Para Avcısı: Hırs Ve Güç
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Para Avcısı (2013), orijinal ismiyle “The Wolf of Wall Street”, Martin Scorsese tarafından yönetilen ABD yapımı bir film. Başrolünde Leonardo Di Caprio yer alıyor.
Para Avcısı filminin hızlı ve kıvrak bir temposu var. Her şey bitti ve bundan daha fazlası olamaz dediğinizde sizi şaşırtan bir film. Her sürpriz gelişme bir öncekinden daha çılgın ancak aynı zamanda oldukça gerçekçi.
Scorsese ünlü bir yönetmen. Taksi Şoförü, Kızgın Boğa, Sıkı Dostlar, Casino, Göklerin Hakimi gibi pek çok filmin yönetmenliğini üstlendi. Yönetmen olmasının dışında aktör ve yapımcı gibi pek çok unvanı var.
Filmin süresi çoğumuza uzun gelebilir ancak gerçek şu ki Scorsese amacına ulaşıyor. Amerikan toplumunun bir başka yüzünü göstermek isteyen ünlü yönetmen New York Borsa Merkezi’nde yaşayan kurt sürüsünü gözler önüne seriyor.
Jordan Belfort
Film, gerçek üstü görünüyor ama aslında Jordan Belfort’un anılarına dayanıyor. Belfort, pek çok kez dolandırıcılık yapmakla suçlanan bir borsacı. Daha sonra kendini geçmişte yaptığı hataları ve iş dünyasındaki ahlaki kuralları anlattığı konferanslar vermeye adıyor.
O dönemde halen Oscar ödülünü kucaklayamamış olan Leonardo Di Caprio bu karizmatik ve etkileyici karaktere hayat veriyor. Bazı sahnelerde seyircilerin ağızlarının açık kalmasına neden oluyor ve Wall Street’in kurdunun ahlakıyla ilgili şüpheye düşürüyor.
“Jordan Belfort bir açıdan ters dönmüş Robin Hood gibi. Zenginlerden aldıklarını kendisine ve komisyoncu ordusuna dağıtıyor.”
– The Wolf of Wall Street
Para Avcısı: Borsacının Kişiliği
Filmin başında Jordan Belfort’un henüz evlenmiş olduğu gençlik dönemini görüyoruz. Borsa dünyasının daha derinlerine dalmaya başlıyor.
Jordan’ın bu tür işlerde olağanüstü yetenekli olduğu ortaya çıkıyor. İş dünyası hakkında çok bir şey bilmemesine rağmen kısa zamanda profesyonellikle harika şeyler başarıyor.
Jordan nasıl zengin olunacağını, borsa dünyasında nasıl gerçek bir “büyük balık” olunacağını bildiğine ikna oluyor. Çok geçmeden kendi şirketini açıyor. İnsanların borsayla ilgili bilgisizliklerini suistimal ederek, düşük kaliteli hisseler satıp onları kandırarak işe başlıyor.
Sonunda ABD’nin en zengin isimlerine hisse satmaya başlıyor. Şirketi ve kazancı şok edici bir hızla büyüyor. Hatta Forbes dergisi onunla röportaj bile yapıyor. Belfort’a “Wall Street’in Kurdu” ismini takıyorlar.
Bunu da okuyun: Zoraki Kral Filmi ve Konuşma Bozuklukları
Aşırılığın her türlüsü
Peki, Jordan çalışanlarından ne bekliyor? Akademik başarılarını umursadığı söylenemez. Onun için önemli olan onların ikna kabiliyeti. Önemli olan tek şey satmak, satmak, satmak.
Onun için çalışacak insanları zengin olacaklarına ve zenginlikleri sayesinde mutluluğu elde edeceklerine inandırıyor. En iyi arabaya, en iyi eve ve en iyi eşe sahip olabilecekler. Hayatları sınırsız lüks ve zenginlikle dolu olacak.
Jordan’ı mükemmel bir borsacı yapan özellikleri liderlik becerisi ve sahip olduğu muhteşem iletişim gücü. Ahlaki değerleri hiçe sayan, empatiden yoksun, vicdansız bir adam. Tek derdi ceplerini doldurmak.
Tüm bu güç sarhoşluğu sonunda karısını bırakmasına ve genç bir modelle evlenmesine neden olacak. Günden güne değiştiğini görmek ilginç. Onu teşvik eden şeyleri net bir şekilde görebiliyoruz: Rekabetçilik, hırs, güç, para ve statü.
