Lima Sendromu
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
İnsan zihni hala bir gizemdir. Aslında, Lima sendromu gibi birçok durum bizi tamamen şaşırtmaktadır. Bu fenomen o kadar karmaşıktır ki hem adam kaçıranları, hem de kurbanlarını şaşırtıyor.
Lima sendromu, kaçıranların kurbanlarıyla empati kurduğu durumlara verilen isimdir. Genellikle, bu insanların insan hayatına çok az saygı duyduğunu varsayıyoruz. Öyleyse sonunda kurbanlarına karşı nasıl olumlu hisler ve sempati geliştiriyorlar? Bu garip fenomen hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız okumaya devam edin.
Lima sendromu
Lima sendromu, kaçıranların kurbanlarıyla duygusal bir bağ kurduğu bir durumdur. Stockholm sendromunun tam tersi olduğunu söyleyebiliriz.
Paradoksal bir şekilde, adam kaçıran kişi kurbanlarıyla empati kurmaya başlar. Ek olarak, bir noktada, kurbanlarının ihtiyaçları ve sağlıkları hakkında endişelenmeye bile başlar. Bu durum kendini aşağıdaki gibi davranışlarda gösterebilir:
- Kaçıran kurbanı incitmekten kaçınır.
- Kurbanlarına belirli özgürlükler vermeye başlar, hatta onları serbest bırakır.
- Kaçıran, kurbanın fiziksel ve duygusal durumu hakkında endişelenir.
- Kurbanla konuşur.
- Bazen, kaçıran kişi kişisel bilgilerini kurbanıyla bile paylaşır. Örneğin, çocukluk hikayeleri anlatır, hedefleri ve arzularından bahseder.
- Kurbanına çeşitli sözler verebilir. Örneğin, “Seni koruyacağım” veya “Sana hiçbir şey olmayacak” gibi şeyler söyleyebilir.
- Bazı durumlarda, adam kaçıran kişi mağdurunu ilgi çekici bulmaya başlayabilir.
Lima sendromunun nedenleri
Muhtemelen Lima sendromunun nedenlerinin ne olduğunu merak ediyorsunuzdur. Her şeyden önce, bazı durumlarda, belirli bir sendromdan muzdarip olmanın bir insanın delirdiği ya da hasta olduğu anlamına gelmediğini açıklığa kavuşturmak iyi olabilir. Kişinin iç halinin ötesinde, belirli bir şekilde tepki vermesine neden olabilecek belirli çevresel koşullar vardır.
Bu nedenle, Lima sendromunu anlamak için, kaçıran kişinin iç koşullarına odaklanmalısınız. Aynı şekilde, kaçırma koşullarını da analiz etmelisiniz. Bu nedenle, kaçıran kişinin psikolojik koşullarını ve kaçırma olayına yol açan koşulları bilmeniz, durumu anlamaya yardımcı olacaktır:
- Belki adam kaçıran kişi, onu bu suçu işlemeye zorlayan bir grubun bir parçasıdır.
- Belki adam kaçıran kişi, adam kaçırma olayının gerçekleşme şeklini onaylamamaktadır.
- En iyi ihtimalle, kaçıran kişi aşırı ihtiyaçlar nedeniyle mağduru alıkoymak zorunda kalmıştır. Örneğin, aile sorunları veya ciddi finansal sorunlar yaşıyor olabilir veya zihinsel bir rahatsızlıktan muzdarip olabilir.
- Kaçıran kişi daha önce hiç bu suçu işlememiş olabilir.
- Son olarak, belki adam kaçıran kişi bu rehine durumundan sağ çıkamayacağını düşünüyor olabilir.
Lima sendromunun paradoksu
Belki de bu sendromla ilgili en şaşırtıcı şey, kaçıran kişinin kurbanı rehin tutmuyormuş gibi davranmasıdır. Bu, Lima sendromunun paradoksudur.
Bu nedenle, adam kaçıran kişi mağdurun şartlarını iyileştirmek için elinden gelenin en iyisini yapar. Aslında, herhangi bir hasara veya rahatsızlığa neden olmaktan kaçınır. Kurban hasta ise ona ilaç verir. Eğer yaralanırsa, adam kaçıran kişi onu iyileştirir. Eğer açsa, kaçıran ona mevcut en iyi yemeği vermeye çalışacaktır. Kaçıran kişi, kurbanın bakıcısı olduğuna inanmaktadır.
En kötü senaryoda, adam kaçıran kişi kurbanına aşık bile olabilir. Sonuç olarak, onu baştan çıkarmaya ve ona kur yapmaya çalışacaktır. Bunun nedeni, kurbanın duygularına karşılık vermesini istemesidir.
Lima sendromunun kökeni nedir?
Tahmin edebileceğiniz gibi, adını Lima, Peru’da olan bir rehine durumundan almıştır.
1996’da, bir terörist grup Peru başkentindeki Japon büyük elçiliğini ele geçirdi. Günler geçtikçe kaçıranlar rehinelerle güçlü bağlar kurmaya başladılar. Şaşırtıcı bir şekilde, kaçıranlar tüm rehineleri serbest bırakmaya başladı.
Lima sendromu üzerine son düşünceler
Sonuç olarak, Lima sendromu içsel bir insan özelliği ile ilişkilidir: diğer insanlarla bağlar kurmak (kaçırılma gibi zor koşullarda bile). Bir laboratuvarda kaçırma koşullarını tekrarlamak ve tüm değişkenleri kontrol etmek neredeyse imkansız olduğundan, bu sendromu incelemek çok zordur.
Bildiğimiz şey, sendromun ortaya çıkmasının farklı değişkenlere bağlı olduğudur. Aynı şekilde, adam kaçıranlara, kaçırma durumuna ve mağdurlara da bağlıdır. Son olarak, bu sendrom bize insanların çok irrasyonel olabileceğini ve kendi gerçeklik anlayışlarına ve gerçekliği yorumlama şekillerine dayanarak hareket etme eğiliminde olduklarını hatırlatıyor.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Camelo, R., & Vargas, N. (2002). El vínculo secuestrador-secuestrado. Una mirada desde el secuestrador. Trabajo de grado. Departamento de Psicología, Universidad Nacional de Colombia.
- González Ruiz, S., Buscaglia, E., García González, J. C., & Prieto Palma, C. (2002). Un estrecho vínculo. Revista Universitaria, 76, 55-62.
- Villegas, V. J. S. (2010). Creencias y conductas irracionales presentes en familiares y víctimas de secuestro y extorsión. Criminalidad, 52(2), 33-54.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.