Aldatıcı Olan Görünüş Değil, Büyük Beklentiler
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Büyük beklentiler bazen hayal kırıklığına neden olur. Bazen çok umut bağladığımız inşaların bizi hayal kırıklığına uğratması iskambil kağıtları gibi dağılmamıza neden olur. Yani görünüş değil çoğu kez yarattığımız yüksek beklentiler bizi hayal kırıklığına uğratıyor.
Belki hayatta büyük beklentilere sahip olmanın motivasyon açısından gerekli olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Kendine güvenmek risklidir çünkü en iyisini hak ettiğinizi düşünürsünüz. Haklısınız çünkü yüksek beklentiye sahip olmak beyindeki aktivite oranını artırır.
“Bilge kişi hiç beklentisi olmadığı için hiç hayal kırıklığına uğramayandır.”
– Alexander Pope
Asıl sorun ise motivasyon vermesinin dışında büyük beklentileri nasıl maskelediğimiz. İster inanın ister inanmayın çoğumuz gerçek ihtimallere kıyasla çok daha fazla beklentiye sahibiz. Bu çok yaygındır. Hiç büyük beklentileri karşılanmadığı için sonsuz bir mutsuzluğa kapılmış biriyle tanıştınız mı?
Hayatı sadece mükemmeliyetçilik üzerinde yaşamak ve gerçekdışı şekilde sadık ilişkilere inanmak insanı sadece hayal kırıklığına uğratır. En iyisinin aslında her zaman ideal olmadığını bile fark etmeden daima “en iyisini hak ediyorum” deyip durursunuz. Gerçek mutluluğu yakalamak ise çaba ister.
Beklentiyi yüksek tutmanın zararları
Bazıları kendimiz hakkındaki algımızın başkaları tarafından belirlendiğini söylüyor. Öğretmenlerimiz, ailemiz, arkadaşlarımız ve hatta yabancılar bizi dokurlar. Buna sahip olduğumuz beklentileri de eklersek örümcek ağına dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Bu garip ironi hakkında biraz düşünelim: çoğumuz başkalarının bizden beklediği gibi davranıyor ama aynısını diğerleri yapmadığı zaman da hayal kırıklığına uğruyoruz. Bu şüphesiz en üst düzey mutsuzluk.
Ayrıca ilişkilerde de bir taraf diğerine katı kurallar diretiyor ve büyük beklentilere giriyor. Neredeyse ne yapıp söyleyeceklerini bile belirliyorlar. Bu da onların kenidini o şekilde kabul etmesine neden oluyor.
Swarthmore Üniversitesinde psikoloji profesörü ve ünlü kitap “The Paradox of Choice”un yazarı olan Barry Schwartz bunu arkadaşlık ve ilişkiler bağlamında şöyle açıklıyor: beklentileri azaltmalı ya da en azından sınırlamalıyız, böylece kendimize odaklanabiliriz.
“Kimseden hiçbir şey beklemeyin. Sadece kendinizden beklentiniz olsun.” Bu çok doğru bir söz. Önce kendi kişisel gelişimimize yatırım yapmalıyız.
Michelangelo etkisi
Kendine yardım etme kitapları en iyisinin henüz başımıza gelmediğini bize hatırlatıp durur. Bu cümleler tabii ki umut ve fantezilerle dolmamıza neden olur. Ama dikkatli olmak gerekir çünkü köşeden hep daha iyi bir şey çıkacağını beklemek, hiç bitmeyecek bir beklemeye neden olabilir.
“Kişinin beklentileri sıfıra indiğinde sahip olduğu her şeyden zevk alabilir.”
– Stephen Hawking
Bu fikre dayanarak Michelangelo etkisinden söz edebiliriz. Michelangelo bir gün bir mermer görür ve içinde bir şeyler uyanır. Mermerin içindekini ortaya çıkarmak için aletlerini toplar ve sabır, akıl ve özgünlükle muhteşem sanatını konuşturur.
Bu nedenle büyük beklentilerin motive verdiği ve desteklediği müddetçe iyi olduğunu söyleyebiliriz. Ama bunun için hedeflerin gerçekçi olması gerekiyor. Ayrıca mükemmel ilişkilerin sadece çabayla kurulduğunu unutmamak gerekiyor. İşte böyle büyülü ve ideal ilişkileri yaratabiliriz.
Beklentiler yüksek olsun ya da olmasın her insanın içindeki mütevazı güzellik sabırla ve kararlılıkla ortaya çıkarılmayı hak ediyor.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.