden dolayı, bu ilgisizlik zaman geçtikçe yoğunlaşır. Çoğu zaman, bir huzursuzluk ve duygusal sıkıntı durumu kendini belli eder ve üstesinden gelemezsiniz. Bu da, kendinize neler olduğunu ve bir şeylerin değişip değişmediğini sorduğunuz zamandır. Onu artık sevmiyor muyum? Tekdüzeliğin kurbanı mı olduk?
Belirli bir konuda kötü giden bir şeyler olmasa da, daha önce kurduğunuz büyülü bağ ortadan kaybolmuştur. “Bir çift olmaktan ziyade arkadaşız” ya da “onu sevgilim olarak görmekten daha çok arkadaşım olarak görüyorum” gibi ifadeler, birçok ilişki için ortaktır. Bu ilişkiye bir son vermenin vakti gelmiş midir, yoksa ilişkiyi yeniden alevlendirmek mümkün müdür?
“Bir şeyi özleyebileceğini ancak onu geri getiremeyeceğini fark etmek önemlidir.”
– Paulo Coelho
Partnerinize karşı ilgisiz hissetmek
Birçok küçük ayrıntısı nedeniyle aşk, soyut bir kavramdır. Şu bir gerçek ki, aşk kavramı göreceli olabilir. Eğer, Budist tanıma dayanacak olursak, aşk bütün varlıklar için mutlu olma arzu ve amacıdır. Bu yaklaşımdan hareketle, partnerinize karşı ilgisiz hissetmenize rağmen onu hala seviyorsunuz çünkü onun iyiliğini istiyorsunuz. Fakat, gözardı edilemeyecek bir değişim söz konusu. Onun için en iyisini dileseniz de, artık bu kişi ile bir ilişki yaşamak sizi mutlu etmiyor.
Partnerinizi, hayat arkadaşı olarak görmeyi bırakabilir ve, bunun yerine, bu kişiyi artık sizin yanınızda olan ancak artık sahip olduğunuz benliğinize bir katkısı olmayan biri gibi görebilirsiniz. Anlattığı hikayeleri, gerçek bir ilgi ile değil, yükümlülük hissinden dolayı dikkatle dinlersiniz. Artık, onunla samimi olmayı umursamazsınız.
Her şeyin belirli bir zamanı var
Bir ilişkinin, bütün zorluklara rağmen, sonsuza kadar sürmesi gerektiğine yönelik ünlü düşünce, oldukça zararlı olabilir. Bütün ilişkilerin ömrünün aynı olacağına işaret eden bir çalışma alanı yoktur, yayınlanmış bir makale ya da bir metin yazılmamıştır. Ek olarak, şunu anlamak da gereklidir ki, daha uzun süren ilişkiler muhakkak daha iyi ilişkiler değildir. Bu anlamda, ilişkide yüksek beklentiler içinde olmak, özellikle de devamlılığıyla ilgili olarak, zarar verici olabilir. Onunla birlikte olduğunuzu hissetmediğiniz halde bile kaçınılmaz olan bir ayrılığı ötelemek, ilişkiyi her iki taraf açısından kötü biteceği bir noktaya taşıyabilir.
Öte yandan, bir ilişkiyi sonlandırmak kolay bir şey değildir. İlişkiyi bitirmek istediğiniz halde, bütün olumsuz duyguları yine de hissedebilirsiniz. Bu nedenle, partnerinize karşı ilgisiz hissetmenize rağmen, sadece onu kaybetme düşüncesi sizin endişeli, üzgün ve sinirli hissetmenize neden olabilir. Hangi durumda olursa olsun, hiç kimse sevdiği ve umursadığı birini kaybetmekten hoşlanmaz.
Üzgün, endişeli ve huzursuz olmak ayrılıklarda genel olarak hissedilen duygulardır. Bu nedenle, eğer belirli duyguların normal ve geçici olduklarını kabul ederseniz, ayrılığın üstesinden gelmek sizin için çok daha kolay olacaktır.
“Gitmesine izin vermek, bazı insanların kaderinizin bir parçası değil ama hikayenizin bir parçası olduğunu fark etmektir.”
– Steve Maraboli
Artık yalnız olmayı öğrenme vakti
Sonunda ilişkiyi bitirdiğinizde, kendinize şimdi ne olacak diye sorabilirsiniz. Bazı insanlar, biten bir ilişkinin ardından hemen başka birini bulmaya eğilimlidir. Her durum farklılık göstermekle birlikte, bir ilişkiden diğerine geçiş yapmanın genellikle bir anlamı vardır: içinde bulunduğunuz boşlukla yüzleşmek yerine bu boşluğu başka bir insanla doldurma ihtiyacı.
Bununla birlikte, bazı insanlar da biten bir ilişkiden sonra bir süre yalnız olmayı tercih ederler. Fakat, bir ilişki bittiğinde yapılacak en iyi şey nasıl yalnız olunacağını öğrenmektir, ki bu düşünüldüğü kadar da kötü bir şey değildir. Bunu öğrenmek, boşluğu doldurmak için yeni bir ilişkiye başlamaktan kaçınmanın en iyi yoludur.
Çoğu insan, yanı başında biri olmadan kendi hayatlarını yönlendiremezler. Bu kulağa romantik gelebilir ancak aslında duygusal bağımlılığın bir işaretidir.
Çoğu insan, yalnız olma fikrinden ya da 7/24 sarılabilecekleri ve ya öpebilecekleri birinin olmamasından dehşete düşerler. Kendi düşüncelerini dinlemeyi reddederler. Bu durum da, dışsal bir duygulanımla doldurmaya çalıştıkları içsel boşluklarının açık bir göstergesidir.
Bunun ne kadar talep edici olduğu göz önüne alındığında, pek çok kişi bu rolü karşısındaki kişinin istediği gibi yerine getiremez, bu nedenle yeni ilişkiyi kaçınılmaz bir sonla kınaması muhtemeldir.
Özetle, şunu hatırlamak önemlidir; partnerinize karşı ilgisiz hissetmek gözardı etmemeniz gereken bir durumdur. İlişkide bir şeylerin yanlış gitmesi ve sizin hislerinizin değişmesi açık birer işarettir. Bir ilişkiyi sonlandırmak ne kadar zor ve acılı görünürse görünsün, bu, durum daha da kötüleşmeden, kesinlikle senin için en iyi bahis olacaktır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- García, F. E., & Ilabaca Martínez, D. (2013). Ruptura de pareja, afrontamiento y bienestar psicológico en adultos jóvenes. Ajayu Órgano de Difusión Científica del Departamento de Psicología UCBSP, 11(2), 42-60.
- Rodríguez de Medina Quevedo, I. (2013). La dependencia emocional en las relaciones interpersonales.
- García, C. Y. (1997). Curso temporal de los componentes básicos del amor a lo largo de la relación de pareja. Psicothema, 9(1), 1-15.
- Moyeda, I. X. G., Ojeda, F. J. R., Velasco, A. S., & Luquin, E. W. N. (2019). Dependencia emocional y mitos del amor en estudiantes de dos niveles educativos. Revista Iberoamericana de Psicología, 12(3), 21-32.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.