Hayatta Kazanmak Yarışmak Demek Değildir
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Hayatta kazanmak, podyumlara çıkmak veya Olimpiyatlarda altın madalya kazanmak demek değildir. İster inanın ister inanmayın, hayat bir yarış değildir ve mutlu olmak için her şeyde bir numara olmak zorunda değilsiniz. Kendinizi etrafınızdakiler ile kıyaslamanıza veya başarılı olduğunuzu kanıtlamak için sürekli kendinizi test etmenize gerek yok. Çok çalışarak ve yaptığınız işte kendinize inanarak mutluluğa ulaşabilirsiniz.
Yetişkinler, çocuklara rekabet etme düşüncesini aşılamayı sever. “Ödevini ilk kim bitirirse oynamaya çıkabilir.”, “En iyi notları alana ödül var!” İşin gerçeği, bir ödül kazanmak için hep diğerlerinden daha iyi olmalıyızdır.
Bütün bireylerin, belli başlı amaçlara ulaşmak için doğal bir çaba ve istek kapasitesi vardır. Fakat istediğiniz şey için çalışmanız ve kendinizi vermeniz gerekir. Burada problem, çoğu kişinin diğerleri ile yarışma ihtiyacı duymasıdır. İnsanlar bir şekilde diğer insanları ezmeye ve bundan avantaj elde etmeye çalışırlar. Bu durumlar oldukça yaygındır ve bazen kişileri tanımlanamayan bir yıpranmaya maruz bırakır. Bu konu hakkında daha fazlasını öğrenin.
Hayatta Kazanmak, Mutluluğu Yakalamaktır
Çoğu insan hayatlarını etrafındakiler ile yarışarak geçirir. En iyi işe, en iyi arabaya, en güzel yılbaşı ağacına, en orijinal doğum günü partisine sahip olmalıdırlar. Bu bir popülerlik yarışıdır, sanki hayatın tek amacı dünyadaki diğer insanlardan daha iyi durumda olmaktır.
Ancak bütün bu durumlarda çok açık bir şey vardır. Hayatlarını bu filtreden geçirerek yaşayan kişiler sürekli tek bir his yaşarlar: hayal kırıklığı. Asla tamamen tatmin olmuş hissedemezler. Günün sonunda, hayatta herhangi bir konuda sizden daha iyi olan birisi her zaman vardır. Kısacası, sürekli rekabet ihtiyacı ve diğerlerinden daha iyi olma isteği anlamsız bir acı çekme ile sonuçlanır.
Hayatta kazanmak, sağlıklı bir mutluluk halini elde etmek olmalıdır. Kendinizi aşmak, hedefler belirlemek ve kendinizi bunlara ulaşmak için test etmek olmalıdır. Fakat, çoğu insan ekolojistlerin “rekabetçi dışlanım ilkesi” olarak tanımladığı şeyi uygulamak için yıllarını harcar. Diğer bir deyişle, sadece avantajlı olanların diğerlerinden üstün olması için sürekli birbirleri ile mücadele ederler.
Artık bu değişiyor. Gittikçe birbirine daha çok bağlanan ve küreselleşen dünyada, yeni sosyal dinamikler ve her şeyden öte, acil ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Önümüzdeki birçok zorluğun üstesinden gelmek için daha işbirliğine dayalı ve daha az rekabetçi bir yaşam oluşturmak, artık her zamankinden daha fazla bir öncelik haline gelmektedir.
Neden Bazı İnsanlar Rekabete Kafayı Takmış Durumdadır?
Sosyal ortamlarımızın çoğunda, rekabetçi bir yaklaşım göstermek için çok fazla zamanımızı harcamışızdır. Bunu yaparız çünkü bir işi almanın, yaşayacak bir yer bulmanın, spesifik bir gruptan ilgi ve saygı görmenin tek yolu buydu ve hala da bu. Ancak bazı insanlar kendi doğaları gereği o kadar rekabetçidirler ki, bir şeyleri dostane bir şekilde görmekten yoksundurlar. Bunun sebebi nedir?
- Bunun sebebi genellikle düşük öz saygıdır. Onlar için hayatta kazanmak, üstün hissedebilme yetisidir. Bunun bir sonucu olarak, güvensizliklerini kapatabilmek için egolarını kullanırlar. Öte yandan, onlara hiçbir şekilde fayda sağlamadığı için işbirlikçi görevlere dahil olmaktan kaçınırlar.
- Diğer zamanlarda ise bu insanlar kıskançlığa takılıp kalmış durumdalardır. Etraflarındaki insanların sahip olduğu şeylerin aynısına sahip olmak, onlar için neredeyse bir takıntıdır. Diğer insanların başarılarını asla kutlayamazlar, buna sevinemezler.
Son olarak, rekabetçi potansiyeli yüksek olan çoğu kişinin narsisizme yatkın olduğunu söylemek önemlidir. Bu insanlar, en iyi olmak için başkalarının canını acıtmaktan çekinmezler. Onlar için, kazandıkları sürece rakiplerini “ezmek” tamamen normaldir.
Hayatta Kazanmak, Bir İşbirliğidir
Eğer hayatta kazanmak istiyorsanız, kendinize meydan okuyun. Diğer insanların sahip olduğu şeyleri istemeyin. Görünebilir olmak için diğer insanların üstüne basmanın aslında gerekli olmadığını aklınızdan çıkarmayın. Eğer kötü yolu seçerseniz, uzun vadede hayatınızı kendiniz için değil başkaları için yaşıyor olursunuz. Hayatı durmak bilmeyen bir yarış gibi görmek, acı ile eş anlamlıdır.
Diğer bir yandan, eğer kendinizle yarışırsanız durum değişir. Eğer kendinizi referans alıp, hedefler koyup, kendinize meydan okursanız, daha motive hissedersiniz ve ödül de bin kat daha tatmin edici olur. Yavaş yavaş kendi mutluluğunuzun en önemli şey olduğunu öğrenirsiniz.
Aynı şekilde, işbirliği içeren senaryolar oluşturma zamanının geldiğini unutmayın. Başka bir deyişle, diğer insanların bakış açılarını, fikirlerini ve eylemlerini dikkate almak çok önemlidir. İttifaklar oluşturmak için; rekabet etmeyi bırakın ve bunun yerine ilerleyip, diğer insanlarla birlikte daha iyi bir gelecek yaratın.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.