Logo image
Logo image

İyileşmek İçin Acınızın Hayatınızı Kontrol Etmeyi Bırakması Gerek

5 dakika
İyileşmek İçin Acınızın Hayatınızı Kontrol Etmeyi Bırakması Gerek
Tarafından yazılmıştır Valeria Sabater
Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Duygusal yaraları iyileştirmek duygularımızı unutmamız gerektiği anlamına gelmiyor. İyileşmek her şeyden önce, bu duyguların hayatınızı kontrol etmeyi bıraktığı bir noktaya gelmek demek. Bunu başarmak için de çok titiz bir dönüşüm süreci yürütmek gerekiyor. Bu dönüşümden sonra aynı kişi olmayacağınızı da bilmelisiniz. İyileşmek zamanı geriye almak demek değildir; yeni, güçlü ve değerli bir şey yaratmak ve şekillendirmek demektir.

Hepimizin ilgi bekleyen yaraları var. Türlü türlü şiddet biçimleriyle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Bazıları daha göz önünde yapılırken bazıları da gizli kapaklı sessizce gerçekleşiyor. Cinsiyetçilik, ayrımcılık, zorbalık, sosyal medyada fiziksel olarak yapılan ve alınan tehditler, kötü bir aile, hatta güzellik ve başarı hakkındaki kültürel mesajların hepsi insanda bazı izler bırakır.

“Mantığımız en sonunda neler olduğunu idrak ettiği zaman kalbimizdeki yaralar çoktan derinlere gömülmüştür.”

– Carlos Ruiz Zafon

Son birkaç yüzyıldır batı psikolojisi bu yaraları birçok teknik kullanarak iyileştirmeye çalıştı, kimi zaman başarılı oldu bazen de olamadı. Bu bilim özünde, düşünce ve davranış biçimlerimizi geliştirmek için uygun teknikler bulmaya çalışarak acı hissini hafifletmeye yönelik çaba gösterir. Kişinin genel hayatını kapsayan pozitif değişimler getirmeyi hedefler.

Ancak hastanın kendisi iyileşmeye niyetli olmadığı sürece bunların hiçbiri mümkün olamaz. İstisnai bir hadise ya da travmatik bir geçmiş olsun, insanlar problemlerinin üzerine gitmek yerine sıkça görmezden gelmeyi tercih eder. Yumruğumuzu sıkıp, kalbimizi kapatır ve arkamıza dönüp bakmadan yolumuza devam ederiz.

Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi bu kötü bir strateji. Sıkça yaptığımız bir başka hata da zamanın bütün yaraları kendiliğinden iyileştirdiğine inanmak. Tek yapmamız gereken, oluruna bırakarak günler, aylar ve hatta yıllar boyunca her şeyin kendi kendine çözülmesini beklemek diye sanarız. Ancak, bizi iyileştiren zaman değildir. Bu zaman içinde yaptığımız şeyler sayesinde iyileşiriz.

Some figure

Yaraları iyileştirmek: en baştaki acıyı bulmak

30 yaşındaki Alba yaklaşık 8 ay önce babasını kalp krizi nedeniyle kaybetti. Partneri, arkadaşları ve ailesi de dahil olmak üzere etrafındaki herkes, Alba’nın bu kederle nasıl başa çıkabildiğine şaşırmıştı. Aslında tam tersi, Alba neredeyse takıntı derecesinde işine odaklanarak hunharca çalışmaya başladı.

Kimse onu ağlarken ya da duygusal bir tepki gösterirken görmedi. Her zamankinden daha aktif yaşıyordu. Neredeyse hiç evde durmuyordu. Sanki düşünmek ve hissetmek zorunda kalmamak için kendini sürekli meşgul tutmaya çalışıyor gibi bir hali vardı. Fakat daha sonra yorgunluğu ve stres seviyesi öyle bir noktaya geldi ki, “uyumasına ya da rahatlayabilmesine yardımcı olacak bir şeyler” istemek için aile hekimine gitmeye karar verdi. Ancak doktoru onu bir psikoloğa yönlendirmeyi uygun buldu.

Psikolog, ilk önce Alba’nın durum değerlendirmesini yaptıktan sonra iki şeyi netliğe kavuşturmuştu. İlk tespiti hastanın hiçbir şekilde babasının yasını tutmadığı yönündeydi. İkinci olarak da, hasta o kadar etkili bir “hayatta kalma” yöntemi yaratmıştı ki en baştaki acısını derinlere gömmüştü. Alba’nın yaralarını iyileştirmeye ihtiyacı vardı. Bu yaralar babasını kaybetmesinin de ötesinde olabilirdi; geçmişinde yaşadığı travmatik bir olayın babasını kaybetmesiyle yeniden depreşmesi gibi. Bütün bunlar bir araya geldiğinde işler daha da karmaşık bir hal alır.

