İlişkiyi Sabote Etmekten Nasıl Kaçınabilirsiniz?
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Sigmund Freud, her romantik duygusal bağın iki partnerden ve onların korkularından oluştuğunu söylemiştir. Bizim açımızdan da göründüğü kadar çarpıcı olacak şekilde, bu son bahsettiğimiz figür, genellikle alışılmadık bir güce sahiptir. Bu nedenle, bir ilişkiyi sabote etmekten nasıl kaçınacağınızı öğrenmek istiyorsanız, önemli etkileri olduğu için bu korkuları tespit etmeyi öğrenmeniz çok önemlidir.
Çok sevmek, her zaman için iyi ve doğru bir biçimde sevmekle eş anlamlı değildir. Bazı insanlar bunu çaresizce, eşlerini içlerindeki şeytanlarla neredeyse taciz edecek kadar, kıskançlık, sürekli bağlanma ihtiyacı ve güvensizlik tuzağı noktasına kadar yapar. Aynı şekilde, hepimiz arkamızda bir geçmiş taşıyoruz, omuzlarımızda oldukça ağır olan bir sırt çantası gibi.
Çoğu zaman, ayrılıklar da aslında aldatmalar yüzünden olmuyor. Kendi davranışlarınızla, korkularınızla ve duygusal kaynakların eksikliğiyle, büyük bir aşka dönüşecek olan şeyi yok edebilirsiniz.
İlişkiyi sabote etmekten nasıl kaçınılır: Yedi strateji
2001’de, Indiana’da bulunan Purdue Üniversitesinde ilginç bir çalışma gerçekleştirildi. Amaç, hangi bileşenlerin bir ilişkide bağlılığı ve başarıyı öngördüğünü bulmaktı. Bir çiftin istikrarının üç faktöre bağlı olduğu keşfedildi: psikolojik bağlanma, çiftin uzun vadeli yönelimi ve ortak hedefleri ve her iki eşin de herhangi bir sorunu ve problemi çözme niyetleri.
Bu faktörler belirleyici olabiliyor. Bununla birlikte, ilişkiniz için sahip olabileceğiniz niyetlerin ötesinde, kişiliğiniz ve hepsinden önemlisi, sevgiyi boykot edebilecek psikolojik alanlar vardır. Örneğin, korkulardan, ihtiyaçlardan, savunma mekanizmalarından ve hatta bazen “çift olmanın” ne anlama geldiğinin anlaşılmasındaki olgunluk eksikliğinden bahsediyoruz.
1. Partnerinizden “her şeyi” beklemekten kaçının
Bazen partnerinizin tüm korkularınızı ortadan kaldırmaktan sorumlu kişi olmasını istersiniz. Her sorunu çözen ve her ihtiyacı karşılayan, iyileştiren, rahatlatan ve çözen erkek veya kadın. Ancak, kendi şifanızın yükünü başkalarının omuzlarına koyamayacağınızı bilmelisiniz.
Partnerinizdeki tüm duygusal düğümleri ve çözülmemiş geçmiş yaraları iyileştirmek ve bu yükü boşaltmak istemek aşırı büyük bir sorumluluk. Partnerinizden sevgi, koşulsuz destek ve anlayış bekleyebilirsiniz, ancak her ihtiyacı karşılamasını bekleyemezsiniz.
2. Aşırı bağlılık ve boğucu aşk
İlişkinizi sabote etmekten kaçınmak için, bağlanma tarzınızın farkında olmalısınız. Bazen düşük benlik saygısı, insanların işlevsiz bağlar kurduğu eş bağımlı ilişkilere yol açar. Örneğin, kendinize partnerinizin her şeyiniz olduğunu, onlar olmadan hiçbir şey olmadığınızı ve hayatın sadece onlardan dolayı bir anlam ifade ettiğini söylediğiniz ilişkiler olabilir.
Aşırı bağlılık sizi sadece aşırı acıya sürüklemekle kalmaz, aynı zamanda sizi terk edilme korkusu, ihanet, istenmeme gibi takıntılı endişelerle de aşırı bir biçimde yükleyecektir.
