Dünya AIDS Günü: Önleme, Farkındalık ve Sorumluluk
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Dünya AIDS Günü, bu ciddi hastalığa yönelik basit bir farkındalığın daha ötesine geçebilmek için önemli bir fırsat niteliği taşımaktadır. Her yıl 1 Aralık tarihi, yeni vak’aların önlenmesi için küresel ölçekte sarf edilen tüm çabaları desteklemek amacıyla kutlanmaktadır. Aynı zamanda bu gün, HIV pozitif yaşayan insanlara saygı ve yakınlık göstermek ve onları desteklemek için önemli bir tarih özelliğindedir.
Günümüzde ülkelerin yönetim kademeleri, sağlık bakanlıkları ile Birleşmiş Milletler temsilciliklerinin AIDS hastalığı ve HIV virüsü konusunda daha büyük sorumluluk almaları beklenmektedir. Bu sorumluluğun iki farklı boyutu olduğunu belirtmek gerekir. Bir yandan eldeki veriler bu hastalığın bulaştığı insan sayısının alarm verici düzeylere ulaştığını göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya üzerinde yaklaşık olarak 38 milyon kişi HIV virüsü ile yaşamaktadır.
Diğer yandan ise yukarıda verilen bilgilerden hiç de az olmayan çarpıcılığa sahip önemli bir detay daha bulunmaktadır. Dünyada yaklaşık 8 milyon kişi HIV virüsü olmasına rağmen bundan haberdar bile değildir. Çünkü HIV virüsü genellikle herhangi bir semptom göstermez. Bunun yerine genellikle kendi kendimize bu hastalığa başka insanların yakalandığını söyleyip bu söyleme inanırız. Bunun sonucunda da cinsel sağlık açısından gerekli önlemleri almak için yeterli çabayı göstermeyiz.
Bu bağlamda, dünya genelinde faaliyet gösteren sağlık kuruluşlarının 2020 yılı için belirledikleri temel hedeflerden biri “90-90-90” olarak tanımlanmıştır. Bu rakamların anlamı, hastalığın erken teşhis oranını %90 seviyesine yükseltmek, virüs karşıtı ilaçlarla tedavi oranını %90 düzeylerine çıkarmak ve bu hastaların %90’ının virüsün etkisini bastırmasını sağlamaktır.
Peki bu hedefleri gerçekleştirmemiz mümkün olabilir mi? Sadece bir yıl içinde bu hedeflere ulaşmak için gerekli iki ana faktör bulunmaktadır: Ekonomik yatırımların istenilen düzeye çıkarılması ve bu hastalığa yönelik farkındalık seviyemizin artırılması. HIV / AIDS konusunda Birleşmiş Milletler Ortak Programı olan UNAIDS, maalesef bu hedefleri gerçekleştirme konusunda başarısız olacağımızı düşünmektedir.
Dünya AIDS Günü: Gardımızı Düşürmemenin Önemi
İki yıl önce Birleşmiş Milletlere üye ülkeler tarafından kabul edilen politik bir deklarasyon, AIDS konusunda daha kapsamlı ve derin bir biçimde düşünmemiz gerektiğinin altını çizmektedir. Ya HIV virüsü ve AIDS hastalığına karşı daha güçlü önlemler alarak uygulamaya koyarız, ya da 2030 yılında gerçek anlamda büyük bir toplumsal sağlık sorunu ile karşı karşıya kalırız.
Bugün dünyayı tehdit eden bu virüs sadece Orta Afrika’da değil, aynı zamanda Latin Amerika, Karayipler, Doğu Avrupa ve Orta Asya’da da son derece yaygın etkiler bırakmaktadır. Bu bölgelerde virüs bulaşan kişi sayısı son yıllarda ciddi derecede artış göstermiştir.
Hazırlanan en son salgın hastalıklar gözetleme raporuna göre, örnek olarak İspanya Batı Avrupa’da AIDS hastalığının en fazla yaygınlaştığı ülke olarak gösterilmektedir. Bunun da ötesinde, HIV virüsü bulaşan insanların yaklaşık olarak %18’i halen HIV pozitif olduklarını bilmemekte, %48’lik bölümüne ise geç teşhis konulmaktadır.
Bu nedenle, Dünya AIDS günü gibi özel günler bu hastalıkla mücadele konusunda çok açık ve net sorumluluklar almamız gerektiğini hatırlatması açısından son derece önemlidir. Öncelikle gardımızı kesinlikle indirmemiz gerekmektedir. HIV virüsünün başlıca bulaşma yolunun riskli cinsel ilişkiler olduğu gerçeğini de hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Bu nedenle şimdi AIDS hastalığının oluşmasına neden olan temel faktörlerin hangileri olduğuna bir göz atalım.
