Depresyon Kalıtsal Olabilir Mi?
Yazan ve doğrulayan psikolog Marta Bermejo Victoriano
Depresyon dünya genelinde en sık görülen duygudurum bozukluğudur. Aynı zamanda psikoloji ve psikiyatr kliniklerinde en sık tedavi edilen problemlerden de biridir. Her yaştan insanı etkileyebilir. Bununla birlikte belirtileri depresyonun hangi aşamada olduğuyla bağlantılıdır. Araştırmacılar depresyonun nedenlerini araştırmak için oldukça zaman harcamış, bilim insanları da özellikle depresyon kalıtsal olabilir mi sorusu üzerinde araştırmalar yapmıştır.
Somatik belirtiler çocuklarda, yetişkinlere oranla daha sık görülür. Yetişkinler daha çok bilişsel ve ruh hali ile alakalı sorunlar yaşar.
Bu bozukluk kişinin hayatını her açıdan etkileyebilir. Depresyonun sonuçları genel itibariyle şöyledir:
- Duygusal değişimler ve ruh hali değişiklikleri, örneğin şiddetli bir mutsuzluk algısı, umutsuzluk hissi, bir zamanlar önemli olan şeylere karşı ilginin azalması vb…
- Bilişsel değişimler. Depresyon hastaları sık sık kendileriyle, diğer insanlarla ve dünyayla ilgili mantık dışı fikirlere kapılır. Hafıza, konsantrasyon ve dikkat gibi psikolojik süreçlerle ilgili sorunlar yaşar. Depresyon aynı zamanda intihar gibi düşüncelere ve patolojik öz eleştiriye de neden olabilir.
- Davranışsal değişimler. Depresyondaki kişiler, sık sık psiko-motor yavaşlık, yani aktivite seviyesinde (sosyal, kişisel bakım ve performans) genel bir düşüş, pasiflik ve kaçınma hali tecrübe eder.
- Psikolojik değişimler. En yaygın görülenleri uyku problemleri, iştah kaybı ve cinsel sorunlardır. Baş ağrısı, mide ağrısı, enerji eksikliği ve kronik yorgunluk gibi somatizasyonlar (bedenselleştirme) da oldukça yaygındır.
Uzmanlar tedavinin etkinliğini artırmak için depresyonun sebeplerini araştırmaya devam ediyor.
Depresyon kalıtsal mıdır?
İnsanların depresyonla ilgili sordukları ortak sorulardan biri kalıtsal olup olmadığıdır. Oldukça fazla araştırma, depresyonun genetik bir bileşeni olduğunu iddia eder.
Psikologlar ve psikiyatrlar, hastalarının sağlık geçmişlerini aldıkları zaman oldukça fazla hastanın aile geçmişinde depresyon ve diğer bilişsel sorunlar olduğunu görür. Öte yandan bu illa ki depresyon kalıtsal demek değildir. Birçok farklı faktör bir insanın depresyon geliştirip geliştirmemesinde önemli rol oynar. Sosyal faktörler, psikolojik faktörler ve hayat tecrübesi hep göz önünde bulundurması gereken etmenlerdir.
Bu faktörler birleşip bazı insanları depresyona karşı diğer insanlara göre çok daha eğilimli hale getirir. Çok sayıda faktör bir arada var olunca, bu hastalığı geliştirmeye çok daha eğilimli olursunuz.
Araştırmalar genetik faktörleri incelemeye devam ediyor
Depresyonun genetik bileşenlerini inceleyen araştırmalara göre, bu hastalıkta bir dizi gen rol oynamaktadır. Fakat bu genler aynı zamanda çevresel faktörlerden de etkilenir.
İç kaynaklı depresyon, dış etmenlerden kaynaklanmayan depresyondur. Onun yerine beyin fonksiyonlarıyla alakalı iç ve organik sebeplerden kaynaklanır. Depresyonun genetik bileşeni, iç kaynaklı depresyonda analiz etmenin en kolay olduğu durumdur.
Eğer iç kaynaklı depresyonu olan bir kişinin aile geçmişinde bu duygudurum bozukluğuna sahip olan biri varsa, genetik, bir miktar rol oynuyor olabilir. Öte yandan yine de belirleyici faktör olmayabilir.
Depresyonla birlikte beynin psikolojik fonksiyonu, duygusal düzenlemeden sorumlu nörotransmitter maddelerin bazılarından ötürü değişime uğrar.
Konu hakkındaki mevcut araştırmaya göre, çekirdek ailesinde depresyon geçmişine sahip insanların genel popülasyonuna bakınca daha büyük bir depresyon hakimiyeti görürsünüz.
Eğer depresyonda rol alan nörotransmitterler değişime uğrarsa, insanlar çevrelerinde olan biteni daha olumsuz bir bakış açısıyla yorumlamaya daha eğilimli hale gelir. Bu durum, kendileriyle ilgili bakış açılarını bile etkileyebilir.
İnsanların çevreleri anahtar rol oynar
Depresyon kalıtsal olabilse de, göz önünde bulundurmak gereken pek çok farklı muhtemel sebep vardır. Sizin düşünme biçiminiz, durumları yorumlama şekliniz, inançlarınız (kendini ve dünya ile ilgili) vb. hep öğrenilmiş şeylerdir.
İçinde büyüdüğünüz çevre, dünyaya bakış açınızı direkt olarak etkiler. Örneğin, eğer aile üyelerinizden biri dünyayı olumsuz şekilde görme eğilimindeyse, bu bakış açısı sizin için normal olacak ve siz de bunu muhtemelen tekrarlayacaksınız. Bu da sizi depresyona daha eğilimli hale getirir.
Depresyon kalıtsal mıdır?
Uzun lafın kısası, depresyonda genetik rol oynayabilir, fakat tek faktör bu değildir. Görebildiğiniz gibi farklı elemanların etkileşimi, bu kompleks rahatsızlığı tetikleyebilir.
Sevilen birinin ölümü, ayrılık, boşanma, kayıp ve büyük bir değişim gibi stresli olaylar da depresyonu tetikleyen risk faktörleridir.
Araştırmalar, bahsettiğimiz risk faktörlerinin, kişinin genetik riskini artırabileceğini göstermektedir. Sonuç olarak depresyonu tüm bu farklı faktörlerin etkileşimi tetikler.
Araştırmacılar depresyonun kalıtsal olup olmadığını anlamak için aileleri, ikizleri ve evlatlık çocukları incelemiştir. Biyolojik kalıtımın insanları depresyona sürükleyen bir faktör olup olmadığını anlamak için tüm muhtemel perspektifi ele almaya çalışmışlardır.
Günümüzde, tüm çalışmalar aynı sonuca varmakta ve o sonuç da depresyonun mutlaka kalıtımsal olmadığıdır. Öte yandan genetik bileşen, atlamamamız gereken önemli bir etkiye de sahiptir.
Zihinsel rahatsızlıklarda, her zaman birden fazla etiyolojik ve nedensel faktör rol oynar. Bunu, özellikle de en iyi tedavinin ne olduğuna karar verirken akılda bulundurmak önemlidir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Kuehner C. Gender differences in unipolar depression: an update of epidemiological fi ndings and possible explanations. Acta Psychiatrica Scandinavica. 2003;108(3):163-74.
- Piccinelli M, Wilkinson G. Gender differences in depression – Critical review. British Journal of Psychiatry. 2000;177:486-92.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.