3. İletişim kurmayı öğrenin: Partneriniz falcı değildir
Canınızı sıkan bir şey varsa, söyleyin. Sizi endişelendiren, sinirlendiren veya canınızı yakan bir şey varsa, diğer kişinin tahmin etmesini beklemeyin. Kendinden emin bir şekilde iletişim kurmayı öğrenin. Bu, çoğu ilişkide çok yaygın ve sorunlu bir modeldir. İnsanlar genellikle eşlerinin belirli şeyleri fark etmesini bekler, ancak bu her zaman böyle olmak zorunda değildir.
Kendinden emin ve etkili bir şekilde iletişim kurmayı öğrenmek, ilişkileri iyileştirir ve ileriye doğru götürür.
4. Partneriniz her zaman suçlu değildir
“Beni anlamıyor” diye mi düşünüyorsunuz. İlişkinizi boykot etmekten kaçınmak istiyorsanız, bazen bir sorunun tek bir partnerin sorumluluğu olmadığının farkında olmalısınız. Çoğu durumda, her iki taraf da muhtemelen belirli bir soruna katkıda bulunmaktadır.
Örneğin, ilişkinizin tekdüze bir duruma düştüğünü düşünüyorsanız, her iki taraf da bundan sorumlu olacaktır. Farkında olmadan rol oynayabileceğiniz tüm bu konular üzerinde düşünmelisiniz.
5. İlişkiyi sabote etmekten nasıl kaçınılır: Özgüveniniz ve öz saygınız üzerinde çalışın
Bir ilişkiyi hızla yok edebilecek iki Truva atı vardır: Güvensizlik ve düşük özgüven. Zihin yalnızca korkuları ve olumsuz bir benlik imajını barındırdığında, her köşede tehditler görürsünüz. İhanete uğramaktan korktuğunuzda, standartlarınıza uymamaktan korkarsınız. Böylece terk edilme korkusu hakim olur.
İlişkinizi sabote etmekten kaçınmak istiyorsanız, bu temel psikolojik alanlar üzerinde çalışabilirsiniz.
6. Erdemler yerine kusurlara odaklanmayın
Herhangi bir ilişkinin kalitesini lekeleyip bulanıklaştırabilecek belirli bir tür mercek vardır. Sadece partnerinizin sahip olmadığı şeye, neyi yapmadıklarına veya yanlış yaptıklarına odaklandığınızda, yani sadece partnerinizin kusurlarına, kusurlarına ve zayıflıklarına dikkat edersiniz, ilişkiyi tamamen bozarsınız. Bu aynı zamanda eşinize de zarar verir.
Bir ilişki içinde olmak, partnerimizin erdemlerini takdir etmek ve aynı zamanda kusurlarını kabul etmek anlamına gelir. Ancak, sadece kusurlarını görür ve onları büyütürseniz, olumsuz düşünceler ve rahatsızlıkların tuzağına düşersiniz.
7. İlişkiyi sabote etmekten kaçınmak istiyorsanız, onu hafife almayın
İlişkinizi sabote etmekten nasıl kaçınırsınız? Her zaman aklınızda tutmanız gereken altın bir kural vardır: Partnerinizin sevgisini hafife almayın. Ne yaparsanız yapın, partnerinizin her zaman yanınızda olacağını varsaymayın. İlişkiniz sağlam olduğu için artık çaba sarf etmeniz gerekmediğini varsaymayın.
Önemsemeyen aşk zayıflar. İlişkinizi beslemezseniz, yavaşça ve sessizce yok olur. Dikkatsizliğe ve rutine kapılıp gitmenize izin vererek ilişkinizi sabote etmeyin.
Sonuç olarak, birçok faktör duygusal bir bağı koparabilir. Bununla birlikte, bu alanların her birine özgün ve kararlı bir şekilde katılabiliyorsanız, her şey daha sorunsuz ilerleyecek ve daha mutlu bir ilişkiniz olacaktır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Arriaga, X. B., & Agnew, C. R. (2001). Being committed: Affective, cognitive, and conative components of relationship commitment. Personality and Social Psychology Bulletin, 27(9), 1190–1203. https://doi.org/10.1177/0146167201279011
- Estrada, R. I. (2009). An examination of love and marital satisfaction in long-term marriages. ProQuest Dissertations and Theses, 132.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.