Bana Yardım Etmek İstiyorsan, Müdahale Etme
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Bana gerçekten yardım etmek istiyorsan, hiçbir şey söyleme, alanıma saygı duy ve beni yalnız bırak. “Söylemiştim sana”, “Hep aynı hatayı yapıyorsun”, “Başka seçeneğin yok” gibi şeyler deyip de canımı daha çok yakma.
Bir kere olsun şunu anla ki bazen yardım etmenin en iyi yolu, yardım etmemektir. Bana empati göster, anlayışını göster ama sadece bugün için olsun kenarda dur.
Theodore Roosevelt, doğru olan ile yanlış olanı yapmak arasında daha kötü bir şeyin olduğunu söyler: hiçbir şey yapmamak. Elbette bu siyasi bir zihniyettir, sürekli olarak hareketsizlikten korkmayı içerir. Taraf tutmayan seçmen ya da öne çıkmayan müttefikten korkmak gibi.
Ne var ki Başkan Roosevelt yanlış düşünüyordu. Hiçbir şey yapmamak gerçekten geçerli bir üçüncü seçenek ve kimi zaman da en iyi seçenektir.
“Her gereksiz yardım gelişim önünde bir engeldir.”
– Maria Montessori
Burada en büyük problem eylemsizlik ya da pasifliği genellikle başkalarının bizi umursamadığına işaret olarak almamız.
Öyleyse, bazen hareketsizliğin, geriye çekilip yardım etmemeyi seçmenin daha doğru olduğunu nasıl anlarız?
Birçok psikolog göre zihin, en karmaşık zamanlarda bizi en kolay cevapları vermeye teşvik eder. Zihinsel kestirmelere, kısa yollara başvururuz ve bunlar çok başarılı olabilir.
Dolayısıyla, bir arkadaşımız işinden çıkarıldığında ya da kardeşimizin morali bozuksa, içimizden bir sesin “yalnız bırak, on düşünüp durumu kabul etmesi için alan tanı.”
Bazen insanları kendi mücadelelerine adayacakları zamandan mahrum bırakmak, öğrenme ve kişisel gelişim için değerli bir fırsatı ortadan kaldırır.
Bazı insanların kurtarılmaya ihtiyacı yoktur
Parkta bir ipek böceğinin kozasını bulan bir adamın hikâyesini anlatan bir Doğu masalı vardır.
Bu küçük hayvan için endişelenen ve birinin üzerine basabileceğinden ya da bir başka hayvanın onu alıp götürebileceğinden korkan adam, ipek böceğine bakmaya karar verdi. İpek böceğini bir kutuya koyup sabır ve ilgiyle ona baktı.
Eve gittiğinde bir şey dikkatini çekti. Kozada bir delik vardı. Yani kelebek zaten dışarı çıkmaya uğraşıyordu.
Yardım etme düşüncesiyle bir makas kapıp kozayı keserek kelebeğin çıkmasını hızlandırmak istedi. Niyeti iyiydi, buna hiç şüphe yok ama iyi niyet her zaman iyi sonuçlar getirmez.
Çünkü adam doğanın kendi ritmi olduğunu kendi zamanları ve dokunulmaz doğruları olduğunu bilmiyordu. Öyle ki her yardımın zarar getirdiği bazı süreçler vardır.
Kelebek ortaya çıktı ve kahramanımız, kelebeğin uçmasını bekliyordu. Ama böcek kozadan vaktinden önce çıkmıştı. Adamın elinden gelen tek şey, böceğin daireler çizerek sonunda hareket etmeyi bırakmaktır. Kelebek ölmüştü.
Bazı insanların kurtarılmaya ihtiyacı yoktur çünkü tehlikede değillerdir. Onların acısı, çiçek açmak için yaşamak zorunda oldukları bir şeydir.
Orada kendi kozamızın mahremiyetinde, kendi üzüntümüzün yumuşaklığında, şüphe ve hayal kırıklığının kuytu köşelerinde kendi başımıza olmalıyız.
İnsanların kimseden yardım almaksızın, iyi niyetli başkaları tarafından kurtarılmaksızın çıkması gereken yolculuklar vardır.
Ne zaman yardım edeceğimizi nasıl biliriz?
Maria Montessori diyor ki gereksiz yardım gelişimi engeller. Bu fikir, Lev Vygotsky’nin “Zone of Proximal Development” (Yakınsal Gelişim alanı) konseptiyle ilgilidir.
Bu eğitim bağlamı ötesinde günlük çevre ve ilişkilerimizin pek çoğu için geçerli bir konsepttir.
“Yakınsal Gelişim Alanı” kişinin becerilerini geliştirmek için ona gerekli yardımı sunmamız gerektiğini söyler, böylece kendi potansiyelini geliştirebilecektir.
Mesela, bize ait olmayan sorumlulukları üstlenmemeye işaret eder bu. Yardımımızın öğrenme için bir uyarıcı olduğu ve bunu ne ölçüde yaptığını belirlememiz anlamına gelir.
“Takipçilerinizin yükü kaldırmasına yardım edin ama o yükü kendiniz almak zorunda olduğunuzu düşünmeyin.”
– Pisagor
Sınırların nerede olduğunu bilmek her zaman kolay değildir, bunun çok farkındayız. “Hiçbir şey yapmamak” ne zaman kabul edilir ve önerilir bunu ayırt etmek güç. Sorumluluk duygusu ortaya çıktığında söz konusu kişi bize çok yakın olmasa bile ne yapacağımızı bilmek zordur.
Ayrıca beyin, fizyolojik bir açıdan bakıldığında yargılamalarda bulunmasa bile vicdan yargılar.
Yani açık olmamız gereken bir şey var ki sürekli sınırsız yardım sunmak her zaman iyi değildir. Sonuç facia olabilir: yardım ettiğimiz kişiler pasif ve bencilleşerek bize karşı güçlü bir bağımlılık geliştirebilirler.
İşin sırrı, gerçek savunmasızlığın olduğu durumu fark edebilmektir. Ayrıca o kişinin neye ihtiyaç duyduğu konusunda da çok açık olmalısınız.
Bazen en iyi yardım, dinlemek ya da hiçbir şey söylemeden “yanında olmaktır”. Karşımızdaki kişiye, istedikleri zaman yanında olduğumuzu, dilerse omzumuzda ağlayabileceğini, gerektiğinde kişisel alan ve yalnızlığa saygı gösterdiğimizi kanıtlamalıyız.
Esasen, bir an için yollarını aydınlatan o ışık olabiliriz, sınırlı ve geçici bir süredir bu. Kanatlarını açıp yeniden uçmaya başlamalarına izin verecek bir süre.
Ama hiçbir şey yapmamak da bir yoldur. Bazen aynı şekilde geçerli ve faydalı bir yoldur.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.