Some figure

Bu hikayeyi, üzerinde konuşacağımız iki konuyu anlamanıza yardımcı olması için anlattık. İstismar, kayıp ya da kötü muamele gibi travmatik olayların yol açabileceği acı, boşluk ve kafa karışıklığı hisleriyle baş etmek durumunda kalan insanlar, genellikle hayatlarında yeni bir sayfa açarak yaşadıklarını unutmak ister. Bu yüzden de “sahte ben” karakterini yaratarak ayakta kalmaya çalışırlar.

Yine de yaraları hala aynı yerde, beklemede kalır. Yavaş yavaş yayılır ve hatta başka yaralar da açar (izolasyon, kişilik bozuklukları, anksiyete, depresyon vb.).

Duygusal ilk yardım

John Firman, enteresan olduğu kadar faydalı açıklamalar da yaptığı İlk Yara adlı kitabında, travmaları silerek iyileşmemizin mümkün olmadığını anlatıyor. Bu daha çok bir insan olarak yeni yeni kuvvetimizi geri kazanmakla alakalı. En önemlisi de ilk baştaki yaramızla empatik bir bağ yaratmak.

Son kısım size tuhaf ya da karışık gelebilir. Bunu anlayabilmek için şunu hatırlamanız gerekiyor: terapiye giden birinin ilk fark ettiği şey anlayışlı bir ortamda olduğudur. Bulunduğu bu samimi ve sıcak ortamda psikolog onunla iletişim kurmaya çalışır. Yani hastanın yapması gereken de, kendi yaralarıyla ve içsel ihtiyaçlarıyla empatik bir şekilde iletişim kurmaya çalışmak olacaktır. Bu zamana kadar aldırmadığı ve görmezden gelmeye çalıştığı tüm acılarıyla yeniden bağlantı kurmalıdır.

Bunu yaparak ilk başta yaşadığı travmayı ve onun ikincil etkilerini adım adım iyileştirebiliriz. Bu oldukça hassas bir süreç. Dr. Firman’ın yine kitabında anlattığı bir başka konu ise bize her gün acı veren tüm o “duygusal kesikler ve bereler” için gerekli duygusal ilk yardımın ne olduğunu bilmenin önemi. Haydi şimdi birkaç örneğe bakalım.

Some figure

Yaraları iyileştirmek için 5 ilk yardım tekniği

  • Tanımlayın ve farkında olun. İlk öneri bugünün işini yarına bırakmamak. Bugün sizin canınızı sıkan şeyi görmezden gelmeyin. Bunu yapmanın en iyi yolu ruh hallerinizi tanımlayabilmeyi öğrenmek. “Bugün boş, kızgın, kalbi kırılmış hissediyorum, korkuyorum, yalnız hissediyorum, hayal kırıklığı yaşıyorum” gibi kelimeler kullanmanın yardımı olacaktır.
  • İkinci adım ise kendinizi yükümlü görmemek. Kimsenin travmatik bir yaranın, hayal kırıklığının ya da devam eden negatif bir ruh halinin kurbanı olmayı hak etmediğini bilmeli ve kabullenmelisiniz.
  • Üçüncü adım ise kendinize karşı merhametli olmak. Sizi sizin kadar sevecek ya da acınızı umursayacak başka biri daha yoktur. Merhametli olmak, acınızın gün yüzüne çıkarılması ve tedavi edilerek hafifletilmesi gerektiğinin bilincinde olmak demektir.
  • İyi bir destek sistemi. Problemlerimizle ve her gün çektiğimiz acıyla her zaman kendi başımıza mücadele etmek, tercihimiz genelde bu yönde olsa da, bize iyi gelmez. İyi bir destek sisteminiz olursa içinizi boşaltma ve kendinizi ifade etme şansınız olur.

Son adım ise değişmek. Acınızı iyileştirmek için hayatınızda birden fazla şeyi değiştirmeniz gerekir. Yeniliklere açılmak için hem kişisel anlamda hem de çevremiz açısından birden fazla değişiklik yapmalıyız. Yeni insanlarla tanışmak, yeni projelere başlamak ya da yeni bir hobi denemek bazen sizi yeniden hayal kurmaya teşvik etmek için yeterlidir.

Eski bir Çin atasözü der ki, saçınızı her gün düzeltiyorsanız aynı şeyi kalbiniz için niye yapmıyorsunuz? Yaralarınızı iyileştirmek mümkün, haydi bugün başlayalım.