AIDS ve HIV Kavramlarının Aynı Anlama Gelmediğinin Bilincinde Olmalıyız
HIV, AIDS adı verilen hastalığa yol açan virüstür. HIV, İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü (Human Immunodeficiency Virus) kelimelerinin baş harflerinden oluşturulmuş bir kısaltmadır. Bu retrovirüs, kendine has çok farklı bir işleyişe sahiptir. Bu işleyişe göre virüs, doğrudan bağışıklık sistemimizi hedef alır. Böyle bir virüsün bulaşması, kişinin her türlü enfeksiyondan etkilenmesine ve ayrıca ölümcül sonuçlara sahip kanserlere neden olmaktadır.
HIV ve AIDS aynı şeyler değildir. Çünkü AIDS, kişi immün yetmezlik sendromuna yakalandığında ortaya çıkar. Yani hastanın, insanları hastalıklardan koruyan CD4 hücresi ya da T hücresi çok düşük seviyelere düşer. İşte en tehlikeli durum da bu aşamada ortaya çıkar. Eğer kişide HIV virüsü bulunuyorsa ve gerekli tedaviye başlanmazsa, o kişi 10 yıl içerisinde AIDS hastalığına yakalanır.
HIV Virüsü Nasıl Bulaşır?
Bu retrovirüs türünün üç belirgin taşınma yolu bulunmaktadır. Bu yollar şu şekilde sıralanmaktadır:
- Parenteral (Damar içi yolu): Bu bulaşma türü kan ya da diğer dokular kanalıyla gerçekleşmektedir. Örnek olarak virüs bulaşmış kanın vücuda alınması, iğnelerin ortak kullanımı, medikal malzemeleri kullanırken bunların yanlışlıkla vücuda batması vb. durumlar gösterilebilir.
- Cinsel: HIV virüsünün en yaygın bulaşma yolu cinsel yoldur. Bu bağlamda, virüsü taşıyan bir kişinin meni ya da vajinal salgısının korunmasız cinsel ilişki nedeniyle diğer kişiye aktarılması durumu söz konusudur.
- Perinatal (Doğum öncesi ve sonrası): Bu bulaşma yolunda ise virüsü taşıyan anneden karnındaki bebeğe, hamilelik süresince, doğum esnasında ya da emzirme sürecinde aktarılması durumu yaşanmaktadır.
Bunların yanında HIV virüsünün nasıl bulaşmadığını bilmek de önemlidir. Aşağıda sıralanan durumlarda HIV virüsü bulaşmaz.
- Öpüşme,
- Bardaklar ya da diğer yemek malzemelerinin ortak kullanımı,
- Kucaklaşma ya da okşama,
- Toplu taşıma gibi ortak alanların kullanımı,
- Terleme ya da ağlama,
- Böcek ısırması,
- Hayvanları sevmek virüsü bulaştıran nedenler arasında değildir.
HIV Nasıl Tedavi Edilir?
Şu anda bu hastalığı tamamen ortadan kaldıracak herhangi bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Ancak bu virüsü kapan bir insan anti-retroviral tedavi ile normal bir yaşam sürebilmektedir. Bu tedavi yönteminde aşağıda belirtilen kriterleri yerine getirmek üzere günlük olarak kullanılması gereken çeşitli ilaçlar bulunmaktadır:
- HIV virüsünün vücutta toplanmasını engellemek.
- HIV’in AIDS’e dönüşmesinin önüne geçmek.
- Hastalığın bulaşma riskini azaltmak.
- Bağışıklık sistemini korumak.
HIV Testi Yaptırmanın Önemi
HIV virüsünün bulunduğu bir dünyada sadece gerekli önlemleri almak ve bu riskin farkında olmak yeterli değildir. Bunların yanında sağlık taramalarının doğal bir parçası haline gelmesi gereken HIV testinin de yaptırılması önemli bir ihtiyaç konumundadır. Bunun da ötesinde, sağlık kuruluşları 13 ile 64 yaş arasındaki bireylerin en az bir kez bu testi yaptırması gerektiğini, eğer riskli olduğu düşünülen bir durum varsa daha fazla test yaptırılmasının önemli olduğunu belirtmektedirler.
Bu nedenle doktorunuza başvurun ve bu testi yaptırmak üzere kan verin. Sonuçlar yarım saat içinde belli olacaktır. Bu kadar önemli bir konuyu ihmal kesinlikle etmeyin. Erken tespit daha kaliteli bir hayat sürmenin garantisi olacak ve ayrıca virüsün diğer insanlara da bulaşmasını engellemek için de gereken önlemler zamanında alınabilecektir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.