Karanlık taraf
Scorsese’nin karakterleri ahlaki değerlenden yoksun insanlar. Kimseyi incitmekten, ezmekten veya kendi amaçlarına ulaşmak için sabote etmekten çekinmiyorlar. Bazı sahneler oldukça rahatsız edici. Bir kadın çalışanın para alabilmek için saçlarının traş edilmesine izin verdiği bir sahne var.
Uyuşturucu içilen şiddet dolu sahnelerin yanı sıra bir de uçakta seks partisi sahnesi var. Karakterlerin hiçbir sınırı yok gibi görünüyor. Paraya ve güce sahipler ancak her zaman daha fazlasını istiyorlar. O kadar hırslılar ki bağımlıya dönüşüyorlar.
Borsa dünyasındaki tüm bu stresin ve kaosun ortasında Jordan çalışanlarına belli şeyler veriyor. Adrenalin ve “mutluluk” gibi. Bunu da şirketini her şeyin yaşanmasının mümkün olduğu bir yer, bir gösteri mekanı haline getirerek yapıyor.
Fahişeler, uyuşturucu, partiler, havada uçuşan paralar… Mutluluktan uçacak, öforik bir ruh haline bürünecek hale gelene kadar çalışanlara istedikleri her şey veriliyor. Bu onları daha da hırslı hale getiriyor. İstediklerini almak için herkesi bir çırpıda yutabilecek köpek balıklarına dönüşüyorlar.
“Benim adım Jordan Belfort. Queens, Bayside’da iki muhasebeci tarafından küçük bir apartmanda büyütülen eski bir orta sınıf mensubuyum. 26 yaşına girdiğim yıl sahibi olduğum borsa acentesiyle birlikte, 49 milyon dolar kazandım ki bu beni çok kızdırmıştı çünkü haftada 1 milyon dolar için 3 milyon dolar daha gerekiyordu.”
– Para Avcısı
Para, uyuşturucu, kadınlar ve güç
Para Avcısı bize finans dünyasının, globalleşmenin ve kapitalizmin diğer yüzünü gösteriyor. Özellikle de en güçlü insanların dünyasının nasıl bir yer olduğunu gözler önüne seriyor. Orta sınıfın mensubu olan Jordan, pek çok sıradan ölümlü için erişilemez görünen dünyaya giden bir yol açıyor.
Ayrıca denizdeki en büyük köpek balığı olmayı başarıyor. Jordan bir dahi mi? Doğuştan yetenekli olduğu, iletişim konusundaki olağanüstü becerikliliği inkar edilemez. Ancak hırsı, aklımıza gelebilecek tüm ahlaki sınırları aşmasına yol açıyor.
Profesyonel hayattaki başarısıyla, meşruluğu şüpheli olan yasal işlerle ve hızlı tempoyla baş etmesi kolay olmuyor. Bu nedenle Jordan’ın uyanık kalabilmek için uyuşturuculara başvurması da şaşırtıcı değil.
Aşırılıklarla çevrili dünyasında hayal bile edilemeyecek kadar uçlarda yaşıyor. İşinden sekse hatta aile yaşantısına kadar her şeyi aşırılıklarla çevrili.
Uyuşturucu ve çöküş
Uyuşturucu, özellikle de kokain ve sınırsız seks Jordan’a iş için ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlıyor. Kendini yenilmez biri gibi görüyor. Bu yüzden aynı şeyleri çalışanlarına da sunuyor. Ancak bu coşku ve öfori geçici. Uzun vadede hayatı bozuluyor.
Öyle görünüyor ki bu filmde mafyanın üyeleri takım elbise ve kravatlar içinde. Yatları ve köşkleri var. Silahlar yerine telefonları var. Hırs, Jordan’ı güce ve paraya aç bir adam haline getiriyor. Sahip olduğu para kendini gerçek dışı ve mantıksız bir dünyanın içine atmasına neden oluyor. Bu dünyada kişisel ilişkileri neredeyse yok.
Jordan’ın hayatındaki her şey hileli. İstediği her şeyi alabilir ve her şey serbest – kadınlar bile. Nesnelleştiriliyorlar ve yalnızca cinsel alana indirgeniyorlar. Jordan’ın hayatında ulaşılmaz hedefler yok. Kendine tam anlamıyla güveniyor ve elde etmeye karar verdiği her şeyi elde edebileceğini biliyor.
Para Avcısı, bize finans dünyasının öteki tarafını gösteriyor. O da borsa dünyası. Bu filmdeki karakter bir yandan kafamızda yeni soruların oluşmasına neden oluyor bir yandan da pek çok önemli ders çıkarmamızı sağlıyor.
“Hedefinle senin aranda duran tek şey, ona neden ulaşamayacağınla ilgili kendine anlatıp durduğun o eski hikaye.”
– Jordan Belfort
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.