Saygı İstenilir, Güven İse Kazanılır
Her zaman güvenin, var olan en hassas teslimiyet şekli olduğunu düşünmüşümdür. Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere, güven çok zor kazanıp çok kolay kaybettiğimiz bir şeydir. İlginçtir ki yaşlandıkça iş daha da kutuplaşır.
Deneyimler genelde gönüllü insanların nasıl güven vermeye yatkın olduğunu gösteriyor. Ne kadar çok ihanete ya da saldırıya uğrarsak o kadar çok savunmaya geçiyoruz. Yani, hayat bizi ne kadar dost canlısı yapıyorsa bir o kadar da güvensiz yapıyor.
“Herkese güvenmek anlamsızdır, ancak kimseye güvenmemek ise nevrotik ve aptalcadır.”
– Juvenal
Saygı istenilir, güven ise kazanılır
Bir insana güvenmemek, o kişiyi kendinizden aşağı gördüğünüz ya da saygı duymadığınız anlamına gelmez. Güvenmek teslimiyetle ilgilidir, güvendiğiniz kişinin sizi bir anlamda desteklemesi ve eğer hataya düşerse sizin de kaybetmenizdir. Saygı ise bir kişiyle ne kadar iyi bağlantı kurduğunuz ve o kişiyi nasıl tanıdığınızla ilgilidir.
Bu nedenle, bazen aralarında çok ince-belirsiz bir çizgi olsa bile aslında farklı olan iki ayrı değerden bahsedeceğiz. Bazı insanlar başkalarının kendisine güvenmemesini bir hakaret olarak algılar ve küçük düşürüldüklerini düşünür. Bu insanlar genelde başkalarına çok çabuk güvenen ve aynısını karşı taraftan bekleyen kişilerdir.
“Güven: Kişinin yalan söyleyeceğini bilse bile birine inanmak istemesidir.”
– Henry Louis Mencken
Güvenmenin Önemi
Atalarımız gruplar halinde avlanan kabilelerde yaşamıştır. Bugünkünden daha samimi ve bağımsız olan ilişkilerin kurulduğu toplumlarda yaşamışlardır. Bu nedenle güven olmazsa olmaz bir değerdi. Bir av peşinden koştukları zamanlarda, kimse çemberden ayrılamazdı çünkü aksi halde kabile aç kalabilirdi.
Birçok kez, başıma gelen olayları veya hislerimi paylaşmadığım için bana sinirlenen insanlarla karşılaştım. Öte yandan bazen de sorular sorup cevap alamadığım da oldu. Hiçbir zaman nedenini sormadım ve elbette bir gerekçeleri vardır diye düşündüm. Beni üzen bir başka şey ise, bazı gerçekleri kabullenmenin gerçekten zor oluşudur.
Bu gerçeklerden biri de, birinin bize güvenmemesi olabilir. Belki kendine çok güvenen birisi olabilirsiniz. Bütün hayatınız boyunca kendinizi çok iyi tanıdınız sonuçta. Ayrıca, yaptığınız ve söylediğiniz şeyler üzerinde güce de sahipsiniz. Fakat karşınızdaki insanın sizi sizin kadar iyi tanımadığını unutmayın; üstelik üzerinizde sizin kadar etki sahibi de değiller. İnsanlar genelde bu büyük ayrımı göremiyor.
Güvenmek zaman alır
Güven zaman alır, hatta bazıları için çok daha fazla zaman ister. Aynı zamanda içgüdüsel bir süreçtir. Birine güveneceğimiz zaman bunun ne kadar zaman alacağını önceden belirlemeyiz, her şey hissettiklerimize bağlı olarak kendiliğinden olur.
Araştırmalar güven duygusunu etkileyen bir çok değişken olduğunu ortaya çıkardı. Karşımızdaki kişi bize ne kadar çok benziyorsa, o kişiye o kadar hızlı güveniyoruz. Ayrıca çocukları ya da evcil hayvanları olan insanlara daha çabuk güveniyoruz. Eğer bir insan, değer verdiği bir şeye bakması için bir kişiye güvenmişse o kişinin güvenilir olduğuna inanıyoruz. Aynı şey bizimle aynı ilgi alanlarını paylaşan kişiler için de geçerli: eğer o kişiyle kişisel meselelere girmeden uzun süre konuşabiliyorsak.
Güvenle ilgili en güzel şey sevdiğimiz insanlardan değerli olduğumuzu hissettirecek geri dönüşü alıyor olmamız. Bizim onlara ihanet etmeyeceğimizi bilmelerinden dolayı değil, ihtiyaçları olan zamanda onlara koşacak ilk kişi olacağımızı bilmelerinden dolayı böyle hissederiz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.